Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  103 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 103 / 132 Next Page
Page Background

103

EKONOMİK

FORUM

Telif hakkı: Project Syndicate, 2016.

www.project-syndicate.org

Orta Doğu’da ve dünyada daha st krarlı b r gelecek nşa etme-

n n gerçek anahtarı hem bölgen n kend s hem de tüm dünya

tarafından f nanse ed len b r eğ t m, sağlık, yen leneb len enerj ,

tarım ve altyapı yatırımları dalgasıdır.

mak için seferber olmuş çok uluslu bir Sünni savaş gücü olan

Mücahitleri oluşturmak amacıyla daha çok Müslüman halktan

(Avrupa’dakiler dâhil) asker topladı. Varlıklı bir Suudi aileden

gelen Bin Ladin bu operasyona önderlik etmek ve maddi

destek vermek üzere getirildi. Bu şekilde, varlıklı bir Suudi ailesi

aracılığıyla sağlanan uydurma fonlardan ve yerel kaçakçılık ile

uyuşturucu ticaretinden elde edilen gelirden yararlanma CIA

operasyonlarının tipik özelliğiydi.

Cihadın temel vizyonunu, İslam topraklarının (Dar-ül İslam)

yabancılardan korunması olarak tanıtan CIA, evlerinden alınmış

ve savaşmak için beslenmiş binlerce genç adamdan kaşarlan-

mış bir savaş gücü oluşturdu. İşte bugün hâlâ ISIS dâhil Sünni

cihatçı isyanların temelini oluşturan da bu ilk savaş gücü ve

bunu motive eden bu ideoloji. Cihatçıların baştaki hedefi Sov-

yetler Birliği iken, bugün bu “gavurlara” ABD, Avrupa (özellikle

Fransa ve İngiltere) ile Rusya da dâhil oldu.

1980’lerin sonunda, Sovyetlerin Afganistan’dan çekilme-

siyle beraber, Mücahitlerin bazı unsurları şekil değiştirerek, Bin

Ladin ve CIA tarafından Mücahitler için Afganistan’da kurulan

askeri tesislere ve eğitim alanlarına atfen, Arapça “üs”anlamın-

daki El Kaide oldu. Sovyetlerin geri çekilmesinden sonra, El

Kaide terimi de belli bir askeri üs anlamından çıkarak cihatçı

faaliyetlerin organizasyon üssü anlamına büründü.

ABD’ye karşı misilleme, ABD’nin İslam’ın doğduğu ve en

kutsal şehirlerin bulunduğu Suudi Arabistan başta olmak üze-

re Dar-ül İslam’daki askeri üslerini oluşturup genişlettiği 1990

yılında birinci Körfez Savaşı’yla başladı. ABD’nin askeri varlığını

bu şekilde genişletmesi, CIA’nin beslemek için büyük çaba

gösterdiği temel cihatçı ideolojinin nefretini çekmişti.

Amerika’nın 2003’te Irak’a sebepsizce savaş açmasıyla bera-

ber şeytanlar da zincirlerinden kurtuldu. Savaşın zaten CIA’nın

yalanlarına dayanılarak başlatılmış olmasının yanı sıra, ayrıca

amaçlanan şey de ABD’ye boyun eğecek ve Sünni cihatçılar ile

silahlanmaya hazır çok sayıdaki Sünni Iraklının nefretini çeke-

cek, Şii liderliğinde bir rejim oluşturmaktı. Yakın zamanda, ABD,

Fransa ve İngiltere Libya’da El Kaddafi’yi devirdi. ABD, Mısırlı

generallerle beraber çalışarak seçilmiş Müslüman Kardeşler

Hükümeti’ni kovdu. Suriye’de Cumhurbaşkanı Beşar el Esad’ın

2011 yılında barışçı halk protestolarını şiddetle bastırmasının

ardından ABD, Suudi Arabistan, Türkiye ve bölgedeki diğer

müttefikler ülkeyi bir kaos ve şiddet sarmalının içine çeken

askeri isyanın kışkırtılmasına yardımcı oldu.

Şiddet yanlısı cihatçıları yenmenin üç adımı

ISIS’i ve diğer şiddet yanlısı cihatçıları yenmek için üç

adımın atılması gerekir. Birincisi, ABD Başkanı Barack Obama,

CIA’nın örtülü operasyonlarının fişini çekmeli. CIA’nın istikrar

bozan gizli bir ordu olarak kullanılması, kurumun gizlilik

kisvesi altında halktan tamamen saklanmış uzun ve trajik bir

başarısızlık geçmişine dayanır. CIA’nın yol açtığı kargaşa sona

erdirilirse bugünkü terörizmi besleyen istikrarsızlık, şiddet ve

Batı karşıtı nefret de durdurulabilir.

İkincisi, ABD, Rusya ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik

Konseyi’nin diğer daimi üyeleri kendi sürtüşmelerini hemen

bırakmalı ve Suriye’de barış için bir çerçeve oluşturmalı. Ayrıca,

ISIS’e karşı yapılacak askeri eylemler ancak BM Güvenlik Konse-

yinin desteği ve meşruiyetiyle başarılı olabilir.

BM çerçevesine ABD, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin Esad’a

karşı yürüttüğü isyanın hemen sona erdirilmesi; Suriye’de

ateşkes ilan edilmesi; ISIS’le yüzleşmek üzere ABD yönetiminde

bir askeri kuvvet oluşturulması; Suriye’de ABD’nin değil, BM

tarafında şiddet içermeyen siyasi bir yeniden yapılanmayı

destekleyecek fikir birliğinin kabul edildiği politik geçişin

sağlanması gerekir.

Son olarak, bölgedeki istikrarsızlığa uzun vadeli çözüm

getirecek şeyin sürdürülebilir kalkınma olduğu unutulmamalı.

Orta Doğu’nun tamamı sadece savaşlarla değil, aynı zamanda

derinleşen kalkınma fiyaskolarıyla çevrili: giderek artan içme

suyu gerilimi, çölleşme, gençler arasında yüksek işsizlik oranı,

kötü eğitim sistemleri ve diğer ciddi ablukalar.

Savaşların, özellikle de CIA destekli, Batı liderliğindeki

savaşların artması hiçbir şeyi çözmez. Tersine, Orta Doğu’da

ve dünyada daha istikrarlı bir gelecek inşa etmenin gerçek

anahtarı; hem bölgenin kendisi hem de tüm dünya tarafından

finanse edilen eğitim, sağlık, yenilenebilen enerji, tarım ve

altyapı yatırımları dalgası olur.