Ancak bu işbirliği Türkiye’nin AB katılım süreci ve adaylığıyla
çok yakından ilgili gözükmüyor.
Oysa Türkiye, bölgedeki Suriyeli mültecilerin en büyük alıcısı
olarak krizden bilhassa etkilenmiş bulunuyor. Şu anda kayıtlara
geçen iki milyon mülteci var. Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler
Yüksek Komiserliği’ne göre Türkiye, Irak’tan gelen mülteciler de
eklenince dünyada en çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke
konumunda. Dolayısıyla Suriye’deki durum devam edecek olursa,
Türkiye’deki mülteci sayısı 2,5 milyona çıkabilir.
5
Türkiye için bu
denli büyük bir Suriyeli mülteci nüfusunun ihtiyaçlarını yaklaşık
6.75 milyar euro masrafla karşılamak, her ne kadar ülke 2012 yılı
sonuna dek dış yardım almayı reddettiyse de kolay değildi.
6
Bu ne-
denle mülteci sayısı arttıkça ve dönüş olasılıkları azaldıkça Türkiye
uluslararası camiayla işbirliği arayışına girdi. Sağlık, eğitim, beceri
ve dil eğitimine olan büyük talebi göz önünde bulundurduğumuz-
da AB’nin, Türkiye’nin bu hizmetleri sağlama yönünde kurumsal
kapasitesini geliştirmesine yardım için çok daha ciddi bir çaba
göstermesi bekleniyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ekim ayı başın-
da Brüksel’i ziyaret etti. Cumhurbaşkanı’nın seyahati başlangıçta
Belçika hükümetinin daveti üzerineydi. Eylül sonunda mülteci kri-
zine ilişkin yapılan AB Acil DurumZirvesi’nde kendisiyle görüşme
kararı alındı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB’nin üç kurumunun
(Konsey, Komisyon ve Parlamento) başkanlarıyla mülteci krizinin
birlikte aşılabilmesi için işbirliğini yoğunlaştırma konusunu gö-
rüştü. Her ne kadar Cumhurbaşkanı’nın ziyareti Türkiye’nin AB’ye
katılım sürecinin başlangıcının 10’uncu yıldönümüne denk gelse
de, ziyaretin amacı müzakerelerin geleceğini tartışmak değildi.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, müzakere sürecindeki bir aday
ülkenin temsilcisi olarak ağırlanmadı.
Avrupa Komisyonu tarafların görüşeceği bir “eylem planı” ha-
zırladı. Taslak EylemPlanı’nda, AB ve Türkiye tarafından acil önlem
olarak uygulanacak mülteci iskânı ve sınır kontrollerinde işbirliği
gibi bir dizi eylem yer alıyor. Kurulacak çalışma grubunun en kısa
zamanda görüşmelere başlaması planlanıyor. Ancak mülteci krizi-
nin çözümü bağlamında kısa vadede somut sonuçlar alınması pek
de mümkün görünmüyor. Amaç, Türkiye’ye çok büyük bir mülteci
akınını yönetmesinde ve Türkiye’den AB’ye
düzensiz göç akışlarını engellemesine yar-
dımcı olmak. Komisyon, ayrıca Türkiye’ye 1
milyar Euro fon
7
ayırma olasılığını da açıkladı.
MÜLTECİ KRİZİNDE KARŞI KARŞIYA
KALINAN ZORLUKLAR
Bir AB kaynağına göre bu, “dayanışmaya
gidebilecek bir sürecin ilk adımı”. Şu anda
Türkiye tarafında, mevcut sığınmacı krizi
nedeniyle Türkiye’nin AB’ye karşı büyük bir
pazarlık gücü olduğu ve işbirliğinin Türki-
ye’nin belirlediği şartlarda yapılacağı yönünde
bir hissiyat mevcut. Ancak bu süreçte ciddi
zorluklar var ve Türkiye’nin mülteci akışını
durdurma konusuna müdahilliğinin yakın
zamanda sonuç vermesi beklenmiyor.
Her şeyden önce Suriyeli mülteciler Tür-
kiye’de kalmak istemiyor. Bunun birçok sebe-
bi var. Türkiye, Suriyeli mültecileri “misafir”
statüsünde görüyor. Geçen sene hükümet
Suriyelilere geçici sığınma ve genişletilmiş
haklar sunmayı hedefleyen bir dizi kanun
çıkardı, ancak söz konusu önlemler halen
onlara tam mülteci statüsü vermekten çok
uzak. Bu da eğitim imkânının ve seyahat
hakkının sınırlı olduğu, düzensiz işlerde ça-
lışılabileceği ve sağlık hizmetlerine erişimin
olmaması anlamına geliyor. Her ne kadar
mülteci kampları diğer ülkelerdekilerle kar-
şılaştırıldığında görece iyi durumda olsa da,
Suriyeliler ’in %85’i kampların dışına çıkarak
ülkeye dağılmış durumda. Aldıkları destek
yetersiz ve yaşam koşulları giderek kötüleşi-
yor. Ayrıca GermanMarshall Fund’ın yaptığı
yeni bir kamuoyu araştırmasına göre Türkle-
rin %81’i göçmenlerin entegre olamadığını,
%68’i ise mültecilere karşı daha katı bir yak-
laşım benimsenmesi gerektiğini düşünüyor.
8
İkinci olarak, AB’nin Türkiye’ye mülte-
cileri desteklemek ve göçmen yönetiminde
kullanmak üzere vermeyi önerdiği finansal
destek konusu Türkiye’de bazı endişelere yol
açtı. Bu fonların, en azından önemli bir bö-
lümünün AB’nin 2014-2020 Katılım Öncesi
Mali YardımAracı’ndan tahsis edilmesi kabul
edilecek gibi gözükmüyor. Çünkü mülteci
krizinde işbirliği konusuyla Türkiye’nin AB
üyeliği adaylığı kapsamındaki yükümlülük-
lerinin hiç ilgisi bulunmuyor.
Üçüncü olarak, mülteci kriziyle müca-
delede işbirliği vize serbestisi konusuyla
ilişkilendirildiğinden, Türkiye halkı vizesiz
bir Avrupa hayalinin 2017 yılına kadar ve
hatta 2016 yılında otomatik olarak gerçek-
leşeceği algısını taşıyor. Oysa Türkiye va-
tandaşlarına vize şartının kaldırılması, Tür-
74
EKONOMİK
FORUM
AVRUPA BİRLİĞİ
5)
Kemal KİRİŞÇİ ve
Elizabeth FERRIS,
“Syrian Refugees
and the Challenges
to Türkiye and
the international
community”,
Brookings Institution,
30 Eylül 2015.
6)
Hükümet her ne
kadar son birkaç yıldır
AB’den yeterince
yardım almadığından
yakınsa da 2011’de
AB yöntemlerine
göre yardım kabul
etmeyeceğini, sadece
acil durum acentesine
yazılacak açık çek
kabul edeceğini
açıklamıştı.
7)
Daha sonra bu
miktar 3 milyar Euro
olarak telaffuz edilse
de kaynağı belli değil.
8)
German Marshall
Fund of United States,
Turkish Perception
Survey, Ekim 2015.