EKONOMİK
FORUM
43
i
DOSYA
Son ekonomik krizde Türkiye’nin pek çok
ülkeden farklı bir duruş sergilediğine değinen
Babacan, 2009-2013 arasındaki dört yıllık
dönemde Türkiye’nin kamu borcunun milli
gelirin%45’den%35’e, bütçe açığının%5,5’ten
%1,1’e düştüğünü, Türkiye’nin yıllık ortalama
%6 büyüdüğünü ve toplam istihdamın da
6 milyon arttığını belirtti. Babacan, “Aynı
dönemde Avrupa’da 5 milyon istihdam kaybı
var. Türkiye tek başına 6 milyonluk istihdamı
oluşturmuş durumda” dedi.
“KREDİ HACMİ ÖLÇÜLÜ ARTMALI”
Türkiye’nin, küresel kriz döneminde, ge-
lir dağılımını düzeltip, yoksulluğu azalttığını
ifade eden Babacan, OECD ülkeleri içerisinde
Türkiye’nin gelir dağılımını en hızlı düzelten
ülke olduğunu söyledi.
Türkiye’nin cari açığı ve bunun bir sonucu
olarak da özel sektörün yurt dışı borcunun
dikkat edilmesi gereken hususlar olduğunu
vurgulayan Babacan, özellikle üç yıllık dö-
nemde cari açığı azaltmayı bir numaralı ön-
celik olarak belirlediklerini söyledi. Babacan,
bunu kısa vadede mali disiplinle bütçe açığını
düşük tutup tasarrufları artırarak, para poli-
tikasında iç tüketimi ve kredi hacmini yön-
lendirerek, makro ihtiyati tedbirlerle kredi
kompozisyonu ve büyüme hızını üretimle
olan bağlantısını güçlendirerek sağlamayı
amaçladıklarını anlattı.
Babacan, “Türkiye’de kredi hacmi tabii
ki artsın ama ölçülü artsın, bu artış ağırlıklı
olarak reel sektör yatırımlarıyla, üretimle
ve ihracatla olsun. KOBİ kredileri artıyorsa
problem yok, artsın. Üretimle, yatırımla il-
gili artıyorsa sorun yok, artsın. Sanayicimize
krediler artıyorsa bunun önü açık. Ama öte
yandan tüketici kredilerine dikkat etmemiz
gerekiyor. Türkiye’de Tüketici Güven En-
deksleri çok yüksek. Halkımız geleceğine
güveniyor. Bankalarda geleceğe güvendiği
için kredi verme konusunda bir arzuya sahip
ama kazanmadan harcamak, tüketmek hem
hanehalkı için hemde ekonomimizin bütünü
için son derece büyük riskleri beraberinde
getirebiliyor. Üretmeden tüketmek ülkeleri
felakete götürebilir” diye konuştu.
Babacan, Türkiye’nin en önemli yapısal
sorunlarından birinin enerji olduğunu vur-
gulayarak, enerjide dışa bağımlılığın cari açığı
olumsuz etkilediğini, bu nedenle yerli ve ye-
nilenebilir enerjiye dayalı bir strateji ile daha
fazla tasarrufa ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Babacan, bu konuda ilgili tüm kurum-
ların yoğun bir çalışma içinde olduğunu
ve yeni bir enerji verimlilik strateji belgesi
açıklandığını belirtti.
rezerv para olarak kullanılıyor oluşu, ABD için çok farklı bir esnek-
lik alanı oluşturuyor. Karşılıksız basılan trilyonlarca dolara rağmen
şu anda ABD ekonomisinin çarklarının Avrupa’ya göre biraz daha
hızlı dönmeye başladığı gözlemleniyor.
Ama her ne olursa olsun küresel ekonomideki bir miktar daha
olumlu görünüm ve özellikle Avrupa’daki toparlanma Türkiye
açısından önemli. Toparlanmanın bizim ekonomimiz üzerinde
kuşkusuz olumlu etkileri olacaktır” diye konuştu.
Gelişmekte olan ülkelerin geçen yılın mayıs ayından itibaren
yeni bir döneme girdiğini belirten Babacan, söz konusu dönemde
ABD Merkez Bankası’nın (FED) yeni bir politika duruşu sergile-
yerek olağanüstü likidite sağlama döneminin sona erdiği ve faiz
artırımlarına başlayacağı mesajını verdiğine dikkat çekti.
Bu durumun etkilerinin cari açığı yüksek olan ekonomilerde
daha fazla hissedildiğini vurgulayan Babacan, “Gelecek 10 yıllık
dönemde gelişmekte olan ülkeler açısından büyüme geçtiğimiz
10 yıla göre daha yavaş olacak. Artık Çin’de %9-10’luk büyüme
oranları gerçekleşemeyecek. Belki %7-8’lik büyüme oranı olabilir,
%7’nin altına düşürmemek içinde özel bir çaba var. Gelişmekte
olan ülkelerin gelecek 10 yılın ortalama büyüme oranları gelişmiş
ülkelerden daha fazla olacak. Küresel ekonomilerin yine temel di-
namosunu, lokomotifini gelişmekte olan ülkeler oluşturacak” dedi.
Gelişmekte olan ülkelerle ilgili bazı kavramsal değerlendirme-
ler bulunduğunu anımsatan Babacan, bunun geçmiş 10 yıllarla
yapılan kıyaslamalara dayandığını oysa önümüzdeki dönemde de
gelişmekte olan ülkelerin potansiyellerinin ve fırsatlarının gelişmiş
ülkelerden çok daha fazla olduğunu söyledi.
“GELECEKTE AVRUPA’NIN EN HIZLI BÜYÜYEN
EKONOMİSİ TÜRKİYE OLACAK”
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) önümüz-
deki 10-20 yıl boyunca Türkiye’nin, Avrupa’nın en hızlı büyüyecek
ekonomisi olacağını söylediğini anımsatan Babacan, küresel eko-
nomideki sorunların aşılmasında ülkeler arasında koordinasyon ve
işbirliğinin önemli olacağını belirtti.
Türkiye ekonomisine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan
Babacan, özellikle bütçe konusundaki sağlam duruş ve finansal sis-
temin sağlamlığının Türkiye’yi bundan sonraki süreçte koruyacak en
önemli unsurlar olacağını vurguladı. Babacan, Avrupa’ya bakıldığın-
da sorunların temelinde bu iki unsurun görüldüğüne dikkat çekerek,
bütçe açıklarının çok yüksek olduğunu ve finans sektörüyle ilgili çok
ciddi sıkıntılar bulunduğunu ifade etti. Babacan, Türkiye’nin Avrupa
ülkelerinin zayıf olduğu bu iki alanda güçlü olduğunu dile getirdi.
l
Başbakan
Yardımcısı Ali
Babacan, Türkiye’de
kredi hacmindeki
artışın ağırlıklı
olarak reel sektör
yatırımlarıyla,
üretimle ve
ihracatla olması
gerektiğini belirtti.