daha az enerji gerektiren hafif inşaat malzemeleri
fırsatını sunarak, hem binaların hem de araçların
enerji verimini çok daha yüksek hale getirdi.
YENİ, DÜŞÜK KARBONLUTEKNOLOJİLERE
GEREKSİNİMVAR
Dünya, “onlar bize karşı” müzakeresine değil,
düşük karbonlu elektriğin benimsenmesi için bir-
likte yürütülen çabaya ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla
tüm ülkelerin, çoğu hâlâ ticari olarak erişim dışı
olan yeni, düşük karbonlu teknolojilere gereksi-
nimi var. Bu noktada iklim müzakerecilerinin,
teknolojik atılımların başarılması ve tüm ülkelere
yarar sağlaması için nasıl işbirliği yapılacağına
odaklanmaları büyük önem taşıyor.
Devletlerin, bilim insanları ve endüstri tarafın-
dan büyük değişiklik yaratan üretim için birlikte
çalıştıkları projelerden feyzalmaları gerekiyor. Ör-
neğin, Manhattan Projesi’nin (2. Dünya Savaşı sıra-
sında atom bombasını üretmek için yapılan proje)
yürütülmesinde ve aya ilk inişte ABD hükümeti,
fevkalade bir teknolojik hedef belirledi. Bu hedef
kapsamında cesaret isteyen bir zaman çizelgesi
planladı ve işin yapılması için ihtiyaç duyulan mali
kaynakları sağladı. Sonuç olarak her iki projede
de bilim insanları ve mühendisler işi zamanında
teslim etmeyi başardı.
Atom bombası örneği nahoş görülebilir fakat
önemli bir soruyu ortaya atıyor: devletler ve bilim
insanlarının savaş teknolojisi için işbirliği yapmasını
istiyorsak, en azından aynısını gezegenimizi karbon
kirliliğinden kurtarmak için yapmamız gerekmez
mi? Aslında, cesur gayelerin belirlendiği, dönüm
noktalarının tespit edildiği ve çizelgelerin yürürlüğe
konduğu “yönlendirilen teknolojik değişiklik” süreci
pek çoğumuzun farkında olduğundan daha yaygın.
Bize bilgisayarları, akıllı telefonları, Küresel Konum-
lama Sistemi’ni (Global Positioning System/GPS) ve
daha pek çoğunu sağlayan bilişim teknolojisi dev-
rimi bir dizi endüstri ve devlet yol haritası üzerine
inşa edildi. İnsanın genetik haritası, devlet tarafın-
dan idare edilen ve nihayetinde özel sektörü de işe
dahil eden çaba sonucunda çıkarıldı. Daha yakın bir
zaman önce devlet ve endüstri, 2001 yılında yaklaşık
100 milyon dolar olan genetik dizileme maliyetini,
günümüzde bin dolara indirmek için bir araya geldi.
Bu kapsamda bir maliyet düşürme hedefi belirlendi
ve bilim insanları çalışmaya başladı. Böylece hedef-
lenen atılım zamanında başarıldı.
İklim değişikliğiyle mücadele edilmesi, tüm ül-
kelerin rakiplerinin de aynı şeyi yapacaklarına dair
birbirlerine güvenmelerine bağlı. Dolayısıyla önü-
müzdeki iklim müzakerelerinde ABD, Çin, Avrupa
ve diğer devletler tarafından paylaşılan eylemlerin,
anlaşılır veya ayrıntılı biçimde açıklanması büyük
önem taşıyor. Yüksek dereceli bilimsel ve teknolojik
bulmacadan ziyade bu iş sanki bir poker oyunuymuş
gibi numara yapmayı bırakmak gerekiyor.
Global CO
2
emisyonlarını azaltacak teknolojik
atılımları oluşturmak için dünya çapındaki labo-
ratuvarlarda, elektrik santrallerinde ve şehirlerde
Musk, Lackner, General Electric, Siemens, Ericsson,
Intel, Electricité de France, Huawei, Google, Baidu,
Samsung, Apple ve benzer şirketlere ihtiyacımız var.
Masada ExxonMobil, Chevron, BP, Peabody, Koch
Industries ile diğer petrol ve kömür devleri için de
yer var. Ürünlerinin gelecekte kullanılmasını bekli-
yorlarsa, ileri CCS teknolojileriyle ürünlerini güve-
nilir hale getirmeleri onlar için iyi olur. Bu konudan
çıkarılacak ana fikir; fosil yakıt sektörü dahil olmak
üzere hedeflenen derin dekarbonizasyonun herkesi
ilgilendiren bir konu olduğu ve insanlığın geleceği,
refahı için aynı tarafta olmamız gerektiği.
Telif Hakkı:
Project Syndicate, 2014.
Dünya,
düşük
karbonlu elektriğin
benimsenmesi
için birlikte
yürütülen çabaya
ihtiyaç duyuyor.
Dolayısıyla tüm
ülkelerin, çoğu hâlâ
ticari olarak erişim
dışı olan yeni,
düşük karbonlu
teknolojilere
gereksinimi var.
Bu noktada iklim
müzakerecilerinin,
teknolojik
atılımların
başarılması ve
tüm ülkelere
yarar sağlaması
için nasıl işbirliği
yapılacağına
odaklanmaları
büyük önem
taşıyor.
EKONOMİK
FORUM
93
i