Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  89 / 134 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 89 / 134 Next Page
Page Background

problem piyasayı manipüle edip, spekülasyonları

ve içeriden bilgi ticaretini aktif hale getirerek

sivrilen bir finansal sistemin, asıl görevi olan biri-

kimleri ve yatırımları küresel bir ölçeğe koymakta

başarısız olmasıydı. Bu nedenle AIIB toplam kü-

resel talebe küçük ama çok ihtiyaç duyulan bir

desteği sağlayabilir.

Bu yüzden Çin’in fon akışını çok taraflı hale

getirme inisiyatifine sıcak bakmalıyız. Aslında

Çin’in yaptığı, Dünya Bankası’nın ağırlıklı olarak

ABD’den gelen kalkınma fonlarını çok uluslu

hale getirmek üzere kurulduğu 2. Dünya Savaşı

sonrası dönemdeki ABD politikasının taklidi

oluyor. ABD’nin bu hamlesi, birinci sınıf ulusla-

rarası yetkililer ve kalkınma uzmanları kadrosu

oluşturmaya yardım etmişti.

Dünya Bankasının yardımları bazen ideo-

lojik kaygılar yüzünden fazladan yük getirmiş-

tir; örneğin alıcıları zarara sokan Washington

Mutabakatı’nın serbest piyasa politikası aslında

Sahra Altı Afrika’da sanayisizleşmeye ve gelirin

azalmasına yol açtı. Bununla beraber, yine de

ABD’nin desteği genel olarak çok taraflı olmama-

sına rağmen olması gerektiğinden çok daha etki-

liydi. Eğer bu kaynaklar ABD’nin kendi yardım

kuruluşu aracılığıyla aktarılmış olsaydı, politika

oluşturma bir yönetimden diğerine göre değişen

kalkınma düşüncesinin getirdiği çılgınlıklar ya da

bunun eksikliğine tabi olacaktı.

ABD’NİN AIIB’YE İTİRAZI BENZERSİZ DEĞİL

Yardım akışlarını çok taraflı hale getirmek

için yapılan yeni atılımlar (BRICS ülkelerinin

geçen Temmuz’da Yeni Kalkınma Bankası’nı dev-

reye sokması dâhil) da küresel kalkınmaya benzer

biçimde önemli katkılarda bulunabilir. Birkaç yıl

önce, Asya Kalkınma Bankası rekabetçi çoğul-

culuğun erdemlerini savunuyordu. AIIB bu fikri

bizzat kalkınma finansmanında deneme imkânı

sunuyor.

Belki de ABD’nin AIIB’ye itiraz etmesi benim

çoğu zaman gözlemlediğim firmaların kendi en-

düstrileri hariç diğer her alanda daha fazla reka-

bet istedikleri hususundaki ekonomik fenomene

bir örnektir. Bu durum zaten ağır bir bedel ortaya

çıkardı. Fikirlerin yer aldığı daha rekabetçi bir

piyasa olsaydı, defolu Washington Mutabakatı

hiçbir zaman bir mutabakat olmayabilirdi.

ABD’nin AIIB’ye itirazı benzersiz değil; as-

lında, 1990’ların sonlarında Doğu Asya krizin-

deki ülkelere yardım etmek için 80 milyar dolar

teklif eden Japonya’nın cömert Yeni Miyaza-

wa İnisiyatifi’ne ABD’nin yaptığı başarılı itiraza

benzer. Şimdi olduğu gibi o zaman da, durum

sanki ABD alternatif bir fon kaynağı teklif edi-

yormuş gibi değildi. Tek kelimeyle hegemonya

istiyordu. Giderek çok kutuplu hale gelen bir

dünyada, G1 olarak kalmak istiyordu. Parasızlık

ve Amerika’nın krize nasıl tepki verileceği ile ilgili

defolu fikirlerde ısrar etmesi bir araya gelince,

gerileme dönemi olması gerekenden çok daha

derin ve daha uzun süreli oldu.

Bunun ışığında, altyapı politikasının ideolo-

jinin ve özel çıkarların etkisine ABD’nin Dünya

Bankasında hâkim olduğu diğer politika üre-

timi alanları kadar tabi olmadığı düşünülürse,

ABD’nin AIIB’ye itirazını kavramak daha da zor.

Ayrıca, altyapı yatırımında çevresel ve sosyal

tedbirlere duyulan ihtiyaç çok taraflı bir çerçeve

içinde daha etkili biçimde ele alınabilir.

İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya ve AIIB’ye

katılma kararı veren diğerler ülkeler tebrik edil-

meli. Çin’de çoktan olduğu gibi altyapı iyileş-

tirmelerinin bölgenin diğer yerlerinde de hayat

standardını yükseltmesi amacını gerçekleştirme-

ye yardımcı olmaları için hem Avrupa’daki hem

de Asya’daki diğer ülkelerin de AIIB’ye katılacağı

umuluyor.

Telif Hakkı:

Project Syndicate, 2014.

www.project-syndicate.org

Çin’in fon akışını

çok taraflı

hale getirme

inisiyatifine sıcak

bakmalıyız.

Aslında Çin’in

yaptığı, Dünya

Bankası’nın

ağırlıklı olarak

ABD’den gelen

kalkınma fonlarını

çok uluslu hale

getirmek üzere

kurulduğu 2.

Dünya Savaşı

sonrası dönemdeki

ABD politikasının

taklidi oluyor.

EKONOMİK

FORUM

87