73
EKONOMİK
FORUM
Kaynakların doğru kullanılması
Şehirlerimiz hem devletin kendilerine
yardım etmediğinden yakınır hem de
şehrin geleceğine yatırım olacak yaratıcı
projeler geliştirmeden, yapılan destekleri
heba eder. Tüm bunlar strateji yoksunlu-
ğundan kaynaklanıyor. El yordamıyla yol
almak şehirlere pahalıya mal olur.
Tutarsız bir turizm anlayışı şehirlerimi-
zin algısına zarar verir.
İrili-ufaklı belediyelerimizin yaz boyun-
ca düzenlediği sıradan, özelliği olmayan
festivallere bir göz atın. Saman alevi etkili,
boy göstermek adına yapılan harcamaları
bir düşünün. Bu harcamalarla o yerleşim
birimleri marka şehir hamlelerini başlata-
bilir, yol alabilirler. Eğer şehirlerimiz marka
olmak istiyorsa önce tribünlere oynamak-
tan vazgeçmeli, kaynaklarını stratejik he-
defleri doğrultusunda gürültü etmeden,
sessiz ama kararlı bir şekilde kullanmalı.
Buna“Jamaika Sendromu”denir. 70’li yıllarda
Jamaika, şu an bizim yaşadıklarımızın aynı-
sı yaşamış, yapılan araştırmalar, turistlerin
onları havaalanından otele götüren otobüs
şoförü ile otel personelinden başka kimse-
yi tanımadan ülkelerine geri döndüğünü
göstermiştir. “Çok”her zaman değerli değil-
dir. Hatta çoğu zaman “az” daha değerlidir.
Önemli olan sayıların çokluğu değil, elde
edilen kazanç ve değerdir.
Ya su parasına yabancı turist ağırlanır
ya da bir şişesi 10 liraya su satarak yerli
turist kazıklanır. Her ikisi de, neslini kuru-
tacağını bile-bile, trolle balıkçılık yapmak
gibi bir şey. 3-4 ay sonra kimse kalmaz
buralarda. Issız sokaklar, kepenkleri kapalı
dükkânlar. Bu mudur sürdürülebilir turizm?
Ya da başka deyişle, bu turizm anlayışı ne-
reye kadar sürer?
Marmarisli dolmuşçular turistlerin dol-
muş ücretini ödemek istememesinden
şikâyetçi. Neden mi? Çünkü turistler “her
şey dâhil”in kapsamını o kadar genişletmiş-
ler ki, dolmuş ücretlerinin de dâhil olduğu-
nu sanıyorlar!
Sayısız değeri barındıran güzel ülkemin
güzel şehirleri bunu hak etmiyor.
4 milyondan fazla badem ve zeytin
ağacıyla kaplı, 2 bin 400 restoran ve ba-
rın bulunduğu Majorca, şimdilerde kitle
turizmini tartışıyor. Çevre kaygısı ve kalite
önceliği nedeniyle, planlı bir gelişme tercih
ediliyor. Tüm yılı kapsayan bir hedefe kilit-
lenmiş, turistik ziyaretlerin sayısı sınırlandı-
rılırken iş amaçlı ziyaretlerin sayısı artırılıyor.
Turizmden edinilen deneyim ve yabancı dil
bilgisi bankacılık, sigorta ile tele-pazarlama
alanlarına yönlendiriliyor.
Turizm, marka şehirden çok şey kazanır.
Bu nedenle, kısa dönem çıkarlar yerine uzun
dönemli kazançları sağlayacak bir stratejik
plan çerçevesinde buluşmak gerekir.
◗
Strateji yoksunluğu.
◗
Günü kurtarma derdindeyken geleceği ıskalamak.
◗
Kazma-kürek belediyecilik anlayışı.
Şehirlerin marka olabilmek için yararlanabileceği nitelikler mutlaka vardır. Bunları ortaya
çıkarıp, işleyip rekabet avantajına döndürmenin önündeki en önemli engellerden biri
“düz mantıklı” olmak. Bir sorunu etkileyen çok sayıda değişken varken, o sorun hakkında
düz mantık yürütmek ilgilileri gerçek amaçtan uzaklaştırır. İlk akla gelen, üzerinde ince-
likle düşünülmemiş, yaratıcılıktan ve yenilikten yoksun öneriler, diğer kişilerin cesaretini
kırar, beklenen etki bir türlü elde edilemez.
Marka olabilecek kentlerimizin tanıtımında nerede hata yapılıyor?