forum242 - page 89

ABD’nin Suriye’deki faaliyetleri de benzer şekilde
yasadışı oldu. Arap Baharı protestoları 2011’in ilk
yarısında başladığında, Suriye’deki barışçı gös-
tericiler reform talep etti. Devlet Başkanı Beşar
Esad yönetimi, protestocuları sertçe bastırdı ve
bazı askeri birliklerin isyan etmesine yol açtı. Bu
noktada, 2011 yazında, Başkan Barack Obama
Esad’ın “istifa etmesi” gerektiğini belirtirken,
ABD askeri ayaklanmayı desteklemeye başladı.
O zamandan beri ABD, Suudi Arabistan, Tür-
kiye ve başka ülkeler, Suriye’nin bağımsızlığını
ve uluslararası hukuku çiğneyerek, ayaklanmaya
lojistik, finansal ve askeri destek verdi. Esad’ın
zalimce davrandığına şüphe yok, ama aynı za-
manda ayaklanmanın ABD önderliğinden des-
teklenmesinin Suriye’nin bağımsızlığını ihlal
etmek anlamına geldiği de şüphesiz. Bu ihlal,
şu an itibarıyla 130 binden fazla Suriyelinin
hayatına mal olan şiddetin tırmanmasına katkı
yaptı ve ülkenin kültürel mirası ile altyapısının
büyük kısmını yok etti.
Bunlara, bağımsız ülkelerin sınırları içinde
hükümetlerinin izni olmadan yapılan insansız
hava aracı (İHA) saldırıları, gizli askeri harekâtlar,
terör zanlılarının yasadışı transferi ve işkence
edilmeleri ve ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın
(NSA) kitlesel casusluk faaliyetlerini içeren
ABD’nin birçok başka eylemi de eklenebilir. Diğer
ülkeler veya BM kuruluşları karşı çıktığında, ABD
bu itirazlara aldırmadı.
BARIŞ İÇİN DÖNÜP GERİYE BAKILDIĞINDA
Bizzat uluslararası hukuk bir yol ayrımı-
na geldi. İşlerine geldiğinde ABD, Rusya, AB
ve NATO, uluslararası hukuktan dem vuruyor,
ancak kendilerine rahatsızlık verdiğini düşün-
düklerinde ise uluslararası hukuk yok sayılıyor.
Bir kez daha belirtmek gerekirse, bu Rusya’nın
kabul edilemez eylemlerini haklı çıkarmaz ve bu
eylemleri uluslararası hukuka rağmen yapılan
eylemlerin arasına katar.
Aynı sorunlar yakında Asya’ya da sıçrayabilir.
Yakın zamana kadar Çin, Japonya ve Asya’da-
ki diğer ülkeler, bağımsız devletlerin sınırları
içinde dışarıdan yapılacak herhangi bir askeri
müdahalenin BM Güvenlik Konseyi’nin onayını
gerektirdiğini kararlı şekilde savunuyordu. An-
cak yakın zamanda, Doğu Asya’daki bazı ülkeler
sınırlar, nakliye rotaları ve bölgesel haklarla ilgili
bir iddialar ve karşı iddialar sarmalına takıldı. Bu
uyuşmazlıklar şimdiye kadar temelde barış çerçe-
vesinde kaldı ancak gerilim tırmanıyor. Bölgedeki
ülkelerin, uluslararası hukukun bağımsızlığın
koruyucusu olarak taşıdığı büyük değeri görmeyi
sürdürmesini ve buna göre davranmasını umut
etmek zorundayız.
Uzun süredir uluslararası hukuka güvenme-
yenler, büyük güçlerin ulusal çıkarlarının üzerine
asla çıkamayacağına ve rakipler arasında güç den-
gesinin korunmasının barışı sürdürmek için yapı-
labilecek tek şey olduğuna inananlar var. Bu açı-
dan bakıldığında, Rusya’nın Kırım’daki eylemleri,
bir büyük gücün haklarını savunmasından ibaret.
Ancak böyle bir dünya son derece ve gereksiz
şekilde tehlikeli hale geliyor. Gerçek bir “güçler
dengesi” olmadığını defalarca öğrendik. Her za-
man dengesizlikler ve istikrarı bozan güç kay-
maları var. Hukuku biraz askıya almadan, açık
çatışmaların gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel
hale geliyor. Özellikle bu durum, ülkelerin petrol
ve diğer hayati kaynaklar için itişip kakıştığı
günümüz için geçerli. Son yıllardaki ölümcül
savaşların çoğunun, değerli ve tartışmalı doğal
kaynaklar açısından zengin bölgelerde çıkmış
olması tesadüf değil.
Geri dönüp Birinci Dünya Savaşı’na giden
yüz yıllık döneme baktığımızda, güvenlik için tek
yolun BM tarafındanmuhafaza edilen ve herkesin
riayet ettiği uluslararası hukuk olduğunu defalar-
ca gördük. Kulağa naif gelebilir, ama büyük güç-
lerin siyasetinin barışı koruyacağı ve insanlığın
hayatta kalmasını sağlayacağı inancının naifliğini
görmek için dönüp geriye bakmamız gerekir.
Ukrayna krizinde, BM Güvenlik Konseyi,
Ukrayna’nın bağımsızlığını ve toprak bütünlü-
ğünü sürdüren, müzakereye dayalı bir çözüm
bulunmasına yardım etmeli. Bu kısa sürede ol-
mayacaktır, ama BM inat etmeli ve daha ileri bir
tarihte bir atılım peşinde olmalı. ABD de, nasıl
bu konuda BM Güvenlik Konseyi’ne başvuruyor-
sa, kendisini uluslararası hukuka karşı sorumlu
tutmalı, tehlikeli küresel istikrarsızlığa karşı bir
siper oluşturulmasına yardım etmeli.
Telif Hakkı:
Project Syndicate, 2013.
Uyuşmazlıklar
şimdiye kadar
temelde barış
çerçevesinde
kaldı ancak
gerilim
tırmanıyor.
Bölgedeki
ülkelerin,
uluslararası
hukukun
bağımsızlığın
koruyucusu
olarak taşıdığı
büyük değeri
görmeyi
sürdürmesini
ve buna göre
davranmasını
umut etmek
zorundayız.
EKONOMİK
FORUM
83
i
1...,79,80,81,82,83,84,85,86,87,88 90,91,92,93,94,95,96,97,98,99,...131
Powered by FlippingBook