EKONOMİK
FORUM
124
değişimine götürmekte olduğu sonucu-
na varıyoruz.
2006-2015 dönemini kapsayan on
yılın ilk çeyrek verileri, bu yıl ilk çeyrekte
GSYH artışının yüzde 4.5-5.0 aralığında
gerçekleşme olasılığının çok yüksek oldu-
ğunu gösteriyor. Hatta iddialı bir yaklaşım-
la ilk çeyrek büyümesi için “Yüzde 4.5’in
altı kötü bir sürpriz, yüzde 5’in üstü ise
hoş bir sürpriz olur”demek bile mümkün.
Biraz önce de belirttik; sanayi sektö-
rü, dörtte bir dolayındaki payıyla GSYH
üstünde çok belirleyici. Ancak, diğer
sektörlerde nasıl bir gelişme olduğu da
elbette önemli.
İşte ilk çeyrekteki büyüme hızına iliş-
kin risk de sanki burada gibi. Sanayide
üretimin hangi gerekçeyle olursa olsun
hiç de fena gitmediği, hatta gayet iyi
seyrettiği ortada. İster stok için çalışılmış
olsun, ister başka nedenle olsun, üretim-
de kayda değer bir artış var ve bu GSYH
artışını yukarı iten bir etki doğuracak.
Ama ya diğer sektörlerdeki durum...
Diğer sektörler GSYH’yi sanayi gibi destek-
leyecek ölçüde iyi durumda mı, yoksa tam
tersine sanayinin yaratacağı rüzgarı ter-
sine çevirecek etki mi yapacaklar? Bunu
somut olarak test etmek, görmek ve bir
yargıda bulunmak kolay değil.
Ama şurası kesin; eğer sanayi dışın-
daki sektörler çok olumsuz etkide bulun-
mazlarsa, ilk çeyrekte GSYH sanayinin kat-
kısıyla yüzde 4.5-5.0 aralığında büyüyecek
gibi görünüyor.
Sanayide işler fena gitmiyor ama üre-
timin iyi seyrediyor olması, sanayide hiç
sıkıntı yaşanmadığı anlamına gelmiyor
kuşkusuz. Özellikle orta boy sanayici bu
yıl klasik yakınmayı daha da yukarı taşımış
görünüyor:
“İşler fena değil, geçen yıla göre biraz
açıldı, üretim de iyi, ama piyasada para
yok!”
Üretim paraya dönmediği sürece bir
zaman sonra tıkanmalar ve domino taş-
larının yıkılması gibi üst üste devrilen irili
ufaklı firmalar görebiliriz. Dolayısıyla ilk çey-
rekte gerçekleşeceği tahmin edilen yüzde
5 dolayındaki büyümeye bakarak rehavete
kapılmak çok büyük bir yanılgı olur.
Ocak Şubat
Mart
Nisan Mayıs
Haz.
Tem.
Ağus.
Eylül
Ekim Kas.
Ara.
2015
1.10
0.71
1.19
1.63
0.56
-0.51
0.09
0.40
0.89
1.55
0.67
0.21
2016
1.82 -0.02
-0.04
0.78
2
0
1
-1
Ocak Şubat
Mart
Nisan Mayıs
Haz.
Tem.
Ağus.
Eylül
Ekim Kas.
Ara.
2015
7.24
7.55
7.61
7.91
8.09
7.20
6.81
7.14
7.95
7.58
8.58
8.81
2016
9.58
8.78
7.46
6.57
10
9
7
8
6
GÖSTERGELER
TÜFE ocak ayında yıllık bazda yüzde 9.58’e
çıkınca kimi çevreleri bir kaygı aldı. Biraz da pek
hesaba dayanmadan değerlendirme yapılıyor
olmasının etkisiyle, bu çevrelerde “Çift hane-
yemi gidiyoruz”kaygısı oluştu. Oysa gidişatın
yönünün aşağı doğru olacağı belliydi. Bunun
nedeni de baz etkisi olacaktı.
NitekimyıllıkTÜFE’de beklenen yönde bir
gerileme yaşandı. Hatta, bekleneni de geride
bırakın hızlı bir düşüş oldu. Yıllık oran şubatta
yüzde 8.78’e, martta yüzde 7.46’ya ve nihayet
nisanda yüzde 6.57’ye indi. Ve yıllık orandaki
inişte sona gelindi. 4Mayıs’tan önce şunu der-
dik: Çok küçük bir olasılık, belki mayısta da bir
gerileme yaşayacağız; ama sonrasında ılımlı
hareketlerle yılı öyle görünüyor ki yüzde 7.50
dolayında kapatacağız. Ama şimdi söylemimizi
değiştirmemiz gerekiyor. 4 Mayıs’ta Saray’da
yapılan görüşme ve ertesinde açıklanan Baş-
bakan değişikliği operasyonuyla beklentiler
büyük ölçüde değişmişe benziyor.
Bir kere kur konusundaki oynaklık had
safhaya çıktı. Sanayi, henüz geçen yılki kur
artışının tümünü fiyatlarına yansıtmamışken,
bunun etkileri hala bir tortuolarak duruyorken,
şimdi yeni bir kur artışı dalgasıyla karşı karşıya
kaldık, belki ilerde daha da kalacağız. Dola-
yısıyla bu etki yüzünden artık yüzde 7.50’yi
eskisi gibi savunma durumunda olamıyoruz.
Hele hele bir erken seçimsöz konusu olursa ve
yabancıların yeniden çıkma eğilimi içine girip
kurun daha da yukarı gitmesine yol açtıkları
dikkate alınırsa, yüzde 7.50 avucumuzdan
kaçıp giden bir oran olarak kalacak.
ENFLASYON: