Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  74 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 74 / 132 Next Page
Page Background

Ancak bu işbirliği Türkiye’nin AB katılım süreci ve adaylığıyla

çok yakından ilgili gözükmüyor.

Oysa Türkiye, bölgedeki Suriyeli mültecilerin en büyük alıcısı

olarak krizden bilhassa etkilenmiş bulunuyor. Şu anda kayıtlara

geçen iki milyon mülteci var. Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler

Yüksek Komiserliği’ne göre Türkiye, Irak’tan gelen mülteciler de

eklenince dünyada en çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke

konumunda. Dolayısıyla Suriye’deki durum devam edecek olursa,

Türkiye’deki mülteci sayısı 2,5 milyona çıkabilir.

5

Türkiye için bu

denli büyük bir Suriyeli mülteci nüfusunun ihtiyaçlarını yaklaşık

6.75 milyar euro masrafla karşılamak, her ne kadar ülke 2012 yılı

sonuna dek dış yardım almayı reddettiyse de kolay değildi.

6

Bu ne-

denle mülteci sayısı arttıkça ve dönüş olasılıkları azaldıkça Türkiye

uluslararası camiayla işbirliği arayışına girdi. Sağlık, eğitim, beceri

ve dil eğitimine olan büyük talebi göz önünde bulundurduğumuz-

da AB’nin, Türkiye’nin bu hizmetleri sağlama yönünde kurumsal

kapasitesini geliştirmesine yardım için çok daha ciddi bir çaba

göstermesi bekleniyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ekim ayı başın-

da Brüksel’i ziyaret etti. Cumhurbaşkanı’nın seyahati başlangıçta

Belçika hükümetinin daveti üzerineydi. Eylül sonunda mülteci kri-

zine ilişkin yapılan AB Acil DurumZirvesi’nde kendisiyle görüşme

kararı alındı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB’nin üç kurumunun

(Konsey, Komisyon ve Parlamento) başkanlarıyla mülteci krizinin

birlikte aşılabilmesi için işbirliğini yoğunlaştırma konusunu gö-

rüştü. Her ne kadar Cumhurbaşkanı’nın ziyareti Türkiye’nin AB’ye

katılım sürecinin başlangıcının 10’uncu yıldönümüne denk gelse

de, ziyaretin amacı müzakerelerin geleceğini tartışmak değildi.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, müzakere sürecindeki bir aday

ülkenin temsilcisi olarak ağırlanmadı.

Avrupa Komisyonu tarafların görüşeceği bir “eylem planı” ha-

zırladı. Taslak EylemPlanı’nda, AB ve Türkiye tarafından acil önlem

olarak uygulanacak mülteci iskânı ve sınır kontrollerinde işbirliği

gibi bir dizi eylem yer alıyor. Kurulacak çalışma grubunun en kısa

zamanda görüşmelere başlaması planlanıyor. Ancak mülteci krizi-

nin çözümü bağlamında kısa vadede somut sonuçlar alınması pek

de mümkün görünmüyor. Amaç, Türkiye’ye çok büyük bir mülteci

akınını yönetmesinde ve Türkiye’den AB’ye

düzensiz göç akışlarını engellemesine yar-

dımcı olmak. Komisyon, ayrıca Türkiye’ye 1

milyar Euro fon

7

ayırma olasılığını da açıkladı.

MÜLTECİ KRİZİNDE KARŞI KARŞIYA

KALINAN ZORLUKLAR

Bir AB kaynağına göre bu, “dayanışmaya

gidebilecek bir sürecin ilk adımı”. Şu anda

Türkiye tarafında, mevcut sığınmacı krizi

nedeniyle Türkiye’nin AB’ye karşı büyük bir

pazarlık gücü olduğu ve işbirliğinin Türki-

ye’nin belirlediği şartlarda yapılacağı yönünde

bir hissiyat mevcut. Ancak bu süreçte ciddi

zorluklar var ve Türkiye’nin mülteci akışını

durdurma konusuna müdahilliğinin yakın

zamanda sonuç vermesi beklenmiyor.

Her şeyden önce Suriyeli mülteciler Tür-

kiye’de kalmak istemiyor. Bunun birçok sebe-

bi var. Türkiye, Suriyeli mültecileri “misafir”

statüsünde görüyor. Geçen sene hükümet

Suriyelilere geçici sığınma ve genişletilmiş

haklar sunmayı hedefleyen bir dizi kanun

çıkardı, ancak söz konusu önlemler halen

onlara tam mülteci statüsü vermekten çok

uzak. Bu da eğitim imkânının ve seyahat

hakkının sınırlı olduğu, düzensiz işlerde ça-

lışılabileceği ve sağlık hizmetlerine erişimin

olmaması anlamına geliyor. Her ne kadar

mülteci kampları diğer ülkelerdekilerle kar-

şılaştırıldığında görece iyi durumda olsa da,

Suriyeliler ’in %85’i kampların dışına çıkarak

ülkeye dağılmış durumda. Aldıkları destek

yetersiz ve yaşam koşulları giderek kötüleşi-

yor. Ayrıca GermanMarshall Fund’ın yaptığı

yeni bir kamuoyu araştırmasına göre Türkle-

rin %81’i göçmenlerin entegre olamadığını,

%68’i ise mültecilere karşı daha katı bir yak-

laşım benimsenmesi gerektiğini düşünüyor.

8

İkinci olarak, AB’nin Türkiye’ye mülte-

cileri desteklemek ve göçmen yönetiminde

kullanmak üzere vermeyi önerdiği finansal

destek konusu Türkiye’de bazı endişelere yol

açtı. Bu fonların, en azından önemli bir bö-

lümünün AB’nin 2014-2020 Katılım Öncesi

Mali YardımAracı’ndan tahsis edilmesi kabul

edilecek gibi gözükmüyor. Çünkü mülteci

krizinde işbirliği konusuyla Türkiye’nin AB

üyeliği adaylığı kapsamındaki yükümlülük-

lerinin hiç ilgisi bulunmuyor.

Üçüncü olarak, mülteci kriziyle müca-

delede işbirliği vize serbestisi konusuyla

ilişkilendirildiğinden, Türkiye halkı vizesiz

bir Avrupa hayalinin 2017 yılına kadar ve

hatta 2016 yılında otomatik olarak gerçek-

leşeceği algısını taşıyor. Oysa Türkiye va-

tandaşlarına vize şartının kaldırılması, Tür-

74

EKONOMİK

FORUM

AVRUPA BİRLİĞİ

5)

Kemal KİRİŞÇİ ve

Elizabeth FERRIS,

“Syrian Refugees

and the Challenges

to Türkiye and

the international

community”,

Brookings Institution,

30 Eylül 2015.

6)

Hükümet her ne

kadar son birkaç yıldır

AB’den yeterince

yardım almadığından

yakınsa da 2011’de

AB yöntemlerine

göre yardım kabul

etmeyeceğini, sadece

acil durum acentesine

yazılacak açık çek

kabul edeceğini

açıklamıştı.

7)

Daha sonra bu

miktar 3 milyar Euro

olarak telaffuz edilse

de kaynağı belli değil.

8)

German Marshall

Fund of United States,

Turkish Perception

Survey, Ekim 2015.