kaos büyüyor ve giderek genişleyen bir savaş
tehdidine dönüşüyor.
Rusya da kendi içinde aynı durumda. Rus-
ya bir süreliğine, uluslararası hukuka dayanarak
ABD’nin ve NATO’nun Kosova, Irak, Suriye ve
Libya’da uluslararası hukuku ihlal ettiğinden haklı
olarak şikâyet etti. Sonra Başkan Vladimir Putin,
Ukrayna’nın Avrupa’nın kucağına düşmek üzere
olduğundan korkarak bu ülkeyi hedef aldı. Aniden,
uluslararası hukuka uygunluk konusunda sessiz
kaldı. Onun hükümeti Kırım’ı yasadışı yollardan
aldı. Doğu Ukrayna’da, vekiller aracılığıyla ve gö-
ründüğü kadarıyla Rus kuvvetlerinin doğrudan
görevlendirilmesi yoluyla, giderek daha gaddarla-
şan bir gerilla savaşı yürütüyor.
Bu bağlamda, Malezya Havayolları’nın 17 nu-
maralı uçuşu sadece gaddarlığı açısından değil,
aynı zamanda çılgına dönmüş bir dünyadan haber
veriyor olmasıyla da korkutucu. Bu yazının kaleme
alındığı sırada, doğu Ukrayna’daki Rusya destekli
isyancılar en olası zanlılar olmakla beraber, füzeyi
kimin hedeflediği ve ateşlediği henüz belli değil.
Ancak kesin olan bir şey varsa o da Putin’in Uk-
rayna’daki savaşıyla salıverilen şiddet yüzlerce
masumun hayatına mal oldu ve dünyayı felakete
bir adım daha yaklaştırdı.
DÜNYA VATANDAŞLARININ GÖREVİ
Bugünün büyük güçleri arasında hiç kahra-
man yok. Kinizm (kuşkuculuk) her tarafta hüküm
sürüyor. ABD, Birleşmiş Milletler’in (BM) onayı
olmadan kuvvete başvurarak uluslararası huku-
ku etkin biçimde ihlal ediyor. Egemen ülkelerin
onayını almadan buralara insansız uçaklar ve gizli
kuvvetler gönderiyor. Dost düşman ayırmadan
acımasızca casusluk yapıyor.
Rusya da aynısını yaparak, Ukrayna’da,
Gürcistan’da ve diğer komşularda ölüme yol açtı.
Bütün bunlarda değişmeyen tek şey şiddete ko-
layca başvurulabilmesi ve kaçınılmaz olarak buna
eşlik eden yalanlar.
Bugün ile 1914’ün dünyası arasında başlıca
dört fark var. Öncelikle, o zamandan bu zamana
iki yıkıcı savaş, bir Büyük Buhran ve bir Soğuk
Savaş atlattık. Organize toplu şiddetin aptalca ve
faydasız olmasıyla ilgili bir iki şey öğrenme fırsa-
tımız oldu. İkincisi, bu nükleer çağda bir sonraki
küresel savaşın dünyanın sonunu getireceği kesin.
Üçüncü büyük fark da, bugün mükemmel tek-
nolojilerimizle, yoksulluk, açlık, yer değiştirme ve
çevrenin bozulması gibi çok sayıda tehlikeli çak-
mak taşı oluşturan sorunları çözmek için elimizde
her tür fırsatın olması.
Son olarak, eğer uygulamayı tercih edersek
uluslararası hukukumuz var. 100 yıl önce Avrupa
ve Asya’daki savaşçılar politikanın devamının sa-
vaş yerine diplomasiyle sağlandığı ortamlar olan
BM Güvenlik Konseyi’ne ve BM Genel Meclisi’ne
başvuramıyordu. Oysa şimdi küresel savaşın asla
tekrar etmemesini temin etmek için kurulmuş
olan küresel bir kurum aracılığıyla başarıyı tesis
etmek gibi bir imkânımız var.
Dünyanın vatandaşları olarak, şimdiki göre-
vimiz diplomasi aracılığıyla barışı talep etmek ve
küresel, bölgesel ve ulusal inisiyatiflerle yoksulluk,
hastalık ve çevresel bozulma gibi dertleri çözmek.
İnsanlık tarihinin en büyük felaketlerinden birinin
100. yıldönümünde, trajedinin ardından fars ya
da başka trajediler değil, işbirliğinin ve itidalin
zaferi gelsin.
Telif Hakkı:
Project Syndicate, 2014.
Dünyanın
vatandaşları
olarak, şimdiki
görevimiz
diplomasi
aracılığıyla barışı
talep etmek ve
küresel, bölgesel
ve ulusal
inisiyatiflerle
yoksulluk,
hastalık ve
çevresel
bozulma gibi
dertleri çözmek.
İnsanlık tarihinin
en büyük
felaketlerinden
birinin 100.
yıldönümünde,
trajedinin
ardından fars
ya da başka
trajediler değil,
işbirliğinin ve
itidalin zaferi
gelsin.
EKONOMİK
FORUM
89
i