Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  7 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 7 / 132 Next Page
Page Background

gibi temel hizmet sektörlerinde de sıkın-

tılar artıyor. Döviz kurlarındaki yükselme

enflasyonu ve maliyetleri artırıyor. Artan

risk algısı faizleri de yükseltiyor.

Cari açık riskli düzeyde kalmaya de-

vam ediyor. Yine de büyümedeki ılımlı

artışın, cari açığın milli gelire oranında

fazladan bir artışa yol açmadan gerçek-

leşmesi olumlu oldu. 2’nci çeyreğe ait cari

açığın milli gelire oranı %6 ile geçen yılki

düzeyinde kaldı. 2014 sonunda 800 mil-

yar doların altına inen yıllık toplam milli

gelirse ilk yarı sonunda 770 milyar dolara

kadar geriledi. Kişi başına gelirse 10 bin

dolar sınırının altına düştü.

2014 sonunda 800 milyar dolar milli

gelir ile dünyanın 18’inci büyük ekonomisi

idik. Ancak doların TL karşısında sürekli

değer kazanması yüzünden dolar bazlı

milli gelir hızla küçülüyor. Eğer büyüme

yılsonunda beklendiği gibi %3 olur ve dö-

viz kuru bu seviyede kalırsa Türk ekono-

misinin büyüklüğü yılsonunda 750milyar

dolara gerileyecek. Ekonomi 50 milyar

dolar küçülürken, kişi başı gelir de 10 bin

440 dolardan 9 bin dolara gerileyecek.

Yani adam başı 4,400 lira fakirleşeceğiz.

Bu durumTürkiye’nin dünya ekonomi

ligindeki sıralamasını da olumsuz etkile-

yecek. Türkiye bu yıl bir basamak daha

gerileyecek ve 19’uncu sıraya düşecek.

Hatırlarsak 2000’lerinde başında da dün-

yadaki sıramız buydu. Demek ki 15 sene

sonra yine başladığımız noktaya dönmüş

olacağız. Üretimyerine tüketimve rant ta-

banlı bir ekonomiye dönüşmenin faturası

önümüze çıkıyor. Siyasetçiler gerçeklere

gözlerini kapatsalar da sorunlar ortadan

kalkmıyor, birikiyor ve büyüyor. 10 bin

doların üstü milli gelire yeniden ulaşmak

ekonomide yeni bir zihniyet ve hamleyi

gerektiriyor.

T

ürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2015’in ikinci çeyrek

dönemine ilişkinmilli gelir verilerini açıkladı. Gayri safi

yurt içi hâsıla (GSYİH) ikinci çeyrekte geçen yılın aynı

dönemine kıyasla %3,8 büyüdü. İlk çeyrekteki büyüme

%2,5’te kaldığından ve bu çeyreğe ilişkin beklentiler de %3 do-

layında olduğundan bu durum olumlu olarak algılandı. Ancak

buna bakarak işlerin yolunda olduğunu söylemek de mümkün

değil.

Her ne kadar ikinci çeyrekteki büyüme ilk çeyrekteki dü-

zeyinin üzerinde olsa da hâlâ %2-4 arasındaki yavaş büyüme

bandının içinde kalıyor. Bu büyüme Türkiye’nin%5 dolayı olarak

tahmin edilen potansiyelinin altında kalırken, işsizliği düşürmek

için gerekli düzeye de ulaşamıyor. Nitekim ikinci çeyrekte işsizlik

oranının geçen yılın üzerinde çıkması da bunu gösteriyor.

Büyümenin içeriğine baktığımızda da olumlu bir durum

göremiyoruz. İkinci çeyrekteki büyüme tamamen iç talep kay-

naklı olduğu görülüyor. Dış talepten büyümeye katkı gelmedi. Bu

dönemde mal ve hizmet ihracatındaki %2’lik düşüş büyümeden

0,6 puan götürdü. Özel tüketimdeki %6’lık artış büyümeye 3,6

puanlık katkı yaptı.

Peki, yurt içi tüketimdeki bu yüksek artış nerden gelmiş?

Gıdadan gelen katkı bir puan iken, ulaştırma ve iletişim har-

camalarından gelen katkı iki puan olmuş. Otomobil ve telefon

satışlarındaki patlama ekonomik büyümeye büyük katkı vermiş.

Otomotiv, beyaz eşya, konut satışları da iyi gitmiş. Ancak döviz

kurlarındaki artışın sürmesi beklentisinin bu tür harcamaları

öne çektiğine dair görüşler var.

Kamu tüketimindeki %7’lik artışsa büyümeye 0,8 puan artır-

dı. Devlet yılın ikinci çeyreğinde kesenin ağzını açmış görünüyor.

İkinci çeyrek seçime giden dönem. Kamunun harcamalarını

hızlandırması da seçimle bağlı popülist bir adım gibi görünüyor.

Bütçe dengelerini daha fazla bozmadan bunun sürdürülmesi ise

oldukça kuşkulu.

Olumla anlamdaysa özel yatırımlardaki %11’lik artıştan

büyümeye 2,3 puanlık katkı geldi. Yatırımlarda bu ölçüdeki ar-

tış sürpriz oldu. Bu artışın uzun zamandır ertelenen yenileme

yatırımlarının kurlar ve faizler daha fazla yükselmeden yapıl-

masından kaynaklandığı tahmin ediliyor. Dolayısıyla sonraki

çeyreklerde devamının gelmesi kuşkulu görünüyor.

Yılın üçüncü çeyreğine ilişkin öncü göstergeler ekonomideki

büyümenin yönünün yeniden aşağı döndüğüne işaret ediyor. Dış

talepteki zayıflık sürerken, artan siyasi belirsizlik nedeniyle iç

talepte de zayıflama belirtileri var. Reel sektör ve tüketici güven

endeksi en düşük düzeylerde seyrediyor. Kapasite kullanımoranı

ve sanayi üretim rakamlarında gerileme de sanayi sektörlerinin

zayıf seyrettiğini düşündürüyor. Ancak tarım sektörünün bü-

yümeye katkısı pozitif yönde olmaya devam edecek. Çünkü bu

yıl tarımın var yılı.

Özetle yılın ilk yarısındaki büyüme oranı %3,1 oldu. Bu gidiş-

le yılın kalanında bundan daha iyi bir performans gösterilmesi

zor gözüküyor. Bu durumda 2015’in tamamındaki büyümenin

%3 civarında kalması bekleniyor.

Türkiye birkaç yönden birden olumsuz etki altında. Eskiden

kimi dönemler ekonomik sorunlar yaşamıştık, kimi dönemler

siyasi ve terörle ilgili sorunlar. Şimdi tümbu sorunları aynı anda

yaşamaktayız. Sadece sanayide değil, turizm ve müteahhitlik

EKONOMİK

FORUM

7

i

YILIN ÜÇÜNCÜ ÇEYREĞİNE İLİŞKİN

ÖNCÜ GÖSTERGELER EKONOMİDEKİ

BÜYÜMENİN YÖNÜNÜN YENİDEN

AŞAĞI DÖNDÜĞÜNE İŞARET EDİYOR.

DIŞ TALEPTEKİ ZAYIFLIK SÜRERKEN,

ARTAN SİYASİ BELİRSİZLİK NEDENİYLE

İÇ TALEPTE DE ZAYIFLAMA

BELİRTİLERİ VAR. REEL SEKTÖR VE

TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ EN DÜŞÜK

DÜZEYLERDE SEYREDİYOR.