Kendini
yeniden
üretmenin
güvencesi...
RÜŞTÜ BOZKURT
B
u yazıda, kapsayıcı kurumların
“kendini
yeniden üretme”
ve
“uzun dönemli gelece-
ği güven altına alma”
konusu üzerinde
duracağım. Kapsayıcı kurumlar üç te-
mel alanda özenlerini en üst düzeyde tutarlar:
“Büyümenin sürdürülebilirliği=çıktılar>girdiler”
ilkesine gölge sadakati ile bağlı kalırlar.
Kendini yeniden üretmenin gerek şartının
“doğanın kendini yenileme sınırlarını aşmama”
an-
lamına geldiğini bilirler.
Teknolojinin
“yerel ve doğrusal büyümesi”
kadar,
“küresel ve üstel büyüme alanlarını”
da dik-
kate alarak ileriye ve geriye bağlantılarının bütü-
nüne bakarak gelişme planlarını hazırlarlar.
Evrimin birinci gerek şartı;
“çıktılar> girdi-
lerden” ilkesidir. Evrim, çıktısı girdisinden daha
fazla olmayan oluşlara uzun ömürlü olma şansı
tanımıyor. Bu olguyu ekonominin dili ile anlatmak
gerekirse; kurumların uzun ömürlü olabilmeleri
için birikim yeteneklerini korumaları ve geliştir-
meleri gerekiyor.
İnsanlığın ortak amacı, maddi ve kültürel zen-
ginlik üreterek yaşamı kolaylaştırmaktır. Ürettik-
lerimizi önce temel ihtiyaçlarımız için harcarız.
Canımızı ve aklımızı sağlıklı tutma, neslimizi sür-
dürme, malımızı koruma ve kültürümüzü sürdür-
me hepimiz için hayati önem taşır. Yarattığımız
maddi değeri önce temel ihtiyaçlarımız için harcar;
artanı da yaşam biçimimizi farklılaştırma, yaşam
tarzımızı değiştirme ve yaşam kalitemizi artırma-
ya ayırırız.
Ekonomik fazlanın üretilmesi, tekrarlanması
ve sürdürülebilirliğin sağlanması için çıktısı gir-
disinden fazla olan üretim yapılmasını gerektirir.
Bu olguyu, kendini yeniden üretme kavramıyla
tanımlayabiliriz. Oluşturduğumuz yapılar, gelişti-
rilen işlevler ve yaratılan kültür kendini yeniden
üretmeyi güven altına alabildiği zaman insani ge-
lişmelerin de özünü oluşturur.
YENİDEN ÜRETEMEYEN AYIKLANIR
Canlı sistemler kendilerini yeniden üretemi-
yor ve açık veriyorsa, o açığı dolduran ve sistemin
yok olması sürecini hızlandıran gelişmeler hız-
lanır. Açık vererek zayıf düşen sistem, dışardan
sistem bünyesine giren etkenlerle yok olmayla
yüzleşebilir.
Evrim sürecinin temel bileşenlerinden birinin
de “ayıklama” olduğunu biliyoruz. Canlı sistemler
“ayıklama” karşısında, değerlerini ve varlıkların
koruyabilmek için “yalıtım mekanizmalarını” ha-
rekete geçirir. Sadece kendini savunmaya dönük
yalıtım çabaları, dışardan gelen sürekli darbeler
karşısında uzun dönemli koruma sağlayamaz. Sa-
vunma mekanizması mutlaka gelişmeyi de içerme-
lidir. Ayrıca, her zaman ihtiyaç olan kitle desteğini
bulabilmemiz için, sadece işi değil sosyal çevreyi
de geliştiren bir yatırım anlayışına ulaşmış olması
gerekir.
İkincisi olarak, doğanın kendini yeniden
üretebilme sınırları aşılmamalı.
Toprağın, hava-
nın ve suyun çözünürlüğü ve kendini yenilemesi-
Ekonomik fazlanın üretilmesi, tekrarlanması ve sürdürülebilirliğin
sağlanması
için çıktısı girdisinden fazla olan üretim yapılmasını
gerektirir. Bu olguyu, kendini yeniden üretme kavramıyla
tanımlayabiliriz. Oluşturduğumuz yapılar, geliştirilen işlevler ve
yaratılan kültür kendini yeniden üretmeyi güven altına alabildiği
zaman insani gelişmelerin de özünü oluşturur.
YÖNETİM
90
EKONOMİK
FORUM