EKONOMİK
FORUM
74
ARAŞTIRMA
hem de Türkiye’nin ihracat pazarlarını
tahrip ederek, çelik sektörünü olumsuz
yönde etkiliyor. Devletten yardım al-
madan faaliyetlerini sürdüren üreticiler,
global pazarda devlet destekli ve dam-
pingli çelik ürünleri ile rekabet etmek
durumunda kalıyor. Bu da son üç yıldan
bu yana sektörün üretim ve ihracatının
gerilemesine yol açıyor.
Çelik ithalatının hızla artması nede-
niyle, kapasitesinin yaklaşık 19 milyon
tonluk kısmını kullanamayan Türkiye, çelik
ürünlerinde net ithalatçı konumunda. Atıl
kapasitesini kullanamayan Türkiye’nin,
2016'da yaklaşık 19 milyon tonluk ithalat
yapması bekleniyor. Türkiye’nin, en fazla
çelik ithal eden bölgelere yakınlığı, yüksek
üretim teknolojisi, bilgi ve tecrübe biriki-
mi, kaliteli ve uluslararası standartlarda
üretim gibi avantajlarına rağmen yerli
firmalar; global pazarda artan dampingli
ihracat karşısında zorlanıyor.
İç piyasalarda tüketim düşüşü
Türkiye’nin piyasasını korumakta geç
kalması, küresel ölçekte kendine pazar
bulmakta zorlanan dampingli ürünlerin,
en büyük pazarlardan biri olan Türkiye’ye
yönelmesine neden oldu. 2015 yılında
rekor seviyelere ulaşan yassı ürün ithala-
tındaki artışın, 10 milyon tona yaklaşan
atıl kapasiteye rağmen devam etmesi de,
bu durumu teyit ediyor. Dampingli ve
devlet destekli çelik ithalatına kapatılan
her pazar, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı
ithalat tehdidinin artmasına neden olu-
yor. Özellikle iç piyasalarındaki tüketim
düşüşü nedeniyle, çok yönlü devlet des-
teklerinden yararlanan Çin, Ukrayna ve
Rusya’da yerleşik üreticiler, maliyet kay-
gısı gözetmeksizin, büyük zararlar paha-
sına, son derece düşük fiyatlarla ihracat
faaliyetlerini artırıyor. Küresel çelik üreti-
minin yarısını gerçekleştiren ve dünyaya
Türkiye’nin toplam çelik üretiminin dört
katı çelik ihraç eden Çin’in, maliyetlerin
altında seyreden satış politikaları, global
pazarda fiyatları aşağı çekiyor ve devlet
yardımından yararlanamayan Türkiye
YERLİ FİRMALAR DAMPİNGLİ
İHRACAT KARŞISINDA ZORLANIYOR
Veysel YAYAN
Türkiye Demir ve Demir Dışı Metaller
Meclisi Başkanı
T
ürkiye, çelik sektöründe global
pazarda dinamik ve rekabet-
çi ülkeler arasında yer alıyor.
Sektördeki firmaların, devlet-
ten destek almadan yatırımlarını sürdü-
rebilmesi ve her yıl 180 ülkeye ihracat
yapabilen bir konumda bulunması, sek-
törün rekabetçi yapısını ortaya koyuyor.
Fakat son yıllarda, küresel ölçekte artan
kapasite fazlalığı, başta Çin olmak üzere,
dampingli ve devlet destekli çelik ürünleri
ihracatındaki artış, hem Türkiye pazarını
gibi pazarlardaki üreticileri zor durumda
bırakıyor.
Bu arada Türk çelik sektöründe katma
değeri yüksek ürünlere yönelik yatırımlar
devam ediyor. Bu yatırımlar sektörün po-
tansiyelini yansıtmıyor. Avrupa Kömür ve
Çelik Topluluğu (AKÇT) ile Türkiye arasın-
daki Serbest Ticaret Anlaşması’nın sektöre
devlet yardımlarını yasaklayan hükümleri,
katma değeri yüksek ürünlere geçişe ve
teknolojik dönüşüme yönelik yatırımlara
devlet desteği verilememesi, sektörün bu
alanda yapacağı yatırımları sınırlandıran
temel sorun.
Acilen tedbir alınması gerekiyor
AKÇT Anlaşması’nın imzalandığı 1996
yılından bu yana sektörün ihtiyaç ve ön-
celikleri değiştiğinden, söz konusu anlaş-
manın günümüz koşullarına göre revize
edilmesi gerekiyor. Mevcut durum itiba-
rıyla üzerinde çalışılan yüksek katma de-
ğerli ürünlere geçişe ve teknolojik dönü-
şüme imkan sağlayacak yatırımlara devlet
desteği verilmesi, sektörün yatırımlarını
hızlandıracak ve cari açığın azaltılmasına
da katkı sağlayacak. Bu arada, Ar-Ge mev-
zuatındaki düzenlemelerin, yüksek katma
değerli ürünlere geçişi olumlu yönde
etkilemesi bekleniyor.
Globalde atıl kapasiteye rağmen, ser-
best ithalatın yapılabildiği başka bir ülke
bulunmuyor. Yıllardır üzerinde çalışıldığı
ve tüm hükümet programlarına girdiği
halde, ithalata bağımlılığın giderilmesini
mümkün kılacak adımlar atılamadı. Hiçbir
ülkenin ithal girdiye bağımlı bir şekilde
sanayisini geliştirme şansı bulunmuyor.
Bu durum, daha fazla göz ardı edilme-
meli. Son bir yıl içinde, çelik sektöründe
üretimini durduran, istihdamında önemli
ölçüde düşüşe giden üretici kuruluş sayısı
göz ardı edilemeyecek oranda arttı. Aci-
len tedbir alınmaması halinde, kapanan
üretici sayısının artabileceği ve üretimini
sınırlandırarak da olsa sürdürmeye gay-
ret eden üreticilerin daha fazla üretim
kesintisine ve çalışan sayısını azaltmak
durumunda kalacağı gözleniyor.
Acilen tedbir alınmaması
halinde, kapanan üretici
sayısının artabileceği ve
üretimini sınırlandırarak da
olsa sürdürmeye gayret eden
üreticilerin daha fazla üretim
kesintisi ve çalışan sayısını
azaltmak durumunda kalacağı
gözleniyor.