KAPAK
maktadır. Ayrıca; sektörü temsil eden ve
gücünü kamudan alan bir meslek odası yok-
tur. Aynı kamu kurumları, Türkiye’nin farklı
bölgelerinde ve şehirlerinde aynı konuda
farklı uygulamalarla iş ve işlemler yürüt-
tüğünden, farklı sorunlar ve mağduriyetler
ortaya çıkmaktadır.
Sektörün etkilendiği kanun ve yönetme-
liklerin, aynı konularda; birbirine muhalif
ve muallak teknik ve idari kanun maddeleri
ihdas etmesi, büyük sorun teşkil etmektedir.
Sektörün idari, teknik ve etik olarak ta-
kip edecek ve kayıt altına alacak bir meslek
yasası oluşturulmalı, TOBB çatısı altında
Türkiye Müteahhitler İcra Meclisi kurul-
malıdır. Sektörün etkilendiği kanun ve yö-
netmelikler incelenmeli, mualif ve muallak
maddeler aynı anlamı taşıyan ve aynı sonucu
ortaya koyan maddeler halinde ihdas edil-
melidir.
Yerel yönetim ve kamu kurumlarının
sektöre yönelik aynı tip kanunları
uygulama farklılıkları hakkında
görüşünüzü alabilir miyiz?
Yasalar aynı olmasına rağmen, belediye-
ler, yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi
ve imar düzenlemelerine dair iş ve işlemler
ile harçlar bakımından, farklı ve keyfi uy-
gulamalar ortaya koymaktadırlar. Bunun
yanında, kamu kurum ve kuruluşlarıyla be-
lediyelerin iş ve işlemlerin başlama/bitirme
standartları da, farklılık göstermektedir.
İlgili bakanlıklar ve yerel yönetimler
tarafından hazırlanan imar planlarının, en
az gelecek 100 yıllık projeksiyonla hazır-
lanmadığı görülmektedir. Mevcut planların
da, günübirlik tadilat talepleriyle bozulduğu
ve plan hiyerarşisi standartlarının dışına
çıktığı bilinmektedir.
Ülkemizde, şehircilik ve yapı stokları
alanlarında geçmiş 90 yılın tespiti ve gelecek
100 yılın şehirlerini yeniden dizayn etmek
adına yürürlüğe giren Afet ve Kentsel Dönü-
şüm Yasası’nın, kanun ile yönetmeliklerini
uygulama usul ve esaslarının uygulanmasın-
da ortaya çıkan farklılıklar, büyük sorunlar
teşkil etmektedir. Özellikle belediyelerin
kentsel dönüşüm harç muafiyetine uyma-
maları gibi.
SGK ve Vergi Kanunu, sektörün yapısal
özelliklerine ve günümüz şartlarına uyum
sağlamamaktadır. Özellikle, vergisel ve harç-
sal hesaplama ve tanımlamalarda, kargaşa
ve bölgesel farklılıklar bulunmaktadır.
Yasa ve yönetmeliklerin uygulama usul
ve esasları, tüm kurum ve kuruluşlarca ve
yerel yönetimlerce, şehirlere, bölgelere ve müteahhitlere göre
değiştirilmeden, aynı standart ve şartlarda uygulanması için
ilgili bakanlıkların kendi alanlarının uygulamalarını belediyeler
üzerinde takibini yapmalıdır.
İlgili bakanlıklar ve yerel yönetimler tarafından hazırlanan
imar planları, gelecek 100 yıllık nüfus projeksiyonu sosyoeko-
nomik projeler göz önüne alınarak yapılmalıdır. Yapılacak olan
imar planlarında, inşaat sektörü temsilcilerinin görüşleri mutla-
ka alınmalıdır. Şehirlerimizin geleceğini yeniden dizayn edecek
olan Kentsel Dönüşüm Yasası uygulamalarında, ada ve bölge
bütünlüğü, hatta şehrin tamamı göz önüne alınarak, planlama
yapılmalıdır.
SGK ve Vergi Kanunu ile uygulama usul ve yönetmelikleri,
Türkiye ekonomisinin, müteahhitlik sektörünün ortaya çıkar-
dığı şartlar doğrultusunda ivedilikle güncellenmelidir. Özellik-
le, vergisel ve harçsal hesaplama ile tanımlamalar, kargaşa ve
bölgesel farklılıklar ortadan kaldırılarak, sektör mağduriyetleri
giderilmelidir.
Sektörel vergilendirme, kayıt dışılık ve iş güvenliği
müteahhitlik mesleği üzerinde nasıl bir etki yaratıyor?
Sektöre giriş kuralsızlığı, sektöre dair sağlıklı bir envanterin
olmaması, sektörün de sağlıklı analizine fırsat vermemiştir.
Kamu kuruluşları sektörü vergilendirirken sağlıksız bir alt yapıy-
la sektöre yaklaşarak yapılan maliyetleri direk ve dolaylı olarak
%67’ye yakın vergilendirmiş yine sektöre dair tamamlayıcı taşe-
ronların tanımsızlığı, iş ve iş güvenliği, kayıt dışılık, arsa sahibi-
nin arsa değerinden oluşan gerçek kazancının muallak olması ve
devletin hedeflediği vergi rakamlarına ulaşma arzusu açısından
sektörü aşırı vergilendirmiştir.
Oysaki, sektörde statükocuların kayıt dışı elde ettiği yıllık
imar rantı kazancı sektörde 3/1 oranındaki haksız ve aşırı vergi
yükünün 10 katından fazladır. Yine, sektörde alt taşeron konu-
mundakilerin yasal olarak mali kazançları ve iş güvenliğiyle ilgili
sorumluluklarının belirsizliği ana yüklenici müteahhitleri büyük
sıkıntılara sürüklemektedir.
Yine sektöre giriş disiplinsizliği sektöre dair idari ve yapısal
mekanizmalarının olmayışı bu sorunların ana unsurunu oluş-
turmaktadır. Ayrıca sorunların bir diğer biçimde; gerekli kamu
kuruluşlarıyla iletişim kurulamaması, kamunun aldığı kararları
bazen kendi başına bazen de sektördeki statükonun kendi men-
faatlerine göre dayattığı düzenlemelerden kaynaklanmaktadır. Bu
dayatmanın tuhaf biçimde Anadolu müteahhitleri adına yapıldığı
iddia edilmekte ancak bu müteahhitleri temsil eden organizasyon
ve birliklerin görüşleri alınmamaktadır.
Sektörün 75 milyon ton çimento tüketimi 27 Avrupa ülke-
sinin toplamına ulaşması sürdürülebilir değildir. Alt yüklenici
taşeronlar yeterlilik belgesi, maliye kayıtları ile iş sağlığı ve
güvenliği eğitimi almış olmaları şartları aranmalı, bu alandaki
sorumluluklar müteahhitlerle paylaşılmalıdır.
Ekonominin belkemiği olan 250 alt sektörü taşıyan inşaat
sektörünün kriz yaşamaması açısından sektörün içerde yeniden
yapılandırarak planlı bir şekilde yurt dışına aktarılması yine
paralel bir şekilde yurt dışındaki teminat ve müşavirlik şartla-
rını iyileştirilmesi ülkemiz ekonomisi açısından kaçınılmaz bir
gerçektir. Bu durumun yine ancak, “Müteahhitlik Hizmet Yasası”
ile yoluna girmesi mümkün olacaktır.
EKONOMİK
FORUM
19
i