![Show Menu](styles/mobile-menu.png)
![Page Background](./../common/page-substrates/page0107.png)
107
EKONOMİK
FORUM
Başta dijital teknoloji olmak üzere, diğer teknolojik gelişmelerin
karşılıklı etkileşimi, iş süreçlerini nasıl değiştirdikleri, değişikliğe uygun
işgücü profilinin nasıl olması gerektiği üzerinde düşünmeden, bir
senteze ulaşmadan üretkenliğin itici gücü olan yenilik konusunda
sağlıklı ve düzenli gelişme yaratamayız.
tamamen yeni sektörler ortaya çıkıyor.
• Son derece büyük ölçekli verilerin değerlendirilmesi ve içgö-
rülerimize yansıtılması işyerinin uzun dönemli geleceği açısından
hayati önem taşıyor.
• Sektörlerin sınırları genişledikçe ve yeni sektör yapıları oluş-
tukça şirketlerin hangi rolleri üstleneceğiyle ilgili yeni stratejilerin
tasarlanması ihtiyacı artıyor.
• İş yaşamının dar ve geniş anlamda bütün girdilerini, geçmişin
değer ölçüleriyle değil, geleceğin değer ölçülerinde süzerek üreti-
min sürdürülmesi önem kazanıyor.
Ülkemizde 1980'lı yıllardan sonra üretim alanındaki atılımlarda
kimi yanlışların tekrarlanmaması gerekiyor. Yanlışlardan biri, yatırım
yaparken "bileşenlerle ilgili ayrıntı bilgisine dayalı analiz eksikliğiydi".
Önümüzdeki dönemde, üretim sistemi radikal değişikliklere
uğrayacak. İş insanlarımız, ürünlerin mekanik ve elektrik aksamla-
rının ne olduğunu, dünden bugüne nasıl bir gelişme gösterdiğini,
gelecekte olası değişmelere uyum gösterme potansiyellerini sürekli
analiz etmeli. Mekanik ve elektrik aksamların analizi yetmez, sensörler,
mikroişlemciler, veri saklama donanımları, yazılımlar, kontrol sistemleri
gibi ürüne akıl ekleyen veri derleyen ve ileten, ürünü, “öğrenen ürün”
konumuna taşıyan bileşenlerdeki gelişmeleri, bileşenleri üreten kay-
nakları, yapılarını, işlevlerini ve fiyatlarını da ayrıntılı biçimde bilmeleri
gerekir. Bir adım ötesinde, kullanılan makine ve sistemlerde bağlantı-
ları sağlayan bileşenlerle ilgili de ayrıntı bilgisi olmalıdır ki doğru yerde,
doğru zamanda ve uygun maliyetle dönüşümü gerçekleştirebilelim.
Süreçlerin hızlanması
Üretimin yapısını değiştiren diğer iki yenilik alanı, "iş süreçlerinin
hızlanması ve işgücü profillerinin değişmesidir". Hızlanma, kaynak
verimini artırdığı gibi, zaman kazancı da sağlayarak üretilen değeri
büyütmektedir.
İş süreçlerinin hızlanması "teknolojik gelişmelerden beslenir"
ama gelişen teknolojileri kavrayan "işgücü" de istenen sonucu elde
etmenin olmazsa olmazıdır.
Başta dijital teknoloji olmak üzere, diğer teknolojik gelişmelerin
karşılıklı etkileşimi, iş süreçlerini nasıl değiştirdikleri, değişikliğe uy-
gun işgücü profilinin nasıl olması gerektiği üzerinde düşünmeden,
bir senteze ulaşmadan üretkenliğin itici gücü olan yenilik konusun-
da sağlıklı ve düzenli gelişme yaratamayız.
İş insanlarımız, günlük yaşamın hay huyu içinde yenilikleri ya-
kalama, uygulama ve geliştirme konusunda kendilerini sorgulamalı:
Ne kadar zamanımı, iş süreçlerini hızlandıran ve ona uygun işgücü
bulmaya ayırıyorum?
Ülkemizin her yerinde iş insanlarıyla yaptığımız toplantılarda,
mevcut eğitim-öğretim sisteminin bırakınız yeni oluşumları, mevcut
üretim sisteminde bile katkı sağlayan işgücü arzı yaratmadığının altı
çiziliyor. Bir yandan her ilimiz yapılacak bina, öğrencilerin alışverişi
için üniversite talebinde bulunuyor; öte yandan aynı yörelerdeki
toplantılarda öğrencilerin gerekli bilgiyi almadan okullarını bitirdikle-
ri söyleniyor. Demek ki iş süreçlerini hızlandıracak teknik donanımları
sağlasak bile o donanımı kullanacak işgücü sağlayamazsak ciddi israf
yaratmaya doğru ilerliyoruz.
Yaratıcılık iklimi
Gelenek taassubunu kırarak kültürel özgürlükleri kullanma aşa-
masına gelebilmemiz, yeniliklerin beslediği üretkenlik için gerekli...
Özgür ve özgün düşebilmenin toplumun derinliklerine sinmiş ol-
ması gerekiyor ki her alanda insanımızın sonsuz enerjisi olan yaratıcı
gücünü zenginlik üretimine dönüştürebilelim.
Kendi deneyimlerimden ve çevredeki gözlemlerimden biliyo-
rum ki bizde sadece siyasetçi, bürokrat has olmayan bir özellik var:
İş insanı da, gazeteci de öğretim üyesi de işinde gücündeki sıradan
insan da aykırı düşünceden hoşlanmıyor. Kültürümüz eleştirel akıl
korku üzerine inşa edilmiş. İlkel değil ilkeli tutkuları olan ve çalışkan
insanlarımız, kasaba kültürünün “bende olmayan başkasında da
olmasın” anlayışının tuzaklarında harcanıyor. Tam da belirttiğimiz
nedenle, üretkenliği artıran kilit etken yenilik üretimi, hepimizin
önce“zihniyetimizi sorgulaması”sorumluluğuyla yüzleştiriyor.
Toplumolarak, üretkenliği artırarak dünya piyasalarında yerimizi
almak istiyorsak; inançtan düşünceye geçmeliyiz. İnanç özgürlüğü
ile düşünce özgürlüğünü karıştırıp, birbirine rakip haline getiren tek
bir gelişmiş toplum olmadığını bilmeliyiz.
Bilim insanları söylüyor
Şükrü Hanioğlu, 22 Mayıs 2016 günü yazısında, “Siyasette hızla
artan bir ivme ile güçlenen özelliklerden biri de ‘entelektüel zemin
yoksunluğudur’ diyordu. Ülkemizde ‘üstü örtülü entelektüel karşıtlı’
seslerin yükseldiğinin de altını çiziyordu. Hanioğlu’nun gözlemini
siyasetçilerimizle sınırlı tutmak haksızlık olur. Toplumumuzun her
kesimde "entelektüel korkaklık" alabildiğine yaygın. Üç beş rakamı
alt alta sıralamayı analiz sanan, temeldeki dinamiklerden uzak bir
yığın rakamı alt alta sıralama alışkanlıkların pençesinde kıvranıyoruz.
Bütün iş insanlarımız, onların örgütlerini yönetenler, siyasetçiler,
bürokratlar, medya mensupları, toplumuzun iyiliğini ve esenliğini
istediğini düşünenler, kimseye hesap vermeden kendi vicdanlarımı-
za seslenelim: Dünya genelinde bilim ve teknolojinin yarattığı yeni
düzene ayak uydurmak için gerekli emeği, parayı ve zamanı ayırarak
“gerçeği öğrenme”konusunda üzerimize düşeni yapıyor muyuz?