EKONOMİK
FORUM
51
i
rını uygulamasından doğacak etkilerinin
azaltılması) gibi unsurları içeren iddialı bir
yaklaşım gerektiriyor. Ancak bu kapsamlı
önlemlerin alınmasının milli geliri ve ihraca-
tı önemli oranda artıracağı tahmin ediliyor.
(Mavuş vd. 2014).
AB İLE GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN GETİRDİĞİ
DÖNÜŞÜM ETKİLEYİCİ
Türkiye’nin, telekomünikasyon, posta
hizmetleri, hukuki, görsel/işitsel ve finansal
hizmetler alanlarında yeni oluşacak düze-
nin gerektirdiği “Pazara Erişim Koşulları”nı
uyum gösterecek şekilde birçok zorlu alan-
da önemli mevzuat değişiklikleri yapması
bekleniyor. Türkiye’nin kısıtlı kamu ihalesi
piyasasını açması, yatırımcı-devlet arası
uzlaşmazlıkları çözülmesi sürecinin yeniden
düzenlenmesi, sağlık ve bitki sağlığı alanın-
da alınan tedbirlerin esaslarının yenilen-
mesi, genetiği değiştirilmiş organizmalar
(GDO) konusunda kuralların müzakeresi,
fikri mülkiyet haklarının korunması (özel-
likle taklit mallar konusunda) gibi tartışmalı
alanları da kapsayacak şekilde uzatılabilir
(Akman 2014). Bu güçlükleri aşmak zorlu
bir mücadele gerektirecek olmakla birlikte;
Türkiye’nin yeni ticaret kurallara uyumu
için bu dönüşüm hayati önem taşıyor. Tür-
kiye mevzuat uyumlaştırma alanında başa-
rılı olur ve iç dinamikleri gerektiği biçimde
seferber ederek geliştirilmiş standartları ve
ortak uygulamaları benimserse, bu zorlukla-
rın kısa zamanda kazanca dönüştürülebile-
ceği, Transatlantik pazarında daha rekabetçi
şekilde yer alabileceği düşünülmeli.
1990’lardaki Gümrük Birliği uygulama-
sının, Türkiye ekonomisi açısından zorlu bir
dönem olduğu hatırlanırsa, buna rağmen
Türkiye, AB müktesebatını çeşitli alanlar-
da benimseyerek ve uygulamaya koyarak,
dönüşümden yarar sağlama deneyimine
sahip oldu. Türkiye’nin iç ticareti düzenleme
kuralları, ticarette uygulanan teknik engel-
lerden gıda güvenliğine, çevre mevzuatına,
tüketicinin korunmasına, fikri mülkiyet
haklarına, gümrük mevzuatına ve ticaret
politikası tedbirleri gibi pek çok alan AB ile başarıyla uyumlaştı-
rıldı. Diğer yandan, o dönemde AB mevzuatına uyumlu bağımsız
düzenleyici kurumlar kurulduYakın zamanda yayınlanan Dünya
Bankası raporuna göre “Gümrük Birliği, Türkiye ekonomisinin
gerek Avrupa gerek küresel piyasalarla entegrasyonunda temel
bir araç teşkil etmiştir” (Dünya Bankası 2014). Ayrıca Türkiye,
Hizmet Ticareti Anlaşması (TISA) çoklu müzakere sürecine etkin
olarak katılarak önemli bir deneyim de elde ediyor.
TTIP TÜRKİYE BAKIMINDAN
BİR“FIRSAT”HALİNE GELEBİLİR
Sonuç olarak TTIP’e ilişkin Türkiye’nin kaygıları, sadece tica-
retin yön değiştirmesi endişesine indirgenmemeli. Türkiye’nin
Transatlantik pazarına entegrasyonu bir yandan ABD’yle ilişkile-
rini geliştirir diğer yandan da AB ile Gümrük Birliği’ni daha etkili
ve işlevsel hale getirir. Bu ilişki, gerek NATO üyesi gerek AB’ye
katılım sürecinde olan Türkiye için önem kazanıyor. Bu üçgenin
üçüncü kenarı, Türkiye’yi TTIP “limanına çekerek” tamamlanabilir.
TTIP, Türkiye’nin küresel ekonominin günümüzde gerekli kıldığı
“dönüşümü” sağlayacağı güçlü bir çıpa olabilir.
AB ve ABD ile kurduğu yakın ilişki, Türkiye’yi son 30 yıldır
gerçek bir siyasi ve ekonomik dönüşüm geçirmesi yönünde teşvik
etmişti. Orta Doğu’daki yaşanan karışıklığın “karmaşa”ya dönü-
şerek uzun süre devam etmesi olasılığının geçerli görüldüğü, şu
sıralarda Transatlantik ilişkilerinin çağın gereksinimlerine uygun
şekilde iyi yönetilmesi büyük önem taşıyor. Bu nedenle iyi Tran-
satlantik ilişkiler kurma arzusu tüm taraflar açısından yerinde
olduğu söylenebilir.
Türkiye, 1980’lerde “tek taraflı” aldığı önlemlerle ekonomik
liberalizasyon tecrübesi yaşadı. Daha sonra, 1990’lardaki Gümrük
Birliği yeni bir liberalizasyon sürecinden geçti. Her iki süreç dola-
yısıyla Türkiye’nin önemli bir deneyim ve yarar sağladığı biliniyor.
Gümrük Birliği, Türkiye’ye ciddi bir rekabet gücü avantajı sağlaya-
rak sanayi üretimdeki dönüşümünün çıpası oldu. Bu defa Gümrük
Birliği’nden yararlanıp onu bir “kaldıraç “olarak kullanarak, kapsa-
mının genişletilerek derinleştirilmesi amacıyla AB ile müzakerelere
başlanılması olanağı mevcut. Gümrük Birliği Kararı’nın, çağın
gereklerine uyumlu hale getirebilmesi amacıyla tarımı, hizmetleri,
kuralları ve kamu ihalelerini kapsayacak şekilde genişletmek olası.
Böylece, Türkiye üçüncü liberalizasyon aşamasını başlatarak, kü-
resel ticari mimaride “kurala uyan” olmaktan çıkıp “kural koyan”
ülke haline gelebilir. Kısacası tüm taraflarca iyi yönetildiği takdirde
TTIP Türkiye bakımından bir “fırsat” haline gelebilir. TTIP, Türki-
ye’nin geleceğe yönelik ekonomik beklentilerinin gerçekleşmesi yö-
nünde bir dönüşüm noktası olarak değerlendirilmeli. Bu bağlamda
Avrupa Komisyonu ile Gümrük Birliği’nin revize edilmesine ilişkin
sürecin başlatılacak olması hayati önem kazanıyor.
KAYNAKLAR:
-
Akman, S (2014), “AB-ABD Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı: Türkiye Açısından Bir Değerlendirme,” Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi 13(1).
-
Aran, B (2013), “Küresel Ortaklık Arayışları: Ticarette Çatışmalı Yeni Dinamikler ve Türkiye’nin TPP ve TTIP Çağında Geleceği”, Türkiye Politika Notları Dizisi No.11, Ankara:
TEPAV.
-
Baldwin, R (2011), “21st Century Regionalism: Filling the gap between 21st century trade and 20th century trade rules”, DTÖ Çalışma Raporu ERSD-2011-08.
-
Felbermayr, G, B Heid, M Larch ve E Yalçın (2014), “Macroeconomic Potential of Transatlantic Free Trade: A High Degree Resolution Perspective for Europe and the World”,
CESifo Working Paper Series No. 5019.
-
Mavuş, M, A. Oduncu ve D. Güneş (2014), “AB-ABD Serbest Ticaret Anlaşması ve Türkiye Üzerine Etkileri”, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası.
-
Dünya Bankası (2014), AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirmesi, Rapor No. 85830-TR, Washington, DC.
-
Kirişçi, K (2013), Turkey and Transatlantic Trade and Investment Partnership: Boosting the Model Partnership with the US, Turkey Project Policy paper, no.2, Brookings.
ARAŞTIRMA