Aile işletmelerini yoğun
biçimde
tartışmalıyız
...
RÜŞTÜ BOZKURT
E
ğilimler çok küçük değişikliklerin biri-
ken etkisiyle ortaya çıkan, “çığ etkisi”
yaratarak büyüyen, büyüdükçe boşluklar
yaratan, boşlukları büyüdükçe “işlevini
yitiren”, değişen ve sonunda yerini “başka bir
eğilime” bırakan olgulardır.
İnsan yaşamında doğal örgütlenmelerden
biri olan “aile” iki önemli eğilime tanıklık etti:
Ataerkil aile yapısı binlerce yıl yaşamın merke-
zinde yer aldı.
Ataerkil ailede, iş ve aş ortak sağlandığı gibi,
çocuk ve yaşlı bakımı da ortaklaşa çözülüyordu.
Gelenekler, görenekler ve inançlar da aile ilişkile-
rini belirliyordu. Büyük aileler bir yandan temel
üretim kaynağı olan topraklara sahip olurken,
zaman içinde ticarete hâkimi oldular. Toprak
zenginliğinin kentleşmeyle birlikte yarattığı rant-
ların yarattığı sermayeyle sanayideki ilk adımları
da onlar attı.
Aile kaynaklı zenginlik, sanayileşmeyle birlikte
“aile işletmelerini” öne çıkardı. Hâlâ bugün iş yerle-
rinin büyük bir bölümü aile işletmelerine dayanıyor.
Ana, baba ve çocuklardan oluşan çekirdek
ailenin özünü ise toprak ve ticaret kaynaklı ser-
mayeden çok, “entelektüel odaklı kariyer” belir-
liyor. Çocukların iyi okullarda okuması, örgütlü
iş yerlerinde kariyer yapması, bürokrasi de söz
sahibi olması, sanatla uğraşması ailenin yeni
hedeflerini oluşturuyor.
Yükselen orta sınıfın temel kurumu olan “çe-
kirdek aile” yeni yaşam biçimleri ve yeni yaşam
tarzlarını da birlikte getiriyor.
Şimdilerde ise ailede yeni bir yapılanmaya
doğru evriliyoruz. Kimilerinin “doğrusal aile”
adını verdiği yeni yapılanmayı ne kadar erken
tartışır ve oluşumları ne kadar erken algılarsak,
alacağımız önemler de o kadar etkili olabilir.
KAS GÜCÜNDEN BEYİN GÜCÜNE
Ataerkil ailenin üretimdeki dayanağı “toprak
odaklı” olmasıydı. Ailedeki insan ne kadar kala-
balık olursa, toprakları işleme olanakları o kadar
genişliyordu.
Avcı-toplayıcı dönemde uygun av, uygun yi-
yecek bulma üzerine kurulu aile liderliği becerisi;
yerleşik düzende uygun toprakları bulma, onlara
sahip çıkabilme, işleme ve gerekli ekonomik faz-
layı üretmeye dayalıydı.
Ataerkil ailede zenginlik üretimi kadar, nesli
sürdürmek için “çocukların bakımı” da ana-baba-
ların değil, ailenin işiydi. Ortalama ömür 30-40
yıl dolayında idi; uzun ömürlü olan, elden ayaktan
düşen “yaşlı bakımı”da tıpkı çocuk bakımı gibi aile
içinde kolektif olarak çözülebiliyordu.
Üretim bilgisi babadan oğula rahatlıkla akta-
rılabiliyordu. Kan bağına dayalı akrabalık üzerine
kurulu örgütlenmeler, binlerce yılın birikimiyle
ilke, kural ve kararlarını netleştirmişti; düğünde,
dernekte, tarlada, çarşıda, pazarda, toyda, tören-
de, oyunda, düğünde, bayramda insanlar birbirini
gözle ve sözle gözetliyor, denetliyordu.
Toprak ve zanaat odaklı zenginlik üretimi aile
ve yakın çevrenin iş gücünden besleniyordu. Bu
süreç, sanayileşme sonrasında çözülmeye başladı...
Üretimde makinelerin kullanılması, insanın
kas gücünün uzantısıydı, ama makineler geliştik-
çe sıradan ve uzmanlaşmamış emeğe olan ihtiyacı
azalttı. Sanayi, “fabrika-odaklı üretime” dayanı-
yordu; fabrikalar da ağırlıklı olarak “erkek emeği
ve sermaye gücü” gerektiriyordu.
Fabrikada çalışmanın sağladığı gelir ve yaşam
kalitesi, toprakta çalışmanın önüne geçince; kent-
leşme hızlandı. Ataerkil aile çözüldü, “çekirdek
aile” toplumsal örgütlenmenin odağına yerleşti.
Ağırlıklı olarak bağımsız emeğini kiralayan
Ailede yeni bir yapılanmaya doğru evriliyoruz. Kimilerinin
“doğrusal aile” adını verdiği yeni yapılanmayı ne kadar erken
tartışır ve oluşumları ne kadar erken algılarsak, alacağımız
önemler de o kadar etkili olabilir.
Dünü anlayarak, bugünü
analiz ederek ve yarını da öngörerek
aile yapısı kadar aile
işletmeciliğinin dayanacağı yapıları, işlevleri, karşılıklı bağımlılık
ilişkilerini tartışarak bir ortak görüş yaratırsak, alacağımız
önlemler de o kadar etkili olabilir.
YÖNETİM
92
EKONOMİK
FORUM