forum 247 - page 88

21. yüzyıl da
demokrasi
JOSEPH E. STIGLITZ
T
homas Piketty’nin son kitabı “Yirmi
Birinci Yüzyılda Sermaye”nin (Capital
in the Twenty-First Century) ABD ve
diğer gelişmiş ekonomilerde karşılan-
ma biçimi, eşitsizlik hakkındaki artan endişeyi
gösteriyor. Kitabı, gelir ve servetin en tepedeki
payının artışıyla ilgili zaten yeterli olan kanıtlara
daha fazla ağırlık kazandırıyor. Üstelik Piketty’nin
kitabı, Büyük Buhran ve 2. Dünya Savaşı’nın takip
eden yaklaşık 30 yıllık döneme, bu dönemi belki
de felaketlerin uyarabileceği olağandışı sosyal
bütünlüğün neden olduğu tarihsel bir anormallik
olarak görerek, farklı bir bakış açısı getiriyor. Hızlı
ekonomik büyümenin bulunduğu bu dönemde
refah yaygın olarak paylaşılıyor ve tüm gruplar
gelişiyordu, fakat en dipteki dilim yüzde olarak
daha fazla kazanımlar elde ediyordu.
Piketty ayrıca Ronald Reagan ve Margaret
Thatcher’ın 1980’lerde tüm dünyanın faydalanaca-
ğı büyüme artırıcı olarak sattığı “reformlara” yeni
ışık tutuyor. Onların reformlarını yavaş büyüme ve
küresel istikrarsızlığın artışı izledi vemeydana gelen
büyüme de çoğunlukla tepedeki dilimin işine yaradı.
Piketty’nin çalışması hem ekonomik teori
hem de kapitalizmin geleceğini ilgilendiren temel
sorunları gündeme getiriyor. Servet/üretim ora-
nındaki büyük artışları belgelendiriyor. Standart
teoride bu tarz artışlar, sermaye getirisindeki
düşüş ve ücretlerdeki artışla ilişkilendirilir. Ancak
günümüzde, ücretler düşmüş olsa da sermayenin
getirisi azalmış gibi görülmüyor. (Örneğin ABD’de
son dört 10 yıllık dönem içinde ortalama ücretler
%7’nin üzerinde düştü.)
En bariz açıklama, ölçülebilen servetteki artışın
üretken sermayedeki artışa karşılık gelmediğidir ki
veriler bu yorumla tutarlı görünüyor. Servetteki
artışın büyük kısmı, gayrimenkul değerlerindeki
artıştan kaynaklandı. 2008 mali krizinden önce,
birçok ülkede emlak balonu barizdi; şimdi bile tam
bir “düzeltme” olmamış olabilir. Değerdeki artış
zenginler arasında “konumsal” mallar (sahilde bir
ev veya New York Beşinci Cadde’de bir apartman
dairesi) için rekabeti de temsil edebilir.
YAPAY KAPİTALİZMİN İŞLEYİŞİ
Bazen ölçülenmali servette bir artış, “ölçülme-
yen” servetten ölçülen servete bir kaymadan biraz
daha fazlasına karşılık gelir. Bu kaymalar gerçekte
genel ekonomik performansta bir bozulmayı yan-
sıtabilir. Tekel gücü artarsa veya firmalar (örneğin
bankalar) sıradan tüketicileri istismar etmek için
daha iyi yöntemler geliştirirse, daha yüksek kâr
olarak ve sermayeye dönüştürüldüğünde, mali
servette bir artış olarak kendini gösterir.
Tabii ki bu olduğu zaman, resmi olarak ölçülen
servet artsa bile toplumsal refah ve ekonomik ve-
rimlilik düşer. Buna karşılık gelen beşeri sermaye
değerindeki (işçilerin serveti) azalmayı düpedüz
hesaba katmıyoruz.
Dahası, bankalar siyasi nüfuzlarını kayıplarını
kamulaştırmada kullanma ve haksız elde edilmiş
kazanımlarını tutmaya devam etme konusunda
başarılı olursa, mali sektörde ölçülen servet artar.
Vergi mükelleflerinin servetinde buna karşılık
meydana gelen azalmayı ölçmeyiz. Aynı şekilde
şirketler hükümeti ürünleri için fazla ödeme yap-
maya ikna ederse (önde gelen ilaç şirketlerinin
yapmayı başardığı gibi) veya kamu kaynaklarına
piyasanın altında fiyatlarla erişim elde ederlerse
(madencilik şirketlerinin yapmayı başardığı gibi),
sıradan vatandaşların serveti artmasa da bildirilen
mali servet artar.
Burada gözlemlediğimiz, servet artsa bile üc-
retlerin yerinde sayması ve eşitsizliğin artması,
normal piyasa ekonomisinin işleyişini değil, be-
nim “yapay kapitalizm” adını verdiğim sistemin
işleyişini yansıtır. Sorun piyasaların nasıl işlemesi
gerektiği veya işlediğinde değil, piyasaların reka-
betçi olmasını temin edemeyen, şirketlerin ve zen-
ginlerin diğer herkesi istismar edebileceği (ve ne
yazık ki ettiği) çarpık pazarları sürdüren kuralları
hazırlayan politik sistemimizde olabilir.
ANALİZ
88
EKONOMİK
FORUM
Joseph E. Stiglitz, Columbia
Üniversitesi’nde profesör
ve Nobel Ekonomi ödülü
sahibidir. Bruce Greenwald
ile beraber kaleme aldığı
en son kitabı, Öğrenen
Bir ToplumYaratma:
Büyümeye, Gelişmeye
ve Sosyal İlerlemeye Yeni
Bir Yaklaşım (Creating a
Learning Society: A New
Approach to Growth,
Development, and
Social Progres) ismini
taşımaktadır.
Servet artsa bile ücretlerin yerinde sayması ve eşitsizliğin
artması, normal piyasa ekonomisinin işleyişini değil,
benim
“yapay kapitalizm” adını verdiğim sistemin
işleyişini yansıtır.
Sorun piyasaların nasıl işlemesi gerektiği veya işlediğinde değil,
piyasaların rekabetçi olmasını temin edemeyen, şirketlerin ve
zenginlerin diğer herkesi istismar edebileceği çarpık pazarları
sürdüren kuralları hazırlayan politik sistemimizde olabilir.
1...,78,79,80,81,82,83,84,85,86,87 89,90,91,92,93,94,95,96,97,98,...132
Powered by FlippingBook