105
EKONOMİK
FORUM
Telif hakkı: Project Syndicate, 2016.
www.project-syndicate.org
ABD’n n Esad rej m n dev rmekle bu kadar lg lenmes n n
arkasında İran ve Rusya’nın desteğ ne güvenmes
yatıyordu. Esad’ın ortadan kaldırılmasıyla Rusya’nın
jeopol t k gücü etk s z hale get r lecekt .
sına destek vermiş ve Doha merkezli El Cezire kanalını kullanarak
dünya çapında Esad karşıtı duyarlılığı teşvik etmiştir ancak bu
iddiaların kesin olarak tespit edilmesi zordur.
ABD bu rejime uyguladığı ticari ve mali yaptırımları daha
da arttırdı. ABD resmi politikasının elebaşısı olan The Brookings
Institution Esad’ın zorla görevinden alınması için çağrıda bulundu
ve ABD’de Esad karşıtı propaganda baş gösterdi (O tarihe kadar,
Esad ABD medyasında otoriterliğine rağmen nispeten mülayim
bir lider olarak görülüyordu ve o zamanki Dışişleri Bakanı Hillary
ClintonMart 2011 gibi ileri bir tarihte bile ABDMeclisindeki birçok
kişinin Esad’a bir reformcu gözüyle baktığını bildirdi).
Savaşın başlama tarihi Başkan Barack Obama ve Clinton’ın
“Esad’ın gitmesi gerektiğini” ilan ettiği 18 Ağustos 2011 olarak
söylenebilir. O tarihe kadar, şiddet hala kontrol altına alınabilir
düzeydeydi. Sivilleri ve askerleri içeren toplu ölümlerin sayısı 2
bin 900 civarındaydı (rejim karşıtlarının tuttuğu bir çeteleye göre).
Ölüm oranları ne zaman arttı?
Ağustos’tan sonra ölüm oranları birden arttı. Bazen ABD’nin
bu noktada aktif hareket etmediği iddia edilir. Obama’nın si-
yasi düşmanları genellikle gerekli adımları atmakta yetersiz
kaldığını söyleyerek ona saldırmaktadır. ABD aslında Esad’ı
devirmek için harekete geçmiştir geçmesine ama bunu çoğu
zaman üstü kapalı olarak ve (her iki ülkenin de müdahale
etmek için fazla teşvike ihtiyaç duymamasına rağmen) Suudi
Arabistan ve Türkiye başta olmak üzere müttefikler aracılığıyla
yapmıştır. CIA ve Suudi Arabistan üstü kapalı olarak koordineli
hareket etmiştir.
Elbette savaşın kronolojisi bunu açıklamaz. Bunun için
başlıca oyuncuların motivasyonlarını incelemek gerekir. Ön-
celikle, Suriye’deki savaş özellikle ABD, Rusya, Suudi Arabistan,
Türkiye ve İran’ı içeren bir vekalet savaşıdır. ABD ve müttefikleri
olan Suudi Arabistan ve Türkiye bu savaşı 2011 yılında Esad’ın
rejimini devirmek için başlattı. ABD ittifakı Esad yönetimiyle
yan yana çarpışan Lübnanlı vekalet ordusu Hizbullah’ı yanına
almış İran ve Rusya tarafından yükselen karşı güçle karşılaştı.
ABD’nin Esad rejimini devirmekle bu kadar ilgilenmesinin
arkasında İran’ın ve Rusya’nın desteğine güvenmesi yatıyordu.
ABD güvenlik görevlilerinin düşüncesine göre Esad’ın ortadan
kaldırılmasıyla İran zayıflatılacak, Hizbullah baltalanacak ve
Rusya’nın jeopolitik gücü etkisiz hale getirilecekti.
Amerika’nın Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi mütte-
fikleri Esad’ın Suriye’deki Alevi rejiminin yerine bir Sünni rejim
getirmek istiyordu (Aleviler Şii Müslümanlarının bir dalıdır).
Onlara göre, böylece, bölgedeki rakipleri İran’ın gücü de aza-
lacak ve Orta Doğu’daki Şii nüfuzu da genel olarak azaltılacaktı.
Esad’ın kolayca devrileceğine inanan ABD kendi yaptığı
propagandaya güveniyordu ve bu da ilk kez olmuyordu. Rejim
bir taraftan derin bir muhalefetle karşılaşırken diğer taraftan da
içeriden büyük destek alıyordu.
Kamuoyu CIA önderliğindeki bu savaşın çirkin niteliğini
kavramalıdır. ABD ve onun müttefikleri Suriye’yi Sünni müca-
hitlerle doldurdu, tıpkı ABD’nin Afganistan’ı 1980’lerde daha
sonra El Kaide’yi oluşturan Sünni mücahitlerle (Mücahitler)
doldurduğu gibi. Suudi Arabistan, Türkiye, Katar ve ABD, onların
işlerini vekaleten yerine getirip sonra da bir şekilde kenara itile-
bilecekleri gibi gülünç bir hesap hatasıyla en şiddet yanlısı mü-
cahit gruplarından bazılarına düzenli olarak destek vermiştir.
Savaşı durdurmak için neler yapılmalı?
Savaşı sona ermesi için altı ilkeye sadık kalmak gerekir.
Birincisi, ABD Suriye hükümetini devirmek için giriştiği gizli
ve açık tüm operasyonları durdurmalıdır. İkincisi, BM Güvenlik
Konseyi ABD, Rusya, Suudi Arabistan, Türkiye, Katar ve İran dahil
tüm ülkelere Suriye içindeki askeri kuvvetlere silah ve maddi
yardım göndermeyi durdurma çağrısında bulunarak şu an
görüşülmekte olan ateşkesi uygulamaya koymalıdır.
Üçüncüsü, ABD’den destek alan sözde“ılımlıların”yaptıkları
dahil tüm yarı askeri faaliyetler durdurulmalıdır. Dördüncüsü,
ABD ve Rusya – ve aslında BM Güvenlik Konseyi – rejim kar-
şıtlarına ceza verilmekten vazgeçilmesi konusunda Suriye
hükümetine kesin sorumluluk vermelidir. Beşincisi, politik geçiş
yapılırken “serbest seçimlere” doğru, istikrarı bozacak şekilde,
keyfi bir koşuşturmadan çok, bütün taraflara güven aşılayarak
adım adım ilerleme yolu seçilmelidir.
Son olarak, Körfez Ülkeleri, Türkiye ve İran’a kalıcı barışı
garantileyebilen bölgesel bir çerçeve için yüz yüze müzakere-
lere oturmaları konusunda baskı yapılmalıdır. Araplar, Türkler
ve İranlılar binlerce yıldır bir arada yaşıyorlar. Bölgeye istikrarlı
bir düzeni dış güçler değil bizzat bu toplumlar getirmelidir.