7
EKONOMİK
FORUM
bazında ihracat yaptığımız Avrupa’nın doğal kaynak
maliyeti de azalıyor. O ülkelere olan Euro bazında
ihracatımız artıyor.
Öte yandan Çin’deki yavaşlamanın Türkiye ekono-
misine olumlu etkileri, FED’in faiz artırımının getire-
ceği olumsuz etkiyi dengeleyebilir. Bunun için içeride
huzur ve güven ortamını güçlendirmek gerekiyor.
Yoksa kaçan fırsatlar listesi uzamaya devam eder.
İşte Türkiye bundan 10 yıl önce dünyada orta
gelirli ülkeler grubundaydı. Bugün hâlâ aynı ligdeyiz.
Dünyada son 35 yılda az sayıda ülke orta gelirden yük-
sek gelir grubuna geçebildi. Güney Kore, bunu kendi
başına gerçekleştirdi. Yunanistan, İspanya gibi bir dizi
ülke ise Avrupa Birliği sayesinde bu gelir eşiğini aşıp
bir üst lige sıçradı.
Biz henüz bunu nasıl yapacağımızı bilemiyoruz.
Zenginleşmek için Avrupa Birliği yolu mu, yoksa
Kore gibi kendi başına bir yol mu izlenecek? Tür-
kiye’nin hâlâ bir kararı, planı, yol haritası olduğunu
göremiyoruz.
Son verilere göre 2001 yılından 2013 yılına, orta
gelir tuzağından çıkıp kişi başına yüksek gelir düzeyi-
ne ulaşan il sayısı yalnızca 12’dir. Önceden de 2 ilimiz
vardı. Yani halen sadece 14 ilimiz orta gelir tuzağını
aşabilmiş. Türkiye’nin zenginleşme hayali şimdilik
milletin beşte birinin yaşadığı 14 ili ancak kapsıyor.
2001 yılında, nüfusun yüzde 2’si kişi başına geliri
yüksek illerde yaşıyordu. Şimdi bu oran yüzde 19 civa-
rında. Demek ki Türkiye’nin yüzde 80’i kişi başına geliri
orta gelir düzeyinde takılı kalmış illerde yaşamaktadır.
Orta gelir grubundaki illeri de iki alt gruba ayıracak
olursak Türkiye’de kişi başına milli geliri arttığı için bir
gruptan diğerine sıçrayabilen il sayısı 40 civarındadır.
Bunun anlamı Türkiye’nin 41 ilinde kişi başına milli
gelir son 12 yılda artmıştır. Ama bu artış, o ili bir gelir
grubundan diğerine sıçratmaya yetmemiştir.
Resme böyle bakınca Türkiye’nin son 15 senelik
iktisadi performansının dünya ölçeğinde pek de göz
kamaştırıcı olmadığı ortaya çıkıyor. Türkiye’nin bu dö-
nemdeki büyüme sürecine il seviyesinde bakıldığında
da yeterince kapsayıcı görünmüyor.
İllerin gelişme eksenlerini en iyi yerelde oturanlar
bilirler. Bu nedenle yerele ilişkin kararların ağırlıkla
yerelde alınmasında, illerin birbirleriyle rekabet et-
mesinde fayda vardır. Hâlbuki bizim mevcut gelişme
stratejimiz yerele yeterince ağırlık vermemektedir.
Bugün yerelde büyümenin, zenginleşmenin bir sahi-
bi olmadığı için, büyüme süreci yeterince kapsayıcı
olmamaktadır. Yerelde büyümenin bir sahibi olma-
dığında Türkiye’nin daha tempolu büyüyebilmesi de
mümkün değildir.
Türkiye bir süredir ekonomik büyüme anlamında
tık nefes olup kalmıştır. Teknolojik yenilenme yaşama-
dan, teknoloji transferi olmadan yeniden toparlanma-
mız kolay olmayacak. Arsa rantı ile yeni bir büyüme
mucizesi yaratabilmek de bu asırda mümkün değil.
Yeni bir büyüme ve sanayileşme politikası tasarla-
mak gerekiyor. Hayal ile hakikati birbirinden ayırmayı
öğrenmemiz gerekiyor. Türkiye’nin artık söylemden
icraata geçmesi gerekiyor.
TOBB Başkanı
Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği
(Eurochambres) Başkan Yardımcısı
İslam Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası (ICCIA) Başkan Yardımcısı ve
Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) Yönetim Kurulu Üyesi
baskanlik@tobb.org.trM. R fat
HİSARCIKLIOĞLU