EKONOMİK
FORUM
73
i
AVRUPA BİRLİĞİ
lemlerle karşılık vermeye çalışıyor. Rusya’nın
Suriye’ye doğrudan müdahalesi durumu
daha da güçleştirdi. Her ne kadar Avrupa son
zamanlara dek arka planda kalmayı tercih et-
tiyse de, durum artık göz ardı edilemeyecek
noktaya ulaşmış bulunuyor.
Şu anda birçok AB ülkesi mültecilere ka-
pılarını açmakla (özellikle Almanya) kendi
vatandaşlarının korkuları doğrultusunda
kısıtlayıcı politikalar geliştirmek arasında
ikilem yaşıyor. Sonuçta AB, bazı üye devletler
dışında, dayanışma ve sorumluluk duygu-
suyla, kendi içinde gerekli düzenlemeleri
yapmanın yanı sıra, ön safta olup mültecile-
rin çoğuna sığınma hakkı veren ülkelerle de
etkileşimini artırma kararı aldı.
4
Buradaki
temel amaç, Avrupa’ya düzensiz göç akışını
engelleyerek, iskân plan ve programları va-
sıtasıyla meşru sığınmacılardan bir kısmını
AB’ye düzenli şekilde alacak bir süreç oluş-
turmak. AB, mültecileri kendi bölgelerinde
tutmak için onlara ev sahipliği yapacak ül-
kelere istihdam, eğitim, gıda ve sağlık hiz-
metlerinin sağlanmasında da yardımcı olma
niyetinde.
Türkiye’de yaklaşık iki milyon Suriyeli
mülteci bulunduğu ve bu yıl 350 binden
fazlasının Avrupa’ya gitmek üzere Türki-
ye’den ayrıldığı göz önünde tutulduğunda,
Türkiye AB’nin acilen işbirliğine gitmek
istediği anahtar ülke konumunda oluyor.
masının olanaksız olduğunu öne sürerek Avrupa’ya yönelmesini
bekliyor.
2
Avrupa’nın Türkiye’den beklentisi kimi zaman Avrupalı
cihatçıların transit geçişini engellemeye yönelik beklentileriyle
sınırlı kalmış ve Türkiye de işbirliği için AB’den ziyade NATO’ya
yönelmiş olsa da, dış politika alanında, karşılıklı güvenin inşası
yönünde başlangıç noktası teşkil edebilecek bir işbirliği için ne-
denlerin mevcut olduğu açıkça görülüyor.
Her ne kadar karşılıklı ihtiyaçlardan kaynaklanan önemli bir
potansiyel olsa da, Türkiye’nin büyük ölçüde iç siyasetindeki ko-
şulların da etkisiyle dış politikasının belirsiz bir rota çizmesinden
dolayı güven sorununu aşmak zor gibi görünüyor. Buna karşılık
kendi krizleri ve ortak dış politika hedefi belirlemekte yaşadığı güç-
lükler nedeniyle AB de, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu güvenlik
krizlerinde önemli bir rol oynamaya hazır görünmüyor. Böylece
iki tarafın da uzun vadede stratejik hedefleri olmadığından, dış
politikada kurumsallaşmış bir işbirliğinin en azından şu an için
zor olduğu söylenebilir. Türkiye’nin AB’ye stratejik ortak olma
olasılığının bir göstergesi olarak ülkenin AB deklarasyonlarına ve
AB Konseyi kararlarına uyma oranına bakacak olursak, son yıllarda
bu oranın büyük ölçüde azalmış olması (2010’da %74’ten 2014’te
%29’a) bu alandaki işbirliği konusunda çok da umut verici değil.
MÜLTECİ KRİZİNİN ÇÖZÜMÜNDE İŞBİRLİĞİ
Avrupa İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyada yaşanan
en ciddi mülteci krizine oldukça hazırlıksız yakalandı. Ana vatan-
larında bir gelecekleri kalmadığı sonucuna varan Suriyeli sayısı
arttıkça, bunlardan birçoğu güvenli ve istikrarlı bir ortamda yeni
bir başlangıç yapabileceği umuduyla Avrupa’ya giden riskli yolu
seçmeye başladı.
3
Krizin esas nedeni olan Suriye’deki savaşı en
azından yakın gelecekte sonlandırabilmek kapasitelerinin ve
arzularının ötesine geçtiğinden, Avrupalı liderler krize acil ön-
2)
Michael LEIGH, A
New Neighbourhood
Strategy, Ekim 2014.
3)
Omer GHABRA,
“Why Syrian
Refugees in Türkiye
are Leaving for
Europe”, The Nation,
28 Eylül 2015.
4)
The Roots of
Europe’s Refugee
Crisis, Carnegie
Europe, Carnegie
Endowment for
International Peace,
1 Ekim 2015.