yatırımlar, ancak kamu ve özel sektörün atacağı
tamamlayıcı adımlarla mümkün olabilir.
Bu bağlamda gereken yatırımlar arasında bü-
yük ölçekli güneş ve rüzgâr enerjisi santralleri,
hem toplu ulaşımda (otobüs ve trenler) hem de
özel ulaşımda (otomobiller) elektrik enerjisiyle
çalışan ulaşım araçlarının daha fazla kullanılması,
enerji tasarruflu binalar ile yenilenebilir enerjiyi
uzun mesafelerde (örneğin Kuzey Denizi ve Kuzey
Afrika’dan Avrupa kıtasına ve California’nınMojave
Çölü’nden ABD’nin yoğun nüfuslu merkezlerine)
taşıyabilecek enerji nakil hatları bulunuyor.
Ne var ki, toplumların bu tür yatırımlar yapması
gerektiği zamanlarda, ABD ve Avrupa’daki kamu
sektörleri adeta bir “yatırım grevine” giriyor. Hükü-
metler bütçeyi dengeleme adına kamu yatırımlarını
kısıyor ve özel sektör ise kamunun denetimine tâbi
enerji nakil hatları, sorumlulukla ilgili düzenlemeler,
fiyatlama formülleri, ulusal enerji politikaları muğ-
lakken ve büyük tartışmalara konu olurken alternatif
enerjiye güçlü, emin bir şekilde yatırım yapamıyor.
ABD’de kamu harcamalarında ciddi kesintilere
gidildi. Federal hükümet ve eyalet yönetimleri, ya-
tırımları bir sonraki kuşağın akıllı ve çevre dostu
teknolojilerine yönlendirmek konusunda siyasi
kararlılığa, fonlama stratejilerine veya uzun vadeli
planlara sahip değil.
Neo-Keynesyenler ile arzın artırılması gerekti-
ğini düşünenler, yatırım konusunda yaşanan krizi
yanlış anladılar. Neo-Keynesyenler, gerek kamu ge-
rek özel sektör yatırımlarını toplam talebin başka bir
çeşidi olarak görüyor. Akıllı, çevre açısından sürdü-
rülebilir kamu ve özel sektör yatırım harcamalarını
artırmak için gereken enerji sistemlerine ve altya-
pısına (yeni teknolojileri destekleyen hedeflenmiş
Ar-Ge çalışmaları da dâhil) ilişkin kamu politikası
kararları dikkate alınmıyor. Böylece, yatırımların
tekrar hız kazanabilmesi için gereken ayrıntılı ulusal
politikaları desteklemek yerine yapay uygulamalar
destekleniyor (sıfır faiz oranları ve teşvik paketleri).
Arzın artırılması gerektiğini düşünenler, özel
sektör yatırımlarının tamamlayıcı kamu yatırımla-
rının, şeffaf politika ve yasal düzenlemelere bağlı
olduğunu kendi açılarından tamamen unutmuş
görünüyor. Özel sektörün sihir yaparak boşluğu bir
şekilde doldurabileceğine safça inanarak kamu harca-
malarının kısılması savunuluyor. Ancak, kamu yatı-
rımlarını kısarak özel sektör yatırımları engelleniyor.
Örneğin, hükümetin uzun vadeli iklim ve enerji
politikaları veya şehirlere düşük karbonlu enerji
kaynaklarının taşınması için gereken uzun mesa-
feli iletim hatlarının yapımını teşvik etme planları
olmadıkça, özel sektör elektrik enerjisi üreticileri
büyük çaplı yenilenebilir enerji üretimine yatırım
yapmayacak. Bu tür karmaşık politika detayları,
serbest piyasa ekonomistlerini bugüne kadar hiç
rahatsız etmemişti.
Diğer yandan, yabancı yatırımları artırmak için
yurt içi tasarrufları kullanmak gibi bir seçenek de
var. Örneğin ABD, düşük gelirli Afrika ekonomilerine
kredi vererek onların ABD’li şirketlerden yeni enerji
santralleri satın almalarını sağlayabilir. Bu tür bir po-
litika, ABD’nin sanayisini güçlendirirken, ABD’de ki
özel tasarrufların da küresel yoksulluklamücadelede
önemli bir araç olmasını sağlayabilir.
Ancak Neo-Keynesyenler ile arzın artırılması
gerektiğini düşünenler, bu konuda da farklı dav-
ranmadılar ve kalkınma finansmanı kuruluşlarını
iyileştirmeye yönelik ciddi adımlar atmadılar. Mak-
roekonomistler, Japonya ve Çin’e tüketimoranlarını
artırmaları tavsiyesinde bulunmak yerine, daha
akıllıca davranarak, bu ekonomileri yüksek orandaki
tasarruflarını hem yurt içi hem de yurt dışı yatırım-
ların finansmanında kullanmaya teşvik edebilirlerdi.
Bu yaklaşımlar, ekonomik büyümeyle çevresel
sürdürülebilirlik arasında acilen denge kurulması
gerektiğinin farkında olan herkes için makul sevi-
yede anlaşılabilecek yaklaşımlar. Bizim kuşağımızın
en önemli meselesi, dünyanın kirli ve karbona dayalı
enerji sistemlerini ve altyapılarını 21. yüzyıl için
temiz, akıllı ve verimli sistemlere dönüştürmek.
Sürdürülebilir bir ekonomiye yatırım yapmak, refah
seviyemizi ciddi ölçüde yükseltebilir ve tasarruf faz-
lamızı doğru amaçlar için kullanmamızı sağlayabilir.
Ancak bunun kendiliğinden olmayacağı da açık.
Yeni ve sürdürülebilir teknolojileri geliştirmek ve
küresel işbirliğini artırmak için, uzun vadeli kamu
yatırımı stratejilerine, çevre planlarına, teknoloji
alanında yol haritalarına, kamu ve özel sektör ortak-
lıklarına ihtiyacımız var. Sağlığımızın ve başarımızın
bugün bağlı olduğu yeni makroeknomik düzeni bu
araçlar yaratır.
Telif Hakkı:
Project Syndicate, 2014.
ABD, düşük
gelirli Afrika
ekonomilerine
kredi vererek
onların ABD’li
şirketlerden yeni
enerji santralleri
satın almalarını
sağlayabilir. Bu
tür bir politika,
ABD’nin sanayisini
güçlendirirken,
ABD’ki özel
tasarrufların
da küresel
yoksullukla
mücadelede
önemli bir
araç olmasını
sağlayabilir.
EKONOMİK
FORUM
91
i