sizliklerle yakından ilişkili. Çocukların yeterli besle-
nemediği, sağlık ve eğitimhizmetlerinden yeterince
yararlanamadığı ve çevresel tehlikelere daha çok
maruz kaldığı ülkelerde yoksul aile çocuklarının
hayattan beklentilerinin zengin aile çocuklarından
çok farklı olması kaçınılmaz. Ve Amerikalı bir çocu-
ğun yaşamboyu beklentileri ebeveyninin gelirine ve
eğitimine diğer gelişmiş ülkelerdekinden daha fazla
bağlı olduğundan, ABD bugün gelişmiş ülkeler ara-
sında fırsat eşitliğinin en az olduğu ülke. Örneğin,
Amerika’nın en elit üniversitelerinde öğrencilerin
sadece %9’u nüfusun alt yarısından, %74’ü ise üst
çeyrekten geliyor.
ÇOCUKLARAVERİLEN HASAR ENDİŞE KONUSU
Toplumların çoğunda gençlerin kendi potansi-
yellerine uygun yaşayabilmesini sağlamanın ahlaki
bir zorunluluk olduğu kabul ediliyor. Bazı ülkelerde
eğitimde fırsat eşitliği için anayasal zorunluluk bile
var. Ama Amerika’da, zengin öğrencilerin eğitimi-
ne harcanan para yoksulların eğitimine harcanan-
dan fazla. Bunun sonucunda, yetenekten yoksun
olan bazı gençler dikkatlerini işlevsiz faaliyetlere
verirken, ABD en değerli kaynaklarının bir kısmını
israf ediyor. Amerika’nın California gibi eyaletle-
rinde hapishanelere yapılan masraflar yükseköğ-
retime yapılana eşit, hatta bazen bundan fazla…
Çok küçük yaşta başlatılması tavsiye edilen
okul öncesi eğitim dâhil telafi edici tedbirler alın-
mazsa, fırsat eşitsizliği çocuklar beş yaşına gel-
diğinde hayat boyu sürecek adaletsiz sonuçlara
dönüşür. Bu da politik tedbiri teşvik etmeli.
Aslında, eşitsizliğin zararlı etkileri geniş kap-
samlı olmalarına ve ekonomilerimize ve toplumla-
rımızamuazzammaliyetler getirmelerine rağmen,
büyük oranda kaçınılabilir nitelikte. Bazı ülkelerde
gözlemlenen aşırı eşitsizlik ekonomik kuvvetlerin
ve yasaların değiştirilemez sonucu değil. Bu yıkıcı
eğilimler, örneğin daha güçlü sosyal güvenlik ağ-
ları, kademeli vergilendirme ve (özellikle finans
sektöründe) daha iyi yönetmelikler gibi doğru
politikalarla ters çevrilebilir.
Bu tür reformların gerektirdiği siyasi iradeyi
oluşturmak için, politika yapıcıların ataletini ve
eylemsizliğini eşitsizliğin acımasız gerçekleriyle ve
çocuklarımızın üzerindeki tahrip edici etkileriyle
yüzleştirmeliyiz. Çocukluktaki yoksunluğu azalta-
rak, fırsat eşitliğini artırarak kendi açık değerlerimi-
zi yansıtan daha adil ve refah bir geleceğin temelini
atmayı başarabiliriz. Öyleyse ne duruyoruz?
Eşitsizliğin ekonomilerimizi, politikalarımızı ve
toplumlarımızı uğrattığı zararın içinde, çocuklara
verilen hasar özellikle endişe konusu. Yoksul ye-
tişkinler kendi hayatlarında ne derece sorumluluk
alırsa alsın (yeterince çok çalışmış, çok tasarruf
etmiş veya iyi kararlar vermiş olmayabilirler) çocuk-
ların içinde olduğu şartlar onlara hiçbir seçim şansı
bırakmadan dayatılmakta. Çocukların haklarla
sağlanacak korumaya belki de herkesten çok ihtiyacı
var ve ABD bunun ne anlama geldiği konusunda
dünyaya olağanüstü bir örnek sunmalı.
Telif Hakkı:
Project Syndicate, 2014.
Çocukların yeterli
beslenemediği,
sağlık ve eğitim
hizmetlerinden
yeterince
yararlanamadığı
ve çevresel
tehlikelere daha
çok maruz kaldığı
ülkelerde
yoksul
aile çocuklarının
hayattan
beklentilerinin
zengin aile
çocuklarından
çok farklı olması
kaçınılmaz.
EKONOMİK
FORUM
89
i