EKONOMİK
FORUM
63
i
çevirmek için Türkiye ne yapmalı?” sorusunu Raiser, şöyle
yanıtladı:
“Yatırımcılar doğal olarak iyi bir iş ortamı bek-
lentisi içinde. Türkiye de bu konuda kötü bir
noktada değil. İyi iş ortamı sıralamasında ilk
50 içinde yer alıyor. Ama hâlâ iyileştirilmesi
gereken alanlar var; arazi tanzimi, kredi poli-
tikaları, yasal çerçeve gibi. Daha da genel ba-
karsak, yatırımcılar, hukukun üstünlüğü ilkesi
ve şeffaflık gibi alanlardan emin olmak istiyor,
politik kararların alınış sürecinde belirsizlik
olmamasını tercih ediyor. Türkiye’deki seçim
süreci nedeniyle sanırım yatırımcılar da bekle-
meye geçip, bu seçimlerin sonucu görmek istiyor.
Ama bu seçimlerin sonunda, Türkiye’nin reformları
gündemine yeniden alması; yatırımcılara bu konuda
ciddi olduğu sinyalini vermesi ve reformlara yeniden
başlaması için iyi bir zaman. Bunlar yapıldığında
eminim Türkiye yeniden yabancı yatırımların
arttığına tanık olacaktır.”
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Rai-
ser’e, Washington’daki panel sırasında so-
rulan bir soru da ABD ile AB arasında gö-
rüşmeleri yapılan Transatlantik Yatırım ve
Ticaret Ortaklığı’na (TTIP) Türkiye’nin dâ-
hil edilip edilmeyeceğiydi. Dünya Bankası
yetkilisi bu konuyu Türkiye için hem fırsat
hem de bir risk unsuru olarak gördüklerini
söyledi: “TTIP dışında bırakılmak Türkiye
açısından riskler taşıyor. Ama şunu da unut-
mamak gerekir ki TTIP açısından, Türkiye
diğer gelişmekte olan ülkelere göre çok büyük
bir avantaja sahip, çünkü TTIP’in taraflarından
biriyle çok sağlam bir ticaret anlaşması var. Eğer
TTIP anlaşması, ABD’ye ihracat yapacak olanların AB
kaynaklı bir belge almasını gerektirecekse, Türkiye, Gümrük
Birliği sayesinde büyük bir avantaj sağlayacak ve pazara rahat
giriş yapacaktır.”
Raiser’e göre, eğer Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği
anlaşması hizmet sektörünü de kapsayacak şekilde genişletilirse
Türkiye’nin kazanımları diğer gelişmekte olan ülkelere göre çok
daha yüksek olacak.
Öte yandan, Türkiye’nin hedefleriyle birlikte sorunlarının
da büyümesine karşın yapısal reformların 2007’den bu yana ya-
vaşladığına değinen Raiser, raporun ayrıca Türkiye’nin ülkenin
orta gelir seviyesinden yüksek gelir seviyesine atlayabilmesi için
bir yol haritası çizdiğini vurguluyor.
Bu kapsamda, Türkiye’nin Kolombiya ve Meksika gibi ül-
keleri örnek alarak tasarrufları artırmayı teşvik etmesi gerek-
tiğini savunan Raiser, orta gelir tuzağından kurtulmanın çok
zor olduğuna dikkati çekerek, “1960’lardan bu yana orta gelir
tuzağından kurtulabilen ülkelerin sayısı oldukça düşük. Burada
üç grup ülkeden bahsediyoruz: Asya Kaplanları, yeni AB üyeleri,
ve petrol bulan birkaç ülke. Türkiye’nin doğal kaynakları kısıtlı,
tasarruf oranı ise yükselen piyasa ekonomilerinin en düşük
seviyesinde, dolayısıyla bir Asya Kaplanı da değil, bu geriye
belirsizlikler dolu AB üyeliğini bırakıyor” ifadesini kullandı.
devam ederek, Türkiye’nin krizden
(2007-2009 krizi) hızla çıkmasını sağla-
dı” ifadesi kullanılıyor.
TASARRUFLAR ARTIRILMALI
Dünya Bankası Türkiye Direktörü
Martin Raiser panelde yaptığı sunumun
ardından soruları yanıtladı. Raiser, “Tür-
kiye, an itibarıyla orta gelir tuzağında mı”
sorusuna, “Orta gelir tuzağı gerçekten var
mı, bilmiyoruz. Birçok çevrede bu tuzağın
varlığı tartışılıyor. Ama gördüğümüz şu,
Türkiye’nin son yıllardaki büyüme hızı
geçmişe oranla düşük. Uzun vadede olma-
sı gerekenin altında. Şu andaki büyüme
tahminimiz %3 ile %3,5 arasında, yani
Türkiye’nin potansiyelinin altında. Türki-
ye, %4,5, belki de %5 oranında büyüyebilir
ama bunun için reformları hızlandırması
gerekir” yanıtını verdi.
“Dünya Bankası raporunda, Türkiye’nin
dış yatırımları çekmede son dönemde diğer
gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kaldığı-
na da dikkat çelikdiği, bu durumu tersine
ARAŞTIRMA