ilan eden, komünizm tehdidi altındaki
devletlere mali ve askeri yardım yapı-
lacağını belirten Truman Doktrini yanı
sıra 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe
konan ve 16 Avrupa ülkesine ekonomik
kalkınma yardımı sağlayan ABD kaynaklı
Marshall Planı’nın, Avrupa’nın yeniden
yapılandırılmasında belirleyici bir rol oy-
nadığı biliniyor.
Ayrıca uluslararası para sistemini ve
dünyanın önde gelen devletleri arasındaki
ticari ve finansal işlemlerde uyulması ge-
reken kuralları belirleyen, ilk kez bağımsız
devletlerin kendi aralarında ortak bir para-
sal düzen üzerinde anlaşmaları sonucunda
uygulamaya konan ve Dünya Bankası ile
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) kurulma-
sına zemin hazırlayan Bretton Woods Sis-
temi’nin ortaya çıkışı ilişkileri bir sonraki
aşamaya taşıdı. Güvenlik alanında ise Bir-
leşmiş Milletler ve daha sonra NATO’nun
kuruluşu, ABD’nin öncülüğünü üstlendiği
yeni sistemde Avrupa’nın küresel alanda
ABD’nin yanındaki konumunu belirledi.
2
Avrupa’da doğan güç boşluğunu demokra-
tik ve özgür bir Avrupa’yla doldurulacağı-
nı düşünen ABD’nin, Avrupa’nın yeniden
yapılanmasını ve ekonomik olarak güçlen-
mesini hedefleyen Marshall Planı uyarınca,
ABD dış yardımının %95’i, Avrupa’ya akta-
rılırken, Sovyet tehdidi ve komünizme kar-
şı ABD taraflı bir politika olgusuna sahip
bir müttefik hedefi güdüldü.
Özellikle 1945-70 yılları arasında, dün-
ya ve Avrupa ekonomisi üzerinde önemli
bir güce sahip olan ABD, 70’ler sonrasında
küreselleşme süreci ve Avrupa’nın giderek
güçlenmesiyle ortaklık temasını ön plana
çıkardı. Avrupa’nın, siyasi ve ekonomik
olarak giderek güçlenmesi ve Avrupa Toplu-
luğu yapısı etrafında siyasi bir birlik haline
dönüşmeye başlaması, Avrupa-ABD ilişki-
lerini Amerikan egemenliğinden çıkararak
güçlü bir müttefik haline dönüştürdü. 1990
yılında sonuçlandırılan Transatlantik Dek-
larasyonu ile yeni bir ortaklık mekanizma-
sı oluşturularak, ilişkiler AB-ABD zirveleri
etrafında ilk kez formülize olurken resmi
olarak üst düzeyde ele alınmaya başlan-
dı. Ardından 1995 yılında ilan edilen Yeni
Transatlantik Gündem, ilişkilerin kurumsal
birimlerini ve alt gündem maddelerini tes-
pit etti.
3
BUSHVE OBAMA DÖNEMLERİ
AB-ABD ilişkileri, özellikle Bush dö-
neminde, 11 Eylül saldırılarının ardından
ABD’nin takındığı tavır nedeniyle, terö-
rizme karşı Transatlantik işbirliği vaatlerine rağmen birbirin-
den uzaklaşma görüntüsü veriyordu. Uzun vadeli hedefleri ve
küresel politikalar konusunda ortak hareket çabası içinde olan
iki blokta yaşanan bu uzaklaşma uluslararası güvenlik sistemi
ve ekonomik ilişkileri etkileyebilecek konularda da görüş ay-
rılıklarına neden oldu. AB’nin aksine ABD, Uluslararası Ceza
Mahkemesi’ne (ICC), çevre konuları ve iklim değişikliğine dair
Kyoto Protokolü’ne, kara mayınlarının yasaklanmasına dair
anlaşmaya, Biyoçeşitlilik Anlaşması’na ve Biyolojik Silahları
Kontrol Anlaşması’na dair oluşturulan sisteme taraf olmadı.
Bush’un iktidara gelmesiyle hızlanan Ulusal Füze Savunma
Sistemi konusundaki farklı yaklaşımlar, AB ve ABD’yi birbi-
rinden ayıran başka bir konu oldu. Kapsamlı Nükleer Deneme
Yasağı Anlaşması, BM Silah Ticareti Anlaşması, Dünya Ticaret
Örgütü (DTÖ) içinde çevre konuları ve özellikle BM içinde kriz
önleme ve uluslararası yardım konularında anlaşmazlıklar da
bu dönemde öne çıktı.
Uluslararası arenada güvenlik, ekonomi ve siyaset alanla-
rında ortaya çıkan anlaşmazlıklar pek çok konuda birlikte ha-
reket eden bu ikili arasındaki ilişkileri germekteydi. Aslında bu
anlaşmazlıklar ABD’nin dünyada yaşanan gelişmeler karşısında
62
EKONOMİK
FORUM
AVRUPA BİRLİĞİ