Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  7 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 7 / 132 Next Page
Page Background

7

EKONOMİK

FORUM

ise geriliyor. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırıl-

mış reel ihracat endeksi de üçüncü çeyrekte azaldı.

Dolayısıyla net dış ticaretin büyümeye katkısı da sınırlı

kalacak gibi görünüyor.

Yapısal dönüşüm sürecini devam ettiremediği-

miz için büyüme oranımız 2008-2016 döneminde

2002-2007 dönemine göre yarı yarıya düştü. Üstelik

teknolojik dönüşüm için daha fazla yabancı sermaye

yatırımına ihtiyaç duyuyoruz. Ama iş ve yatırım orta-

mında da rakiplerimizin gerisinde kalmış durumdayız.

Dolayısıyla sadece yabancılar değil Türkler bile yatırım

yapma konusunda daha çekingen davranıyor.

2012-2016 döneminde milli gelirimizin yıllık or-

talama artışı yüzde 3. Aynı dönemde özel sektörün

yatırımları reel olarak artmadı ve aynı seviyede kaldı.

Hatta makine teçhizat yatırım harcamaları düştü. Böy-

le bir ekonomide doğal olarak işsizlik oranı düşmüyor.

Demek ki bir an önce tekrar yatırım yapılır bir ülke

haline dönmemiz gerekiyor.

Bunun çözümü ne yazık ki teşvikleri artırmak ve

faizleri düşürmek ile sağlanabilecek kadar kolay değil.

Faizlerin düşmesi elbette olumlu ama tek başına ye-

terli gelmeyecek. Zira hâlihazırda kredi hacmi toplam

mevduat miktarının üzerinde ve bankaların ilave kredi

verebilmesi için ilave kaynak bulmaları gerekiyor. Fa-

izler düşerken mevduat faizleri de düşüyor ve halkın

mevduat arzı da azalıyor.

Öte yandan dış kaynak bularak içerideki kredi ar-

tışını finanse etmek de giderek güçleşiyor. Dünyadaki

gidişat bizim gibi dış finansmana bağımlı ülkelerin

taze kaynak bulmakta zorlanacakları bir döneme gir-

diğimizi işaret ediyor.

Dolayısıyla ekonominin daralmasını önlemek için

reel sektör ve vatandaşlar üzerindeki vergi oranlarının

düşürülmesi, sektöre ve ihracata özel teşvik düzenle-

meleri gibi adımlara ihtiyaç var.

Ancak bunlar yapılırken kamudaki tasarrufların

artırılarak mali disiplinin korunması ve bütçe açığının

makul seviyelerde tutulması gerekiyor. Zira artacak

bütçe açığı, borçlanma ihtiyacını yükselteceğinden

ülke riskinin ve dolayısıyla faizlerin de yukarı gitmesine

yol açar ve tüm yapılanlar boşa gider.

Ekonomiye yeniden dinamizm kazandırmanın

kalıcı ve sağlıklı yoluysa kurumlarımızı yeniden ayağa

kaldırmaktan ve kurumsal kapasitemizi güçlendirmek-

ten geçiyor. Hep vurguladığımız gibi, güçlü ekonomi

ve kaliteli demokrasi, birbirini tamamlar, biri olmadan

diğeri de olmaz. Bugün Türkiye’nin temel problemi de

politik istikrar yakalanmasına karşın, politika istikrarını

kaybetmiş olmasıdır.

Demek ki öncelikle itibarı iyice zedelenmiş hukuk

sistemimizi, çağın gerisinde kalmış eğitim sistemimizi

yeniden inşa etmek, bir daha devlet yapısı içinde

paralel oluşumlara izin vermeyecek bir kamu idaresi

sistemini tasarlamak zorundayız. Yoksa sekiz yıldır

saplanıp kaldığımız orta gelir tuzağından başka türlü

çıkamayız.

Elbette tüm bunlar bir anda hayata geçecek kadar

kolay değil. Ama bu hedef doğrultusunda harekete

geçtiğimizi, belli adımlar atmaya başladığımızı gös-

termek bile, ülkemize yönelik algıları olumlu yönde

etkileyecek, olumsuz algı operasyonlarını boşa çı-

karacaktır. Dolayısıyla Türkiye bir an önce sakinleşip,

normalleşip, yapısal reform gündemine dönmelidir.

TOBB Başkanı

Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği

(Eurochambres) Başkan Yardımcısı

İslam Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası (ICCIA) Başkan Yardımcısı ve

Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) Yönetim Kurulu Üyesi

baskanlik@tobb.org.tr

M. R fat

HİSARCIKLIOĞLU