Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  7 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 7 / 132 Next Page
Page Background

7

EKONOMİK

FORUM

mu 2003 sonrasında yaşadık. O dönemde faiz oranları

bugünkünden daha yüksek olmasına rağmen, AB üyelik

sürecinin getirdiği olumlu hava ve reform gündeminin

öncelikle ele alınması sayesinde hem iç yatırımlar hem

ülkeye gelen doğrudan yatırımlar arttı, ekonomi hızlı bir

büyüme sürecine girdi.

Bugün geldiğimiz noktadaysa ekonominin bundan

sonra daha hızlı büyümesi için her sektörde verimliliği

artırmamız gerekiyor. Bunun için öncelikle daha seçici

olmak, doğru yatırımlara odaklanmak ve gerekli tekno-

lojilerin içeriye transferi için yabancı yatırımları çekmek

gerekiyor.

Ancak açıktır ki yargı sistemi, kural hâkimiyeti ve hu-

kukun üstünlüğü alanlarında sıkıntılar yaşanırken istenen

miktarda yabancı yatırımcı gelmesi, gelenlerin de tek-

noloji ve ihracat potansiyeli getirmesi kolay olmuyor. Bu

tür yabancı sermayenin çekilmesi giderek daha önemli

geliyor. Zira küresel ekonomide söz sahibi olmanın yolu

küresel değer zinciri içinde yer alan firmaların sayısının

artmasından geçiyor.

Öte yandan Türkiye ekonomisi açısından bakıldığında

ABD faiz artırımlarının bizim için iyi olmayacağı açık. Buna

ilave olarak son dönemde Avrupa Birliği ile ilişkilerin bozul-

ması da iş dünyasının bakışını olumsuz etkiliyor. Bu koşullar

altında Türkiye ekonomisinin önümüzdeki yıllarda yüzde 4

ve üzerinde bir büyüme oranı tutturması için eskisinden

daha fazla çaba göstermemiz gerektiği de açık.

Buna yönelik bir hazırlık var mı diye baktığımızda re-

aktif açıklamalar ve makro ihtiyatı uygulamaları gevşeten

dolayısıyla risk algısını daha da yükseltme tehlikesi bulunan

adımlar dışında fazla bir şey göremiyoruz.

Geleceğe yönelik ışık tutması beklenen Orta Vadeli

Program’da bile benzer bir durum söz konusu. OVP’deki

varsayım, küresel belirsizliğin azalacağı, küresel büyümenin

tedricen artacağı, ticaret ortaklarımızın ılımlı büyüyeceği,

finansal piyasalardaki dalgalanmaların ve jeopolitik risklerin

azalacağı, FED’in faiz artırımlarının sınırlı olacağı, büyü-

menin finansmanına yurtiçi tasarruflarla birlikte yabancı

sermaye girişinin katkı sağlayacağı şeklinde.

Yani ekonomi politikalarımız oluşturulurken hemen her

şeyin yolunda gideceği umulmuş, ona göre hazırlık yapıl-

mış. Ancak önce Brexit, sonrasında Trump ve şimdilerde AB

ile artan sorunlar geldi. ABD seçimi sonrası Meksika parası

doğal olarak en çok değer kaybedendi. Ama seçimde bi-

zimle doğrudan ilgili bir konu olmamasına rağmen Türk

Lirası da en olumsuz etkilenenlerden biri oldu.

Bunun temel nedeni şu olabilir: 2002-2007 döneminde

Türkiye’nin ortalama büyüme oranı yüzde 6,8, cari işlemler

açığı ise yüzde 3,7 idi. 2008-2015 döneminde ortalama

yıllık büyüme oranı yüzde 3,4’e geriledi, cari işlemler açığı

ise yüzde 5,8’e yükseldi. Hem dışarıya daha bağımlı hale

geldik, hem büyüme tempomuzu kaybettik. Yeni bir bü-

yüme hikâyesi yazamayınca yatırımlar azaldı ama finanse

etmemiz gereken dış açık yükseldi. Sonuçta Türkiye’nin

kırılganlığı arttı.

Bu politika belirsizliğini bir an önce geride bırakıp,

yeniden ekonomiye ve reformlara odaklanmalıyız. Ekono-

mideki belirsizlikleri azaltıp, normalleşmeye geçmeliyiz.

Yerlerde sürünen yargıya itimadı yükselterek kurumlara

ve kurallara güven duyulmasını sağlamalıyız. Böylece risk

algısı düşecek, herkes kendi işine odaklanabilecektir. Tür-

kiye bugün bütün kurumlarıyla büyük bir imtihandadır.

Doğal kaynaklara sahip olmayan Türkiye’nin demokrasi ve

hukukun üstünlüğünden başka çıkışı yoktur.

TOBB Başkanı

Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği

(Eurochambres) Başkan Yardımcısı

İslam Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası (ICCIA) Başkan Yardımcısı ve

Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) Yönetim Kurulu Üyesi

baskanlik@tobb.org.tr

M. R fat

HİSARCIKLIOĞLU