Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  29 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 29 / 132 Next Page
Page Background

D

eprem bölgelerine yönelik olarak

2012 yılından 6306 sayılı Afet Ris-

ki Altındaki Yapıların Yenilenme-

si, yaygın adıyla kentsel dönüşüm yasası

uygulanmaya başladı. Siyasi yönetimin

şimdiye kadar uygulamaya koyduğu en

önemli çalışmalardan biri olarak bu yasayı

görüyoruz. Çünkü deprem kuşağı üzerin-

de bulunan ülkemizin bir an önce depre-

me dayanıklı binalara ihtiyacı bulunuyor.

Deprem kuşağı üzerinde yer alan her bir

birimin; konutların, okulların, hastanele-

rin, kamu binalarının yenilenmesi/yeni-

den inşa edilmesi gerekiyor. Çünkü yasal

yönetimlerin asli görevlerinden bir tanesi,

vatandaşların can güvenliğini sağlamaktır.

Siyasi yönetim kentsel dönüşümü başarıyla

uygulayabilmesi için 6306 sayılı yasanın

aksayan yanlarını bir an önce düzeltmelidir.

Örneğin; 10.000 m2’lik bir alanda dönüşüm

yapılacak. Ancak bu alanın içerisinde 10

m2 yeri bulunan bir vatandaş dava açıp

dönüşümü yıllarca geciktirebiliyor. Bu tip

sorunların ivedilikle çözülmesi gerekiyor.

Kentsel dönüşüm çalışmalarında öne-

rimiz; her alanda yüksek binalarla sorunu

çözmek yerine daha yatay, yeşil alanlarla

bütünleşen yaşanabilir kentler yaratılma-

sıdır. Bunun dışında AYİDER olarak parsel

bazında dönüşümden değil, ada bazında

dönüşümden yanayız. Hatta emsal transferi

bile söz konusu olabilir. Bir adada yaklaşık

30 parsel bulunuyor. Adada 5’li proje yapı-

labilir. Parseller arasında imar transferi ola-

bilir. Böylece boş arazilerde yeşil ve sosyal

alanlara yer verilebilir. Keza arsa stoğu soru-

nunun da önüne geçilmiş olabilir. Örneğin

Kadıköy bölgesi emsal transferine uygun.

Sadece plan değişikliği gerekiyor. Emsal

artırmadan da bu iş yapılabilir.

29

EKONOMİK

FORUM

6306 sayılı yasanın

aksayan yanları düzeltilmeli

Anadolu Yakası İnşaat

Müteahhitleri

Derneği Başkanı

Melih

TAVUKÇUOĞLU

B

ugüne kadar yapılan kentsel dö-

nüşüm projelerinin pek çoğu yapı

risklerinin azaltılması gerekçesi ile

geliştirilmektedir. Genel yaklaşım ise daha

önceki dönüşüm süreçlerinde olduğu gibi

yapı yoğunluğunun artırılması ve piyasa

koşullarında yık-yap ya da sat-yap modeli.

Bu yaklaşımın ortaya çıkardığı temel soru

ise minimum riskli alanlar mı, yoksa mak-

simum riskli alanlar mı dönüşüyor oluyor.

Özel sektör tarafından geliştirilen proje-

lerin pek çoğu minimum riskli alanların

dönüşümünü kapsıyor. Kamu odaklı kentsel

dönüşüm projelerinde ise mahalle ve ilçe

ölçeğinde büyük ölçekli projeler ele alınıyor.

Genel eğilim piyasa koşullarının iyi çalıştığı

merkezi alanlar oluyor. Yani, kentsel dö-

nüşümün, sosyal ve ekonomik boyutlarını

içeren çalışmalar çok yetersiz kalıyor.

Özellikle deprem riski dikkate alındı-

ğında toplanma ve çadır alanları, yani açık

alanlar yaratılmalı. İkinci öncelik ise bugüne

kadar çeşitli nedenlerle yetersiz olan sosyal

donatı alanları, yani kamusal alanlar olmalı.

Önerilerim ise şöyle: Birincisi, Kentsel

Dönüşüm Fonu kurulmalı. Fonun kayna-

ğını artırılan imar hakkı oluşturulmalı. Yani,

imar hakları satılmalı ve elde edilen kaynak

fona aktarılmalı. Fonun kaynakları eşitlik

ve katılım ilkesi ile 1/3 oranında beledi-

yeler, özel sektör ve sivil toplum örgütleri

arasında pay edilmeli. Üç taraf uzlaşma

sağlarsa bu kaynak kullanılmalı. İkincisi,

İmar Hakları Transferi. Açık alan ve kamusal

alan yaratmak için İmar haklarının bir alan-

dan diğer alana transferine imkan veren

yasal düzenlemeler yapılmalı. İmar hakları

gerektiğinde menkul kıymete dönüştürül-

meli. Üçüncüsü ise imar planlaması yerine

şehir planlaması yaklaşımı. Klasik imar pla-

nı anlayışı kentlerimizi hızlı yık-yap süreci

ile artık yaşanmaz hale getirdi. Beklentiler

hep emsal talebi, yöntem ise imar planı

değişikliği oldu.

Kentsel Dönüşüm Fonu kurulmalı

Şehir plancısı, TAK ve Vizyon

Atölyeleri Kurucu Ortağı

Faruk

GÖKSU