forum 244 - page 56

gözükmekteydi. Seçimlerden sonraki ilk
günlerde Angela Merkel’in Juncker’in
Komisyon Başkanlığı’na mesafeli yaklaş-
ması ve devam eden süreçte de İngiltere
Başbakanı David Cameron’dan çok ciddi
eleştiriler gelmesi, AB’nin ağır toplarının
Juncker’i istemediği algısını yarattı.
Ancak Merkel’in sonraki haftalarda
Juncker’in adaylığına tam destek vermesi
ve hatta David Cameron’u bu adaylık için
karşısına almasıyla birlikte Juncker’in Av-
rupa Konseyi Zirvesi’nden Komisyon Baş-
kanı adayı olarak çıkması neredeyse kesin-
leşmişti. Böyle de oldu ve 27 Haziran’da
Avrupa Konseyi, Juncker’i Komisyon Baş-
kanı adayı olarak seçti. Yine de bu süreçte
önemli bir ayrıntı vardı. Juncker’in adaylı-
ğına İngiltere ve Macaristan karşı çıktı ve
tarihte ilk defa Avrupa Konseyi’nden bir
Komisyon Başkanı adayı oybirliğiyle değil,
oy çokluğuyla seçildi. Jeal-Claude Junc-
ker’in, 15 Temmuz’da Avrupa Parlamento-
su’nda oy kullanan 729 vekilden 422’sinin
oyunu alarak, José Manuel Barroso’dan
boşalacak olan Avrupa Komisyonu Baş-
kanlığı koltuğuna oturması kesinleşti.
SEÇİMLERDE AŞIRI SAĞ PARTİLER NE
KADAR BAŞARILIYDI?
AP seçimlerinden önce yapılan anket-
lerde merkez sağ ve merkez sol partilerin-
den aşırı sağ ve aşırı sol partilere ciddi bir
oy kayışı olacağı tahmin ediliyordu. Örne-
ğin Reuters’de 14 Mayıs 2014 tarihinde
yayımlanan bir haber, seçim sonrasında
Parlamento’daki koltukların dörtte birinin
Avrupa kuşkucu ve Avrupa karşıtı partile-
re ait olabileceğini iddia etmekteydi.
3
Ortaya çıkan seçim sonuçları, bu tah-
minlerin çok da yanlış olmadığını gösterdi
(bkz Tablo II).
AP’nin “merkeze en yakın partileri”
olarak nitelendirilebilecek S&D, ALDE ve
EPP’nin sandalye sayıları 553’ten 471’e ge-
rileyerek toplamda %10’luk bir düşüşe uğ-
radı. Bununla birlikte, spektrumun daha
solundaki iki partinin sandalye sayılarında
çok ciddi bir değişim gözükmüyor. Ancak,
grafiğin sağ tarafında yer alan Avrupa kuş-
kucu, anti AB ve aşırı sağ olarak addedilen
üç siyasi partinin oylarında ciddi bir artış
görülüyor. Yine de, tablo II’ye bakarak bu
partilere genel bir yönelim olmadığını ve
merkez sağ EPP’den kaymalar olduğunu
söylemek mümkün.
Ülke bazında bakıldığında ise, aşırı
sağa en ciddi desteğin Fransa ve İngilte-
re’de ortaya çıktığı görülüyor. Fransa’da Marie Le Pen’in Ulu-
salcı Cephesi (NF) oyların dörtte birini alarak seçimde birinci
geldi ve AP’ye 23 vekil gönderdi. Le Pen’in seçimlerden sonraki
ilk açıklamasında dile getirdiği üç talebinden birisi ise Fran-
sa’nın Türkiye’nin AB üyeliği sürecine vetosunu koymasıydı.
İngiltere’de de benzer şekilde oyların dörtte birini alarak seçi-
mi kazanan Avrupa kuşkucu ve anti göçmen söylemleriyle ta-
nınan İngiltere Bağımsızlık Partisi (UKIP), AP’ye 24 vekil gön-
derdi. Ancak İngiltere ve Fransa’nın dışında aşırı sağın başarı
hikâyesini anlatabileceğimiz ülkeler pek yok; en güçlü aday-
lardan Hollanda’da Wilders’in PVV’si, Macaristan’da Vona’nın
Jobbik’i %13-14’leri geçemeyip AP’ye sadece dörder vekil gön-
derebildi. Benzer şekilde Yunanistan’da Golden Dawn da %9 oy
alarak yalnızca üç vekilini seçtirebildi.
Peki, ultra sağın hem söylemsel olarak hem de meclis san-
dalyeleri sayılarıyla görünürlüğünün arttığı bu dağılım, AP’nin
işleyişini etkiler mi? Bu soruya tek bir cevap vermek şimdilik
mümkün gözükmüyor. Parlamento’nun açılış gününde or-
kestra AB Marşı’nı icra ederken İngiltere’de UKIP’ten seçilen
vekiller orkestraya sırtlarını döndü. UKIP’ın çiçeği burnunda
temsilci lideri parlamenter Paul Nuttall da verdiği bir demeçte
“Ulusal demokrasi ve AB projesi birbiriyle uyumsuz iki kavram.
Kendimizi bu yozlaşmış kurumdan çıkartmak için elimizden
geleni yapacağız” diye konuştu.
Ancak bütün bu protestolara rağmen yeni yasama dönemi-
nin ilk gününde iki ana parti S&D ve EPP’nin desteğini alan
Martin Schulz’un 409 oy ile AP Başkanlığı’na seçilmesi gayet
rahat oldu. Seçimlerden sonra bu iki parti arasında ılımlı rüz-
gârlar estiği ve ultra sağı izole edebilmek için bir işbirliği plat-
formu inşa etmek üzere bir dizi görüşmeler yapıldığı doğru.
Yine de bu resme bakıp bütün dönem boyunca bu iki partinin
işbirliği yapmasını beklemek de yanıltıcı olacak. Göçmen po-
litikaları, işçi hakları, genişleme ve komşuluk politikaları ve
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı gibi merkez sağ ile
merkez solu siyasi kimlikleri üzerinden kutuplaştıran konu-
larda Avrupa kuşkucu grupların duruşları belirleyici olabilecek
gibi görünüyor.
Buna rağmen, aşırı sağı kendi içinde uyumlu bir bütün ola-
56
EKONOMİK
FORUM
AVRUPA BİRLİĞİ
TABLO II: 2009 ve 2014 seçimleri sonrasında AP’de
koltukların dağılımı
Kaynak:
AP
1...,46,47,48,49,50,51,52,53,54,55 57,58,59,60,61,62,63,64,65,66,...132
Powered by FlippingBook