forum 250 - page 114

GÖSTERGELER
114
EKONOMİK
FORUM
len parada bir eksilme olmaz” görüşünü savuna-
biliyorlar. Bu görüşte ısrar edenler, Türkiye’deki
döviz kuru oynaklığını, hatta son dönem için
oynaklık bile denemez, düzenli artış gerçeğini
görmezden geliyorlar.
Yabancı Türkiye’ye yüksek faiz için geliyor
gelmesine ama eğer kur artışı faizi silip süpürür
bir ivme kazanmışsa, burada yatırım yapılma-
sının anlamı kalmaz ki...
Eğer kur artışının daha da artacağı tahmin
ediliyorsa, bundan kaygı duyuluyorsa potföy
yatırımı için Türkiye’ye gelmiş olanlar en kısa
yoldan çıkmayı tercih ederler, yeni yatırımcı
da çekemeyiz.
Enflasyonu artık neredeyse yalnızca bir faiz
indirimi kararı alınması sonucunu doğurup
doğurmayacağı yönünden irdeler hale geldik.
Yılın ilk iki ayının rakamlarına sahibiz; ocak-
taki %1,10’dan sonra şubatta da %0,71 artış
meydana gelmiş, sanki bu oranlar tek başlarına
hiç anlam ifade etmiyor, yıllık gidişat nereye
bu kimseyi ilgilendirmiyor, son tahmin olan
%5,5’e erişme şansımız var mı, kalmadı mı,
bunlar hiç tartışılmıyor. Varsa yoksa “Bu oran-
larla faiz indirmeli miyiz, indirmemeli miyiz”,
bunu konuşuyoruz.
Ayrıca, ne yazık ki faiz indirimi (ya da ge-
rektiği dönemlerde artırımı) kararları ekonomik
kararlar olmaktan çoktan çıktı. Siyaset yeşil ışık
yaktığı sürece bu kararlar alınıyor veya alınma-
sından kaçınılabiliyor. Merkez Bankası’nın, ocak
sonundaki yıllık %7,24’lük oranı, ara toplantıya
gidip faiz indirimi için yeterli görmemesi, ama
elde aynı oran varken bu kez 24 Şubat’taki olağan
toplantıda faiz indirimi için yeterli bulması, eko-
nomik yaklaşımla açıklanabilecek bir karar mı?
Yıllık gidişata bakılınca ise karamsar bir tablo
çıkıyor ortaya. İlk iki ayda %1,82 düzeyinde ger-
çekleşen TÜFE artışı, yılın tümü için son tahmin
olarak dile getirilen %5,5’in gerçekleşmesini ne-
redeyse olanaksız hale getirdi. Bunu pek konuş-
muyoruz, aklımıza bile gelmiyor desek yeridir.
%5,5’lik yıllık tahminde kalabilmek için,
mart-aralık dönemindeki toplam artışı %3,6’da
tutabilmemiz gerekiyor. Geride kalan on yılın
mart-aralık dönemi ortalamasına bakıyoruz,
hesaplama yöntemine göre değişen %6 ile
%6,5 arasında bir bant var. Alt sınırı alalım,
yani %6’lık bir gerçekleşme söz konusu. Peki,
ortalamada%6 olan oranı, bu yıl %3,6’ya çekmek
nasıl mümkün olacak? Ya da belki bu oran çoktan
rafa kalktı da yeni tahmin açıklandığında daha
yukarıda bir oran göreceğiz.
A şirketi, yurt dışında borçlu olduğu B banka-
sı ya da şirketine olan borcunu ödemek için, yurt
içinde borçlu olduğu C şirketinin alacağını aksat-
mak durumunda kalabilecek. Ve bu durum bir
domino etkisi yaratırsa hiç şaşırtıcı olmayacak.
Taşlar bir kere yıkılmaya görsün... Sapasağ-
lamduran şirketler bile, alacaklarını tahsil etmek-
te zorlanmaya başlayınca sıkıntıya düşebilecekler.
Asıl korkulması gereken budur. Dövizde hiç
yükümlülük taşımayan şirketler bile gün gelir
bu girdabın içinde bulabilirler kendilerini. Hiç
kimse veya kurumun, döviz borcu olmadığı için
“Bana ne bu artıştan” deme lüksü yok.
BORÇ BULMAK DA ZORLAŞACAK
Türkiye geçen yıl önceki yıla göre dış borç
bulmakta zorlandı, portföy yatırımları azaldı.
Bu yıl, sıkıntının daha da artması bekleniyor.
Yıl ortasında ya da daha sonra, az ya da çok,
FED bir şekilde faiz artırımına gidecek. Bazı
kesimler, “FED faizi ne kadar artırırsa artırsın,
bizdeki oran hala çok yüksek, hem bu yüzden
indirim yapılması gerekir. Dolayısıyla bize ge-
ENFLASYON:
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haz.
Tem.
Ağus.
Eylül
Ekim Kas.
Ara.
1.98 0.43 1.13 1.34 0.40 0.31 0.45 0.09 0.14 1.90 0.18
-0.44
1.10 0.71
3
2
0
1
-1
2014
2015
10
9
7
8
6
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haz.
Tem.
Ağus.
Eylül
Ekim Kas.
Ara.
7.75 7.89 8.39 9.38 9.66 9.16 9.32 9.54 8.86 8.96 9.15
8.17
7.24 7.55
2014
2015
1...,104,105,106,107,108,109,110,111,112,113 115,116,117,118,119,120,121,122,123,124,...132
Powered by FlippingBook