EKONOMİK
FORUM
124
lerle, yani sanayideki üretim artışının
hız kaybedebileceği gerçeği ve üçüncü
çeyrekte neredeyse her 4 günün 1’inin
tatille geçecek olması yüzünden GSYH
artışı belirgin bir şekilde hız kesebilir.
Sanayideki gidişata dikkat
Takvim etkisinden arındırılmamış en-
dekse göre hesaplanan sanayi üretimin-
deki değişim bu yıl şubat ayında yüzde
8.6 gibi çok yüksek bir düzeye ulaştıktan
sonra gerilemeye başladı. Aslında yüzde
8.6 normalin ötesinde bir üretim artışı-
na işaret ediyordu, bunu kabul etmek
gerekir. Dolayısıyla azalma yaşanması
normaldi. Bu yıl şubattaki üretim artışını
böylesine rekor düzeye taşıyan başlıca et-
ken, işgünü sayısının geçen yıldan fazla
olmasıydı.
İşte şubatta adeta sınırları zorlayarak
yüzde 8.6’yı bulan üretim artışı, martta
normal düzeye, yüzde 4.8’e indi. Ama,
nisana geldik, bu kez de normalin çok
altında bir üretim artışıyla karşılaştık. Biraz
önce de belirttiğimiz gibi arındırılmamış
endekse göre nisan ayı sanayi üretimi ge-
çen yıla kıyasla yalnızca yüzde 0.6 arttı.
Yüzde 0.6’nın ne kadar düşük bir oran
olduğunu vurgulamak açısından biraz
geçmişe dönelim ve eski oranlara göz
atalım. TÜİK, 2010 yılını baz alarak oluş-
turduğu sanayi üretim endeksini 2005 yı-
lına kadar geri götürdü. Yani bu endeks
serisinde 2006 yılından bu yana olan 11
yılın nisan ayında bir önceki yılın nisanına
göre olan değişimi görme şansımız var.
İşte bu veri seti bize şunu söylüyor:“Bu
yılın nisan ayındaki değişim, bu 11 yılın
ikinci en kötü nisan değişimi.”
Daha önce nisan ayları itibariyle 2009
yılında yüzde 18.8’lik bir üretim düşüşü
görülmüştü. Ama 2009, küresel krizin en
derinden hissedilmekte olduğu dönemdi
ve bu krizden tüm dünya gibi biz de çok
fena etkilenmiştik. Dolayısıyla, görünürde
herhangi bir kriz yaşamadığımız bu yıl,
nisan ayı sanayi üretiminin yüzde 0.6’da
kalması pek hayra alamet bir duruma
işaret etmiyor.
2009’un nisanında o döneme özgü
küresel kriz koşullarına bağlı olarak ger-
çekleşen yüzde 18.8’lik düşüşü ayrı tu-
tarsak, diğer yıllarda bu yılkine en yakın
düşük artış oranı yüzde 2.7 ile 2012’nin
nisanında oluşmuş. En düşük iki artış oranı
olan yüzde 0.6 ve yüzde 2.7 arasında bile
müthiş bir fark var.
Ocak Şubat
Mart
Nisan Mayıs
Haz.
Tem.
Ağus.
Eylül
Ekim Kas.
Ara.
2015
1.10
0.71
1.19
1.63
0.56
-0.51
0.09
0.40
0.89
1.55
0.67
0.21
2016
1.82 -0.02
-0.04
0.78
0.58
2
0
1
-1
Ocak Şubat
Mart
Nisan Mayıs
Haz.
Tem.
Ağus.
Eylül
Ekim Kas.
Ara.
2015
7.24
7.55
7.61
7.91
8.09
7.20
6.81
7.14
7.95
7.58
8.58
8.81
2016
9.58
8.78
7.46
6.57
6.58
10
9
7
8
6
GÖSTERGELER
Enflasyon tam da beklendiği gibi gidi-
yor. Hatta beklenenden daha olumlu bir
seyir olduğunu söylemek bile mümkün.
Geçmiş yıl eğilimleri bize mayısla birlik-
te yıllık oranda bir çıkış yaşanabileceğini
söylüyordu, bu çıkış oldu olmasına ama
öylesine cılız kaldı ki, nisandaki yıllık oran-
la mayıstaki oran neredeyse aynı düzeyde
oluştu.
Nisan sonu itibariyle yüzde 6.57 düze-
yinde gerçekleşen yıllık TÜFE artışı, mayıs-
ta yalnızca 0.01 puan artarak yüzde 6.58
oldu. Yani buna bir değişim bile denmez.
Enflasyon genel olarak beklendiği gibi
seyrediyor, dedik. Haziranla birlikte yönün
hafif yukarı döndüğü bir gidişat yaşanma-
sı olasılığı yüksek. Ama öyle zannedildiği
gibi çift haneyi görme olasılığımız hiç yok.
Yılsonuna geldiğimizde büyük olası-
lıkla hedef yakını bir gerçekleşme ortaya
çıkacak. Yani yılı yüzde 7.50 dolayında bir
oranla kapatabiliriz. Bunun altı bile müm-
kün olabilir.
Eğer yılsonuna kadar çok büyük
olumsuzluklar yaşamazsak, siyaseten
dalgalanmalara yol açacak gelişmeler
olmazsa, uluslararası alanda kontrolümüz
dışında çalkantılar doğuracak durumlarla
karşılaşmazsak, yılı yüzde 7.50-8.0 arası
bir enflasyonla kapatma olasılığımız çok
güçlü görünmektedir.
ENFLASYON: