Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  71 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 71 / 132 Next Page
Page Background

71

EKONOMİK

FORUM

Sürdürülebilir tarımın temelini hem organik tarım tekniklerindeki bir takım

uygulamalar hem de yenilikçi tarım tekniklerindeki yöntemler oluşturuyor.

Sürdürülebilir tarım, Türkiye’nin tarımda 2023 için belirlediği 150 milyar

dolarlık ihracat hedefinin anahtarını oluşturuyor.

Hazırlayan:

Dünya Gazetesi Araştırma Servisi

T

ürkiye’de tarıma dayalı sanayi ile

gelişen üretim modelinin kabul

görmesi ve tarım politikalarında

fabrikalar ile entegre bir yapıda

hareket eden üretici modelinin benimsen-

mesi, sürdürülebilir tarım kavramının da

doğmasına neden oldu.

Söz konusu modele göre; toprağın do-

ğal yapısını koruyan, doğru sulama, güb-

releme, ilaçlama ve ileri teknoloji kullanımı

ile ağaç ya da dekar başına verimi artıran

çiftçi, Türkiye’nin tarıma dayalı sanayii ve

gıda sektörlerinde küresel ölçekte söz sahibi

olma hedefinin ana destekçisi konumunda

bulunuyor.

Son 10 yılda yapılan yatırımlar, çok

uluslu firmaların faaliyet gösterdiği tarımsal

ürüne yönelik hedef seçtiği bölgede

gerçekleştirdiği çalışmalar, parçalı

tarım arazilerinden daha büyük

ölçekli tarımsal üretime geçme-

yi kendine hedef koyan çiftçiler,

yurdun farklı bölgelerinde hayata

geçirilen sınırlı kooperatifleşme ya

da birlik hareketleri, başta tohum-

culuk ve gübreleme konusunda

yapılan Ar-Ge çalışmaları Türki-

ye’nin tarım alanında 2023 yılı ih-

racat hedefiyle paralellik gösteriyor.

Uzmanlar, bu hedefin yaklaşık

150 milyar dolarlık ihracat anlamına

geldiğini belirterek, tarım sektörün-

de geleneksel anlayışı değiştirmeye

çalışan ‘yeni hareketin’ ne kadar ba-

şarılı olacağını ise toprağa verilen değerin

belirleyeceği görüşünde birleşiyor.

Azı karar, çoğu zarar

Sürdürülebilir tarım kavramını biraz

daha açtığımızda ise işin temelini atasözüyle

özetlemek mümkün. Atalarımızın da dediği

gibi “Azı karar çoğu zarar”sözleri, sürdürüle-

bilirliğin temelini oluşturuyor. Türkiye tarım

sektöründe markalaşma, Ar-Ge, inovasyon,

girdi maliyetleri, teşvikler, hayvansal üretim

gibi unsurları ve bu unsurlardaki sorunları

dile getirmeden önce üzerinde durulma-

sı gereken başlıca konuyu insanın kendisi

oluşturuyor. Başka bir deyişle eğitimli işgücü

ve ne yapacağını bilen insan topluluğu,

kararında üretimmodelinin de temel direği

konumunda bulunuyor. Bilinçli ve bilinçli

olduğunu düşünen insan topluluklarının

ortaya koyduğu çalışmalar da ağaç ya da

dekar başına verimi etkileyen ana unsurların

başında sayılıyor. Örneğin Gaziantep’te An-

tep fıstığı ağaçlarına yapılan yanlış budama

ve aşılama teknikleri üzerinde yapılan bir

çalışma ile doğru tekniklerin çiftçiye öğretil-

mesi sonucu ağaç başına yüzde 40’lık verim

kaydedildi. Söz konusu veri; resmin küçük

bir dilimini oluştursa da resmi daha da bü-

yüttüğümüzde yurdun farklı bölgelerinde

verim kayıpları, yanlış sulama,toprağı yanlış

gübreleme teknikleri ile kimyasala boğma

gibi bilinçsiz atılan adımlar nedeniyleTürkiye

ekonomisinin yıllık kaybının 50 milyar doları

bulduğu belirtiliyor. Bu noktada sürdürülebi-

lirliğin temelini de bilinçli işgücü ile işbirliği

içinde çalışan endüstriyel yapının bütünü

olarak tanımlamak mümkün.

Türkiye başlangıç seviyesinde

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı

Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’nün son

yaptığı projeksiyona göre Türkiye’nin 2023

yılında tarımsal alanda 150 milyar dolar

ihracat hedefi bulunuyor. Bugün itibarıyla

Türkiye, tarımda ekonomik büyüklük açısın-

dan Avrupa’da birinci, dünyada ise yedinci

sırada yer alıyor. Elbette ki burada şöyle bir

çelişkinin söz konusu olduğunu söyleyebili-

riz. Buna göre, Türkiye’deki tarım arazilerinin

birim alandan elde edilen artı değer ile

örneğin Hollanda’nın birimarazisinden sağ-

ladığı kazanç arasında bir fark var mıdır? Bu

sorunun cevabına hiç düşünmeksizin ‘evet

vardır’ demek mümkün. Çünkü Türkiye’nin

katma değer üretme noktasında henüz