Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  74 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 74 / 132 Next Page
Page Background

EKONOMİK

FORUM

74

B

aşbakan Ahmet Davutoğlu’nun

katılımıyla Brüksel’de 7 Mart tari-

hinde yapılan Türkiye-AB Zirvesi

ile yeni bir döneme girildi.

AB Konseyi Başkanı Donald Tusk'un ev

sahipliğinde, tüm AB üyesi ülkelerin katılı-

mıyla düzenlenen zirvede, AB ile çok yönlü

ilişkilerin ana çerçevesini teşkil eden katılım

sürecindeki gelişmeler ile göç krizi bağlamın-

daki işbirliği başta olmak üzere Türkiye-AB

ilişkileri ele alındı.

Avrupa Birliği ile ilişkilerde ülkemizin

uzman kurumlarından İktisadi Kalkınma

Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu da bu

önemli zirveyi değerlendirerek açıklamalar-

da bulundu. Zeytinoğlu’nun zirve ile ilgili

açıklamaları şöyle:

“7 Mart 2016 tarihinde Brüksel’de Tür-

kiye-AB Zirvesi’ne katılan Başbakan Ahmet

Davutoğlu, AB liderlerini yeni talep ve tek-

lifler sunarak oldukça şaşırttı.

Türkiye neleri teklif etti?

Bir gün önce Başbakan’ın Almanya Baş-

bakanı Merkel ve Hollanda Başbakanı Rütte

ile yaptığı toplantıda da gündeme gelen

mülteci ortak eylem planına yönelik olarak

Türkiye’nin masaya getirdiği yeni teklifler şu

şekilde sıralanıyor:

Türkiye'nin Yunan adalarından geri

kabul ettiği her bir Suriyeli için Türkiye'den

başka bir Suriyelinin bir AB üyesi ülkeye

yerleştirilmesi,

Türkiye’ye öncelikle 3 milyar avroluk

mevcut fonun aktarılmasının hızlandırıl-

ması ve ek olarak AB’nin Türkiye'deki Suri-

yeli sığınmacılar için 2018 sonuna kadar 3

milyar avro daha toplamda 6 milyar avro

yardım sağlaması,

Daha önce Ekim2016 olarak açıklanan

vizesiz seyahat tarihinin öne çekilerek en geç

Haziran ayı sonuna kadar sağlanması,

Türkiye ile AB arasındaki devam eden

üyelik müzakerelerin canlandırılması için

yeni müzakere fasıllarının açılması.

Türkiye 46 koşulu yerine getirmeli

Türkiye’nin AB’ye önerdiği bu tekliflere

baktığımızda, vize serbestliği için, AB-Türkiye

Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanması ile

aynı tarihin yani Haziran 2016’nın hedeflen-

mesi makul bir yaklaşımdır. Bu şekilde baştan

beri birbiri ile ilişkilendirilen bu iki konunun

eş zamanlı olarak yürürlüğe girmesi sağlan-

mış olacaktır. Öte yandan, Avrupa Komis-

AVRUPA BİRLİĞİ

bir işbirliği elzemdir.

Yunan adalarından geri kabul edilecek

her bir Suriyeli için Türkiye’den bir Suriye-

li’nin AB ülkelerine yerleştirilmeleri hususu

ise Suriyeliler’in savaştan kaçan kişiler olarak

uluslararası koruma hakkına sahip oldukla-

rı gerçeği göz önünde bulundurularak ele

alınmalıdır. Bu kapsamda, Suriyeliler’in AB

ülkelerine yerleştirilmeleri, uluslararası huku-

kun bir gereğidir. Öte yandan, AB’nin Suriyeli

mültecileri almak konusunda belirlediği kota

olan 160,000 kişi halen AB ülkeleri arasında

paylaşılamamıştır. Bazı üye devletler üzeri-

lerini düşen kotayı alma konusunu referan-

duma götüreceklerini açıklamıştır. Birçok AB

üyesi devletin gösterdiği bu isteksizlik Suriyeli

mültecilerin Türkiye’deki kamplardan AB ül-

kelerine yerleştirilmesini de haklı ancak ger-

çekçi olmayan bir hedef haline getirmektedir.

Bu durumda, Türkiye’nin hesaplarını AB’deki

gerçekleri dikkate alarak yapması önemlidir.

Türkiye’nin talebi haklıdır

Son olarak Türkiye’nin müzakere süreci-

nin canlandırılması talebi de haklı bir taleptir.

Ancak, Türkiye’nin öngördüğü Enerji, Yargı ve

Temel Haklar, Adalet, Özgürlük ve Güvenlik,

Dış, Güvenlik ve Savunma Politikaları gibi

fasılların açılabilmesi için Güney Kıbrıs’ın ve-

tosunun kaldırılması gerektiği hatırlanmalıdır.

yonu’nun 4 Mart tarihinde yayınladığı İkinci

vize raporunda belirtilen veTürkiye’nin yerine

getirmesi gereken 46 koşulun bu tarihe kadar

tamamlanması gerekecektir.

Bu koşullar arasında pasaportların AB’ye

uyumlu hale getirilmesi, pasaport sahtecili-

ğinin önlenmesi, sahil güvenlik birimlerinin

güçlendirilmesi, sınır kontrollerinin güçlen-

dirilmesi, ilgili Avrupa Konseyi Sözleşmele-

ri’nin imzalanarak onaylanması, göç açısından

kaynak teşkil eden ülkelere vize uygulaması

getirilmesi, veri güvenliği kanunu gibi bazı

kanunların AB ile uyumlu bir şekilde çıkarıl-

ması, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün ka-

pasitesinin güçlendirilmesi gibi birçokmadde

bulunmaktadır.

AB ile yük paylaşımı

Türkiye’nin talep ettiği fonlar ise bir pa-

zarlık unsuru olarak yorumlansa da AB ile yük

paylaşımı açısından ele alınmalıdır. Mülteci

meselesinin devam eden bir sorun olduğu

ve Türkiye’nin geri kabul mekanizması ile

AB’den düzensiz göçmenleri geri almasının

beklendiği dikkate alındığında, bir göç yö-

netimi konusu olarak görülebilecek tüm bu

unsurların maliyetini Türkiye’nin tek başına

üstlenmesi düşünülemez. O bakımdan bu

fonların gerektiği sürece devam etmesi ve

yürütülmesinde AB ve Türkiye arasında etkin