REEL
70
EKONOMİK
FORUM
AVRUPA BİRLİĞİ
T
ürkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyeliği konusunda
taraflar dönüşü olmayan bir kopuştan kaçınsa da,
katılım müzakereleri neredeyse başladığı andan
itibaren bir duraklama sürecine girdiği biliniyor.
Bunda da önce bazı Avrupalıların Türkiye’yi kimlik
temelinde dışlaması, ardından Türkiye’nin liman ve
havalimanlarını Kıbrıs’a kapatması, son olarak da ülkede artan
otoriterlik ve hukukun üstünlüğü ilkesinin giderek buharlaşma-
sının etken olduğu gözlemleniyor.
AB’nin, yakın tarihinin en kaotik dönemlerinden birinden
geçmekte olan Türkiye’nin gerçek gündeminde yer almadığı bi-
liniyor. Türkiye yükselen otoriterlik eğilimi nedeniyle eleştirilir
ve ekonomisi giderek yavaşlarken, 10 Ekim 2015’te yaşanan
tarihinin en büyük terör eylemiyle zirveye çıkan devasa bir siyasi
gerilimle karşı karşıya kaldı. Bütün bunların yanı sıra ülke, bu
hayli istikrarsız ve tehlikeli koşullarda, 7 Haziran’da yapılan ve bir
bakıma sonuçsuz kalan genel seçimlerin üzerinden henüz altı ay
geçmeden, çok gergin bir ortamda yeniden seçime gitti.
Böylesi bir ortamda bile aklı başında herkes uluslararası ca-
miada saygın bir yer edinmek isteyen, demokratik ve ekonomik
bakımdan gelişmiş bir Türkiye için AB çıpasının gerekli olduğunu
göz ardı etmiyor. Başka bir deyişle AB, demokrasi, temel hak ve
özgürlükler ve hukukun üstünlüğü alanlarında yaşanan gerilemeyi
tersine çevirecek, ülkenin iç barışı ile ekonomik istikrarını yeniden
sağlama potansiyeline sahip dengeleyici bir unsur olarak görü-
lüyor. Dolayısıyla mevcut durumu gözden geçirerek, neredeyse
olanaksız hale gelen katılım sürecinden bağımsız olarak, taraflar
arasındaki ilişkileri onarma yönünde bir umut ya da “çıkış yolu”
olup olmadığını saptanmaya çalışıldığında; böylesi bir açılımdan
beklenebilecek şey, karşılıklı güvenin yeniden inşa edilmesi ve
her iki tarafa da somut faydalar sağlanması gerçeği ortaya çıkıyor.
Böylesi bir açılımın AB ile Türkiye vatandaşları arasında (en azın-
dan ciddi bir yüzdesi arasında) karşılıklı güveni yeniden sağlaya-
bilmesi için, AB’nin Türkiye’ye yönelik politikasında bu güne kadar
savunageldiği değerlerinden uzaklaşması gerekiyor. Hâlihazırda
bu kategoriye giren iki alan var gibi görünüyor. Bunlardan biri dış
politikada işbirliği, diğeri ise mülteci krizinin çözümünde işbirliği
olduğu gözlemleniyor.
Gümrük Birliği Anlaşması’nı geliştirmek ve modernize etmek
de bir seçenek olmakla birlikte bu seçenek en azından AB için şu
DEĞERLER Mİ
POLİTİKA MI