Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  102 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 102 / 132 Next Page
Page Background

EKONOMİK

FORUM

102

İçinde borç kelimesi geçmese de “Ta-

şıma su ile değirmen dönmez” atasözü de

sürekli borç almanın hiç de çözüm olmadı-

ğını ne güzel anlatır.

Son yetmiş yıldır devleti yönetmekle

öğünen, devlet adamlarımızın ekonomi ile

ilgili konuşmalarında sürekli, “Borçla devlet

batmaz, borçlanmadan korkmayın, borç

yiğidin kamçısıdır” sözünü sık sık tekrarla-

maları yerine, “Borç yiyen kesesinden yer,

taşıma suyla değirmen dönmez” söylem-

lerini unutmasalardı sanırım ülkemiz eko-

nomik yönden daha iyi durumda olurdu.

Osmanlı ekonomisi nasıl çöktü?

Sevgili okuyucular, borçla ilgili bu kısa

girişten sonra Ekonomi Tarihi formatına

uyarak tarihin bilinmeyen sayfalarına da-

lacak, Osmanlı’nın borçlanma serüvenini

rakamlarla ve günümüze ışık tutan ibret

verici olaylarla anlatacağım.

17. yüzyıla kadar ticarette ileri durum-

da olan, hatta Avrupa’nın borç istediği Os-

manlı (bkz geçen ay ki yazımız) bu asırdan

sonra Avrupalı’ların yeni deniz yolları bul-

maları ve sömürgeciliğin yaygınlaşması,

Anadolu geçiş yollarının önemini yitirmesi

nedeni ile ekonomik yönden zayıflamaya

başladı. Bu gelişmeye bir de Avrupa’nın sa-

nayi devrimi eklenince Osmanlı ekonomisi

çökmeye, maliyesi açık vermeye başladı.

Osmanlı döneminde borçlanma istek-

leri 19. yüzyılın başlarında başladı. Ekonomi

sıkıntıya düşünce hükümet Avrupa ülke-

lerinden borç istemeyi gündeme getirdi.

İlk borç talebi başarısız oldu

İlk borç talebi I. Abdülhamit döne-

minde yapıldı. Abdülhamit büyük bir para

sıkıntısı içine düşünce Fas, İspanya ve Hol-

landa’dan yüz bin kese akçelik borç istendi.

Başarılı olunmadı.

Dönemin padişahları “Küffara el açma”

görüntüsünün yaratacağı yankıları dü-

şünerek bu önerilere bir süre direndiler.

Hatta “Bari Müslüman ülkelerden borç

alalım” diyerek Cezayir’in kapısını çaldılar

ama eli boş döndüler. Avrupa’da serma-

ye büyük bir güç haline gelmişti. Avrupa

ülkelerinin dış ülkelere sermaye ihracı ih-

tiyacı içinde idi.

Avrupalı devletlerin Osmanlı’yı borç-

lanmaya teşvik hareketleri, 1830’larda İn-

giliz banker ve diplomatlarının gayreti ile

başladı. O yıllarda Avrupa sanayi devrimini

yapmış, sanayi ürünlerinin satışından elde

ettiği nakit parayı değerlendirmek istiyor-

du. İngiliz elçisi “Osmanlı’ya verilecek 3-4

milyon sterlinlik borç, halkın satın alma gü-

cünü artıracak, ticareti geliştirecektir” diye

Osmanlı’yı borç almaya özendiriyordu.

Osmanlı Devleti ilk borçlanmasını

Kırım Savaşı sırasında yaptı. İngiltere ve

Fransa safında savaşa katılan Osmanlı

Hükümeti 1854 yılında İngiliz ve Fran-

sız hükümetlerinin yardımı ile Londra ve

Paris borsalarında 3.3 milyon sterlin tu-

tarında tahvil satarak ilk borçlanmasını

yaptı. Bu paranın faizi % 6, ihraç fiyatı ise

% 80 idi. Yani 100 lira borçlanılıyor, faiz ve

komisyonlar kesildikten sonra 80 lira ele

geçiyordu.

Mısır vergisi gibi sağlam bir karşılık

gösterilmesine rağmen 3.3 milyon İngiliz

lirası yerine 1.5 milyon İngiliz lirası devletin

eline geçti. Bu borç ve bunu izleyen diğer

borçlanmalar, borçların faiz ve anaparasını

ödemenin getirdiği mali yük kartopu gibi

büyüdü. 1863 yılında bütçe gelirlerinin %

17’si dış borç servisine ayrılırken bu rakam

1874’de % 55 e çıktı. 1874-75 yılı bütçesi

25 milyon Osmanlı Lirası idi. Ancak gerçek

EKONOMİ TARİHİ

Yıldız Sarayı'nda bir akşam yemeğinin maliyeti Anadolu'da bir kentteki tüm insanların

toplam gıda harcamalarına eşitti. Sarayda neredeyse her akşam bir yemek düzenlenirdi.