meleri ve üretkenliklerini artırmaları gereken
bir noktadan giderek yabancılaşan bir genç ne-
sil yarattı.
Atlantik Okyanusu’nun her iki yakasında,
GSYİH muhtemelen 2013’te olduğundan daha
hızlı büyüyecek. Fakat kemer sıkma politikala-
rına sarılan liderler, şampanya patlatıp kendi
şereflerine kadeh kaldırmadan önce, bulundu-
ğumuz noktayı irdelemeli ve bu politikaların
yol açtığı neredeyse onarılmaz tahribatı gözden
geçirmeleri gerekiyor.
UZUN SÜRELİ HAYAL KIRIKLIĞI
Her ekonomik gerileme eninde sonunda ni-
hayetlenir. İyi bir politikanın alameti farikası,
ekonomik gerilemeyi olacağından daha az ve
daha kısa süreli kılmayı başarmasıdır. Birçok
hükümetin benimsediği kemer sıkma politikala-
rına, ekonomik gerilemeyi uzun süreli sonuçla-
rıyla birlikte, gerekli olandan daha derin ve daha
uzun süreli hale getirmeleri damga vuruyor.
Kişi başına reel (enflasyona göre düzeltilmiş)
GSYİH, Kuzey Atlantik’in çoğunda 2007’deki
seviyesinin altında. Yunanistan’da ise ekonomi
tahmini olarak % 23 küçüldü. Avrupa’nın en iyi
performans gösteren ülkesi Almanya, son altı
yılda ortalama %0,7’lik pinti bir yıllık büyüme
kaydetti. ABD ekonomisi ise krizden önceki en
mütevazı rotasını hâlâ sürdürmüş olsaydı ula-
şacağı ekonomik büyüklükten kabaca %15 daha
küçülmüş görünüyor.
Bütün bu rakamlar bile işlerin ne kadar
kötü olduğunu tam olarak anlatmıyor, çünkü
GSYİH başarının iyi bir ölçüsü değil. Hane halkı
gelirine neler olduğu çok daha önemli bir ölçü.
ABD’de gerçek gelirin medyan değeri, 1989’daki
düzeyinin altında, yani çeyrek asır öncenin tam
zamanlı erkek işçilerin medyan geliri, şimdi 40
yıl önceki değerinden düşük.
Ekonomist Robert Gordon gibi bazıları,
uzun vadede büyümenin geçen yüzyılda görü-
len kayda değer orandan daha düşük olacağı
gerçeğine alışmamız gerektiğini belirtiyor. Eko-
nomistlerin, krize geliş sürecine yansıyan, üç
yıllık tahminler için bile görülen kötü sicilleri
göz önüne alındığında, hiç kimsenin gelecek on
yılları tahmin eden bir kristal küreye güvenme-
mesi gerekiyor. Ancak şu kadarı açıkça gözükü-
yor, hükümetlerin politikası değişmezse uzun
süreli bir hayal kırıklığı yaşayacağız...
PİYASALAR KENDİNİ DÜZELTEN DEĞİLDİR
Daha önce belirttiğim temel sorunlar daha
da kötüleşebilir ve bir çoğu da kötüleşti. Eşitsiz-
lik zayıf talebe yol açıyor, artan eşitsizlik talebi
daha da zayıflatıyor ve ABD de dahil çoğu ülke-
de kriz, eşitsizliği yalnızca daha da kötüleştirdi.
Çin dış ticareti ılımlı hale gelmiş olsa bile
Kuzey Avrupa’nın dış ticaret fazlası arttı. En
önemlisi, piyasalar yapısal reformları kendi
başlarına başarmada hiç olmadıkları kadar iyi-
ler. Örneğin, tarımdan imalata geçiş hiç de pü-
rüzsüz değildi, aksine büyük bir sosyal çalkantı
ve Büyük Buhran ile birlikte geldi.
Bugün de farklı değil, ama bazı yönlerden
daha kötü olabilir. Vatandaşların ihtiyaç ve ar-
zularını yansıtan, büyümesi gereken sektörler
geleneksel olarak haklı şekilde kamunun fi-
nanse ettiği eğitim ve sağlık gibi hizmetlerden
oluşuyor. Ancak hükümetler geçişi kolaylaştır-
mak yerine, kemer sıkma politikalarıyla bunu
engelliyor.
Kırılganlık durgunluktan, durgunluk da
buhrandan iyidir. Ancak şu anda karşı karşıya
olduğumuz güçlükler, ekonominin bir deprem
ya da tsunami gibi doğal afete ayak uydurmak
gibi uyum sağlamamız gereken amansız yasala-
rının bir sonucu değil. Şu andaki açmazımızın
geçen 30 yılda hakim olan neoliberal politika-
larla son derece ilgili olmasına rağmen, geçmiş-
teki günahlar için ödemek zorunda olduğumuz
bir tür kefaret bile değil.
Şimdiki güçlüklerimiz hatalı politikaların
bir sonucu. Alternatifler var, ama bu alterna-
tifleri, gelirleri ve hisse senedi portföyleri bir
kez daha büyüyen elitlerin kendilerini tatmin
eden rehavetinin içinde bulamayız. Görünen o
ki, sadece bazı insanlar daha düşük bir yaşam
standardına kalıcı olarak alışmak zorunda. Ne
yazık ki bunlar, insanların büyük kısmını oluş-
turuyor.
Telif Hakkı:
Project Syndicate, 2013.
Vatandaşların
ihtiyaç ve
arzularını
yansıtan,
büyümesi
gereken sektörler
geleneksel
olarak haklı
şekilde kamunun
finanse ettiği
eğitim ve sağlık
gibi hizmetlerden
oluşuyor.
Ancak
hükümetler
geçişi
kolaylaştırmak
yerine,
kemer sıkma
politikalarıyla
bunu engelliyor.
EKONOMİK
FORUM
81
i