larını güçlendirmek. Yapılan başarılı işleri elbet
ki tanıtmalıyız ama bunu hizmetten yararlanma
katsayısını artırmak için yapmalıyız. Seçimlerde
kendi yerimizi garanti altına almak ya da kişisel
karizmamızı yükseltmek için bunu yapmak hem
teknik, hem ahlaki hem de insani olmaz.”
Yerel yönetimlerde iş yapan ama sessiz kalan
yöneticilerin bir başka anlayışı, “Siz gerçekten
insan yaşamını kolaylaştıran, kalıcı değer üreten
işler yapıyorsanız, halkın sağduyusu onu unutma-
yacaktır” şeklinde özetlenebilir. Hızlı gelişen bir
yöremizde yerel yöneticilerden birine hizmetle-
rini tanıtma, işini pazarlama konusunda neden
edilgen davrandığını sorduğumda kendini şu
gerekçelerle savundu: “Kendi kazancımızla bir iş
yapmıyoruz. Biz kendi yeteneğimizle ürettiğimiz
ya da kolektif kaynaklardan bize aktarılanlarla iş
yapıyoruz. Üstelik, yaptığımız projeler daha fikir
aşamasından uygulama aşamasına kadar onlarca
insanın alın teri ve göz nuru ile oluşuyor. Binlerce
insanın vergilerinden besleniyor. Bir açılış töre-
ninde çıkıp bir kuru teşekkürle onların hakkını
korumanın adil olduğunu düşünmüyorum. O ne-
denle, herkesin payı kadar işin lideri olarak benim
de payım var. Siz gelişmiş, olgunlaşmış, çağdaş
uygarlık değerlerini tutarlılıkla içselleştirmiş bir
lider gösterebilir misiniz ki, yapılan her işi kendi
kişisel yeteneği olarak sunsun?”
Klasik yönetim anlayışını benimseyenlerin
aşırı değerlendirilmiş tanıtımlardan kaçınmaları-
nı anlayışla karşılayabiliriz, ama değişenmedyada
kısa mesaja dayanan ve imajla yürütülen politik
kazançlar açısından “noksan değerlendirme etki-
sinden” de söz edebiliriz. Gerektiği gibi tanıtım
yapılmaması ve “habbeyi kubbe gösteren” şark
kurnazlarının önünü açması nedeniyle başarı-
lı ama klasik anlayışı yüzünden gerektiği gibi
tanınmayan yönetim anlayışının, ilham verme
açısından bir eksiklik olacağını söyleyebiliriz.
Klasik anlayışın egemen olduğu yöneticile-
rin, aşırı değerlendirilmiş tanıtımlarında “Topal
aksak ayağının üzerine sıkı basar” özdeyişinin
açıklamak istediği mantığın gizli olduğunu; işine
güvenen, ölçülü tanıtımla yetinen, hesap verebi-
lirlik ilkesine sadık kalanların aşırı tanıtımların,
aşırı beklenti yaratmanın da sakıncasına dikkat
çekmeliyiz.
Klasik yöneticilerin düşük profilde kalmala-
rının bir başka nedeni, medyaya çok fazla açık
durmanın yaratacağı “istismara” dikkat çekmele-
ri. Klasik yöneticiler, medya tanıtımına ağırlık ve-
renlerin, medya ile karşılıklı birbirlerini besleyen
bir ilişki içinde olması gerektiğini düşünüyorlar.
Bu sıkı ilişkinin bir süre sonra ilke ve kuralla-
rın dışına taşması olasılığından söz ediyorlar.
O nedenle, ölçülü ve dengeli medya ilişkileri ve
tanıtımdan yana tavır geliştiriyorlar.
Yerel yönetimde klasik anlayışta çok rastlanan
bir başka özellik ise başarılı yöneticilerin “gelecek-
le ilgili politika tutkularının” olmaması. Yerel yö-
netimde edilgen yöneticilerin arka planda kalması
gibi, başarılı ama klasik anlayışı benimseyenlerin
bir bölümü doğrudan politika içinde bulunsalar
da, çok aktif politikacılığın itibar kaybı yarattı-
ğını düşünüyorlar. Klasik anlayışa sahip, sesi çok
çıkmayan bir valiye neden ortalıkla gözükmek
istemediğini sorduğumda,”İlkesiz hırs tehlikeli-
dir. İlkeler menzumesi çerçevesinde yapılanları
kamuoyu ile biz de sistematik paylaşıyoruz. Bu
konuda biraz da çevrenin refleksini engelleyen
etkenlere bakmak gerekir” yanıtını verdi.
Birikimli, bilinçli, sağlam bakış açıları olan,
projeler üreten ve uygulayan, adlarını yeteri
kadar bilmediğimiz “klasik yönetici” tanımımız
bir haksızlık yaratmamalı. Üzerinde durmak is-
tediğimiz, klasik yöneticilerin iletişime gerektiği
gibi ağırlık vermemelerinin, “olumlu dışsallık
yaratma katsayısını” düşürmesi nedeniyle sor-
gulanması gerektiğini açıklamak. Başarılı klasik
yöneticilerin biraz daha yaptıklarını anlatma-
sının “rol modeli oluşturma” açısından olumlu
katkıları olacağını düşünüyorum.
Denemelerimizde “yerel kaynakların etkili ve
verimli kullanılması” odağından bakıyoruz. Bu
deneme konusunu oluşturan “Bir yumurtlayıp
on gıdaklayan yerel yönetici tipi” irdelenirken
de sadece olumsuz yanların değil olası olumlu
verilerin de üzerinde duracağız.
Yönetimin başarı sırrı, yeraltı ve yer üstü
kaynaklarının, insanların, fiziki sermayenin ve
teknolojinin arasında “doğru dengeleri” kura-
bilmedir. Denge tutturamayan, aşırı ve noksan
değerlendirme yapan her tutum ve davranış ön-
görme ve önlem alma disiplinini bozar ve kaynak
israfı kapılarını açar.
Yerel yönetimde
klasik anlayışta
çok rastlanan
bir başka özellik
ise
başarılı
yöneticilerin
“gelecekle
ilgili politika
tutkularının”
olmaması. Yerel
yönetimde
edilgen
yöneticilerin arka
planda kalması
gibi, başarılı ama
klasik anlayışı
benimseyenlerin
bir bölümü
doğrudan politika
içinde bulunsalar
da çok aktif
politikacılığın
itibar kaybı
yarattığını
düşünüyorlar.
EKONOMİK
FORUM
93
i
