İklim müzakerelerinin
sınırları
Prof. JEFFREY D. SACHS
D
ünyada iklim değişikliği sorununun
çözülmesi için yeni bir yaklaşıma ihtiya-
cımız var. Halihazırda büyük güçler ola-
rak kabul edilen ülkeler iklimdeğişikliği
konusunu, kömür, petrol ve doğal gaz kullanımın-
dan kaynaklanan karbondioksit (CO
2
) emisyonunu
kimin azaltacağı hakkında bir müzakere olarak
görüyor. Bu ülkelerin her biri emisyon azaltılmasına
küçük bir “katkı” sağlamayı kabul ederek diğer ülke-
leri daha fazlasını yapmaları için zorlamayı deniyor.
Örneğin Çin gereken katkıyı sağlarsa, ABD’den CO
2
azaltımı için ödül alacak.
20 yıldır, kilit şekilde hatalı olan buminimalist ve
kademeli zihniyete sıkıştık kaldık. Bu zihniyet hiç işe
yaramıyor ve CO
2
emisyonları düşmek yerine gide-
rek artıyor. Bu durumu fırsat bilerek kendi yararına
kullanan küresel petrol sektörü, Kuzey Kutbu’nda
sondaj, keşif yapıyor, kömürü gaz haline getiriyor ve
yeni sıvılaştırılmış doğal gaz (LPG) tesisleri inşa edi-
yor. Dolayısıyla dünya iklimi ve gıda temin sistemleri
çok büyük bir hızla enkaz haline geliyor.
Enerji sisteminin “dekarbonizasyonu” yani
karbon giderme işlemi, teknolojik olarak kar-
maşık bir sistem. Bu konuda ABD’nin gerçek
problemi Çin rekabeti değil; 17.5 trilyon dolar-
lık ekonomiyi fosil yakıtlardan düşük karbonlu
alternatiflere kaydırmanın karmaşıklığı. Çin’in
problemi de ABD değil, dünyanın en büyük veya
ikinci büyük ekonomisini köklü bir şekilde kömü-
re bağımlılıktan nasıl kurtaracağı. Tüm bu konu-
lar, müzakere değil mühendislik problemlerini
içeriyor. Eğer her iki ekonomi, üretimi keskin bir
şekilde azaltırsa ekonomi dekarbonize edilebilir.
Ancak ne ABD ne de Çin bunu yapmak için mil-
yonlarca işi ve trilyonlarca doları feda etmeye ha-
zır değil. Dolayısıyla asıl sorun ekonomik olarak
güçlü kalırken nasıl dekarbonize olunacağı. Bu
soruya, iklim müzakereleri yanıt veremez fakat
Tesla’dan ElonMusk gibi inovatörler ve Columbia
Üniversitesi’nden Klaus Lackner gibi bilim insan-
ları yanıt verebilir.
TEMİZ ENERJİ KAYNAKLARI İÇİN DEPOLAMA
ATILIMLARINA İHTİYAÇVAR
Dünyada enerji sisteminin dekarbonize edil-
mesi için, artan miktarda elektrik üretiminin ya-
rattığı atmosferdeki CO
2
emisyonu salınımlarının
artmasının engellenmesi gerekiyor. Aynı zamanda
sıfır karbonlu bir nakliye filosuna geçiş ve kilovat-
saat enerji başına çok daha fazla üretim yapılacağı
varsayılıyor. Sıfır karbonlu elektrik ulaşılabilir
durumda. Güneş ve rüzgâr gücünden elde edilen
elektrik bunu zaten sağlıyor. Ancak ihtiyaç duyulan
yer ve zamanda olmuyor. Bu kesintili temiz enerji
kaynakları için depolama atılımlarına ihtiyaç var.
Sıfır karbonlu enerjinin diğer önemli bir kayna-
ğı olan nükleer enerjinin de gelecek yıllarda büyük
rol oynaması lazım. Bunun için de kamuoyu ta-
rafından nükleer enerjinin güvenli olduğuna dair
inancın desteklenmesi gerekiyor. Karbon yakalama
ve depolama kullanılırsa, fosil yakıtlar bile sıfır
karbon elektrik üretebilir. Bu alanda Lackner yeni
CCS stratejilerinde dünya lideri konumunda. Ulaş-
tırmanın elektrifikasyonu zatenmevcut ve Tesla so-
fistike elektrikli araçlarıyla kamuoyunun hayal gücü
ve ilgisi yakalanıyor. Yine de elektrikli araçların
maliyetlerini azaltmak, güvenilirliklerini artırmak
ve menzillerini uzatmak için teknolojik ilerleme
sağlanması şart. Araçların hızlı geliştirilmesini des-
teklemeye hevesli olanMusk, Tesla’nın patentlerini
rakiplerin kullanımına açarak tarih yazdı.
Teknoloji, enerji verimliliği konusunda da yeni
atılımlar sunuyor. Yeni bina tasarımları ile yalıtım,
doğal havalandırma ve güneş enerjisi daha fazla kul-
lanılarak ısıtma ve soğutma maliyetlerinde tasarruf
sağlandı. Nanoteknolojideki ilerlemeler, üretim için
Büyük güçler olarak kabul edilen ülkeler,
iklim değişikliği
konusunu başlıca kömür, petrol ve doğal gaz kullanımından
kaynaklanan karbondioksit (CO
2
) emisyonunu
kimin azaltacağı
hakkında bir müzakere olarak görüyor. Bu ülkelerin her biri
emisyon azaltılmasına küçük bir “katkı” sağlamayı kabul ederek
diğer ülkeleri daha fazlasını yapmaları için zorlamayı deniyor.
GÖRÜŞ
92
EKONOMİK
FORUM
Jeffrey D. Sachs
Columbia Üniversitesi’nde
Sürdürülebilir Kalkınma
Profesörü, Sağlık Politikası
ve Yönetimi Profesörü
ve Dünya Enstitüsü
Direktörüdür. Ayrıca
Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri’ne Milenyum
Kalkınma Hedefleri
konusunda Özel
Danışmanlık yapmaktadır.