Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  7 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 7 / 132 Next Page
Page Background

orta gelir tuzağına düştük” derken, o

dönemi bile arar hale gelebiliriz.

2015’in ikinci yarısında ekonomide

önemli risklerle karşı karşıyayız. Seçim

sonrası oluşan siyasal belirsizlik ve

Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) ilk

faiz artış adımını hâlâ belirginleştirme-

miş olması piyasaları olumsuz etkiliyor.

Öte yandan Avrupa’da parasal ge-

nişlemenin olumlu sonuç verdiği ve

ekonomilerde bir canlanma başladığı

göze çarpıyor. Avrupa ekonomilerinin

büyümesi ve Euro’nun değer kazanması

yılın ikinci yarısında ekonomiyi olumlu

yönde etkileyebilir.

Bununla birlikte ekonomik büyüme

anlamında Orta Vadeli Program hedefi

olan %4’ün yakalanması zor görünüyor.

Nasıl bir koalisyon hükümetinin kuru-

lacağının belli olmaması, hatta kurula-

mayıp erken seçime gidilme ihtimali,

yapısal ekonomik reformların bir defa

daha ertelenmesi ihtimalini artırıyor.

Bu gelişme orta vadede ekonomik bü-

yümeyi olumsuz etkiler.

Kısacası 2015 ve 2016’yı hasarsız

atlatmak için, son üç yılda yaptıkla-

rımızdan daha farklı şeyler yapmak

gerekiyor. Yargıya olan güveni artır-

mak için hukuk sistemi reformu, bu

çağın gerisinde kalmış eğitim sistemini

güncelleyecek bir eğitim reformu, de-

mokrasinin kalitesinin yükseltilmesi,

iç tasarrufların artırılması, Merkez

Bankası başta olmak üzere kamu ku-

rumlarının itibarlı hale getirilmesi,

vergi sisteminin yeniden tasarlanması,

kamu idaresinde şeffaflık ve hesap ve-

rilirliğin sağlanması gibi pek çok alanda

yeni yapısal düzenlemelere ihtiyaç var.

Bunları yapabilirsek yaklaşan küre-

sel faiz artışı ve eskisine kıyasla daha

az borçlanma olanakları ortamından

şimdiki kadar endişe duymamıza gerek

kalmaz. Tam tersine bunları yapmamız

halinde, ortaya çıkacak yeni büyüme

hikâyemiz ileriye daha umutlu bakma-

mızı sağlar.

Y

ılın ilk çeyreğine ilişkin ekonomik büyüme oranı

%2,3 olarak açıklandı. Kamuoyunda daha düşük

bir oran beklendiğinden bu oran genellikle olumlu

olarak karşılandı. Ancak büyümenin detaylarına

bakıldığında ortaya çıkan resmin o kadar da olumlu olma-

dığı görülüyor.

Önceki seneyle karşılaştırma yapıldığında, 2014 yılının

ilk çeyreğinde %4,6 düzeyinde bulunan büyüme hızı yarı

yarıya gerilemiş durumda. Bu durum, özellikle son bir yılda

ekonomideki yavaşlamanın giderek daha belirginleştiğini

gösteriyor.

Öte yandan %2,3’lük ilk çeyrek büyüme 2015’ten önceki

16 yılın ilk çeyrek büyümelerinin ortalamasının da neredey-

se yarısı kadar. 1999, 2001 ve 2009 yıllarında üç ciddi krizin

olumsuz etkisine rağmen geçmiş 16 yılın ilk çeyreklerinin

ortalama büyümesi %4,4 idi.

Büyümenin detaylarına bakıldığında yatırımlarda hâlâ

bir canlanma yok. Döviz kazandıran mal ve hizmet gelirle-

rindeyse gerileme var. Büyüme özel tüketimdeki artıştan

kaynaklanmış durumda. Ama buradaki artışı karşılayacak

şekilde üretim, sanayi ve ihracatta canlanma sağlanmamış.

Bu da tüketimin daha çok ithalata yaradığını gösteriyor.

Toplamda özel tüketimin büyümeye katkısı üç puan

olurken, kamu tüketimi de büyüme oranını 0,3 puan yukarı

çekmiş. Tüketim tarafında görülen artış yatırım tarafında

gözükmüyor. Toplam yatırım harcamalarının büyümeye

katkısı sıfır puan olmuş. Aynı zamanda ihracat binde 3

oranında azalırken, ithalat da %4 oranında artarak büyüme

oranını aşağıya çekmiş.

Dolayısıyla sürpriz bir şekilde yüksek gelen büyüme ora-

nının büyük çapta tüketim talebinden kaynaklandığını,

ancak bu tüketim talebinin de gıda ve giyim gibi olağan

harcamalardan gelmediğini söyleyebiliriz. Bu nedenle de

büyüme oranlarında yıllık hedefin tutturulabilmesi için

büyümenin kompozisyonunun değişmesi, yatırımın ve ih-

racatın artması gerekiyor.

Özel tüketim %4,5, kamu tüketimi %2,5 oranında art-

mış. Özel tüketim son beş çeyrektir bu kadar artmıyordu.

Buna karşılık toplam yatırımlarda artış yok. Özel tüketimin

detaylarına baktığımızda en fazla artışın %17 ile ulaştırma

ve haberleşme, %15’le sağlık ve %8’le eğitimde gerçekleşti-

ği görülüyor. Gıda harcamaları %1, giyim harcamaları %5

oranında azalmış.

İlk çeyrekte sanayi büyümesi binde 8’de kalmış. Toplam

sanayideki büyüme hızı bir önceki çeyrekten 1,9 puan, geçen

yılın aynı döneminden ise tam 5,5 puan daha düşük. Bu

rakamlar sanayide alarm verilmesi gerektiğini gösteriyor.

İnşaatta geçen yılın son çeyreğinde %2 olan küçülme, bu yıl

hızlanarak %3,51’e çıkmış. Kur ve faizlerdeki artış sanayi

kadar inşaatı da olumsuz etkilemiş.

Sonuçta kişi başına milli gelir 2014 sonuna göre yaklaşık

100 dolar, bir yıl öncesine göre ise 300 dolardan fazla kayıpla

10 bin 300 dolara inmiş. Eğer sonraki üç çeyrekte de büyüme

oranı böyle vasat kalır, döviz kurları ise yüksek seviyesini

sürdürürse, 2015 sonunda kişi başı gelir 10 bin doların

altına gerileyebilir. Yani biz “10 bin dolara takılıp kaldık,

EKONOMİK

FORUM

7

i

2015 VE 2016’YI HASARSIZ

ATLATMAK İÇİN,

SON ÜÇ

YILDA YAPTIKLARIMIZDAN

DAHA FARKLI ŞEYLER YAPMAK

GEREKİYOR.