Edilgen
yerel yöneticilik
ve kaynak israfı
RÜŞTÜ BOZKURT
L
iderlik ve yöneticilik farklı özelliklere sa-
hiptir. Kapsayıcı yerel yöneticilik, yerel kay-
nakları etkin ve verimli değerlendirmede
rutinden sorumlu, lider ise toplumu daha
ileri taşıyacak olan değerler üreten, irade koyan, pro-
jeler sunan, kurumlar oluşturan ve sonuçlar alandır.
Ülkemizde
“yerel yöneticiliğin ve liderliğin önemi”
üzerinde 30 yılı aşkın bir zamandır
“sahada gözlem”
yapıyorum. Kendi öznel değerlendirmelerime göre
yöneticiliğin ve liderliğin beş eğilimden söz edebi-
lirim. Bu eğilimlerden ilk dördü farklı yöneticileri,
beşinci de gerçek lideri temsil eder.
Birincisi
, Celal Sılay’ın, “
Suya sabuna dokunmaz-
mış/Pise bak, pise...”
dizeleriyle anlatabileceğimiz
günü kurtarmaya dönük sıradan ve “edilgen” yö-
neticiliktir.
İkincisi, kasaba kültürü odaklı, değerleri, ilkeleri,
kuralları olmayan her şeyi kendi algıları çerçevesinde
yorumlayan, “şark kurnazı” yöneticilik anlayışıdır.
Üçüncüsü, üretken ama gelenek taassubunu aşa-
mayıp kendini anlatmaktan sakınan yöneticilik anla-
yışıdır: On yumurtlayıp bir gıdaklamayı beceremeyen
“politikayı aşırı ilkelere dayalı düşünen, pragmatiklik-
ten uzak klasik yöneticilik” örneğidir.
Dördüncüsü, iletişim cambazları: Bir yumurtlayıp
on gıdaklamasını bilenler, ben-merkezci ama görece
“olumlu dışsallık yaratan” yöneticilik modelidir.
Beşincisi, ortak değer, ortak irade, ortak yarar, or-
tak proje ve ortak kurumların kapsayıcılığına inanan
kapsayıcı anlayışla
“yönetişimi içselleştiren lider.”
Bu ilk yazıda, beş değişik özelliğini saptadığı-
mız yerel yönetici tipi arasında “edilgen” yönetici
dediklerimizi ele alacağım. Bir rastlantının, bir
toplamsal boşluğun eseri olan, suya sabuna do-
kunmayan, günübirlik yaşayan, vazgeçilmez bir
ideali veya yaratmak istediği sonucu zihninde
şekillenmemiş yönetici tipidir.
“İŞİ İDARE ET”ANLAYIŞINI BENİMSEYEN
YÖNETİCİLER
Edilgen yöneticiler, etliye, sütlüye karışmamayı
benimser,
“önde gitme asılırsın, arkada kalma basılırsın,
ortada kal idare et”
kültüründen beslenir. Kültürel
geleneğimizin ve gelenek taassubunun zihinlere
perçinlediği, biraz da adaletsiz toplumsal yaşamın
kristalleştirdiği bu anlayışın temel eksiği
“hata kül-
türünden”
yoksun olması nedeniyle gelişme ve ilerle-
meye açık olmamasıdır. Ayrıca, suya sabuna dokun-
madan
“işi idare et”
anlayışını benimseyen yöneticiler,
hamasi söylemlere de açık durur; insanları hangi
inanca, cemaate, kabileye, aşirete, yerleşim yerine
ait olduklarına göre ayırma eğilimindedir. Edilgen
yöneticilerin temel özelliklerinden biri de,
“kendi
anlam çerçevesini”
aşamaz. Çünkü edilgen yöneticiler
çevrede olup biteni sezememiş ve anlayamamıştır.
Kendisi farkında değildir ve gelecekle ilgili kaliteli bir
fikri de yoktur. Edilgen yöneticinin planları da yok-
tur. İşleri akışına bırakan, küçükmüdahalelerle idare
etmeye çalışan
“edilgen yöneticiler”
öncülük nitelikleri
olmadığı için kaynak israfına açıktır.
Bilincin temel bileşeni olan “çevreyi sezme ve
kavrama” odağından bakıldığında, suya sabuna
dokunmayan, yetkinliklerinden çok sistemin zaaf-
larından beslenen, edilgen karakterli yöneticilerin
kitlelerde karşılık bulmadığını söylersek kendimizi
aldatmış oluruz. Toplumsal yaşamda karşılık bul-
muş olmalıdır ki, edilgen yöneticilere her dönemde
yaygın biçimde rastlıyoruz. Toplumların edilgen
yöneticileri eleyerek etkilerini azaltabilmesi, geliş-
menin ileri aşamalarında mümkün olabilmektedir.
EDİLGENYÖNETİCİ TİPİ
Toplum, kendi anlam çerçevesine uygun düşeni
seçme eğilimindedir. Dijital medya kanallarında,
iletişimde insanların kendi merkezi düşüncelerin-
den, kimliklerini oluşturan değer ve iradeyi aşarak,
farklı değerlerle ne kadar yüzleştiği araştırıldığın-
da, Hollanda gibi gelişmiş toplumlarda bile bunun
%12 düzeylerde kaldığı görülmektedir.
Bilim ve teknolojinin iletişim kanallarında
yarattığı erişebilirlik olanağının yarattığı iki so-
rundan söz etmekte yarar var: Birincisi, ağırlıklı
olarak insanlar kısa mesaja dayalı iletişimle Orhan
Pamuk’un bir değerlendirmesinde ileri sürdüğü
Etkin yerel yöneticiler ve yerel liderler;
toplumun elinin menzilindeki
kaynakları etkin ve verimli biçimde değerlendirilmesinde de
etkilidir
ayrıca erişilebilir dış kaynakların maddi ve kültürel
zenginliğe dönüştürülerek refahın yükseltilmesine de katkı yapar.
YÖNETİM
90
EKONOMİK
FORUM