Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  26 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 26 / 132 Next Page
Page Background

EKONOMİK

FORUM

26

KAPAK KONUSU

İ

ran ve Türkiye, bölgemizin iki kadim dev-

leti. İki ülke arasındaki sınır, 16. yüzyıldan

beri neredeyse hiç değişmedi. Bundan 20

yıl sonra bu bölgede sınırları değişmeden

varlığını devamettirecek beş ülke say deseler

İran’ı ve Türkiye’yi listeye kesinlikle eklerim.

Müsaadenizle, İran’a baktığımda neler gördü-

ğümü sizlerle kısaca bir paylaşayım.

Birincisi, her iki ülkenin nüfusu da 78 mil-

yon civarında. Yüzölçümü açısından bakarsa-

nız İran’ın büyüklüğü, Türkiye’nin iki katından

fazla. Nedir? Türkiye’nin nüfus yoğunluğu,

İran’ınkinden yüksektir. Türkiye’yi Kore ile kı-

yaslarsanız bu kez, Kore’nin nüfus yoğunlu-

ğunun daha yüksek olduğunu görürsünüz.

Dünya Bankası verilerine göre, kilometreka-

reye Kore’de yaklaşık 500 kişi, Türkiye’de 100

kişi, İran’da ise 50 kişi düşüyor. Bu ne demek?

Kore’de ülke altyapısını geliştirmek kolay, Tür-

kiye’de zor, İran’da ise daha da zor ve pahalı

demek. Ülke ne kadar yoğun bir nüfusa sa-

hipse hem altyapıyı tamamlamak kolaylaşıyor

hemde diğer maliyetler o kadar aşağıya iniyor.

Geleyim ikincisine. 1980’li yıllarda İran

ve Türkiye farklı yolları tercih ettiler. Türkiye,

1980’lerin başında politik transformasyon ye-

rine ekonomik transformasyonu seçti. Türkiye

ekonomisi, Turgut Özal reformları ile dün-

ya ekonomisinin ayrılmaz bir parçası haline

geldi. Önce fiyat kontrolleri kaldırıldı. Sonra

hem ticaret sistemi hem de finansal sistem

serbestleştirildi. Bu arada Türkiye, sermaye

hareketlerini de serbestleştirdi. İran ise 1979

yılında, tümdünyayı etkileyen önemli bir po-

litik transformasyon sürecine girdi. İran, eko-

nomik transformasyon yerine politik transfor-

masyonu seçti. Türkiye, dünyaya açıldı. İran

ise dünyaya kapandı. Unutalım başkalarını,

Türk firmaları için İran’da iş yapmak demek,

Tahran’dan izin almak demekti. Bu durumhiç

değişmedi. Bu, başlangıçta bir tercihti ama

sonradan Amerikan yaptırımları ile İran daha

da içine kapanmak zorunda kaldı. Ne oldu?

Grafik, İran ve Türkiye’nin kişi başına düşen

milli gelirlerini Kore ile kıyaslıyor. 1980’lere

kadar İran’ın kişi başına düşen milli geliri, Tür-

kiye’ninkinden fazlaydı. Dışa açılanTürkiye’nin

kişi başına düşenmilli geliri, İran’ınkini aştı. Bu

arada, 1980’de kişi başına düşen milli geliri

hem İran’ın hem de Türkiye’nin altında olan

Kore, hepimizi geçti. Çünkü Kore bütünüyle

dışarı açılırken Türkiye, yalnızca sanayisini

Gümrük Birliği ile yabancı rekabete açtı. İran

henüz rekabete açılmadı. Ben bu grafiğin dışa

açılmanın önemini gösterdiği kanaatindeyim.

İki ülke de reform yapmalı

Şimdi geldiğimiz noktada hem İran’ın

hem de Türkiye’nin, iktisadi büyüme süreç-

lerini devam ettirebilmeleri için reform yap-

maları gerekiyor. Biz Türkiye’de sabah akşam,

Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın

parçası olmak istiyoruz diyoruz ama daha

bu taleple tarımı ve hizmetler sektörünü re-

kabete açma gereğini yan yana getirebilmiş

gibi durmuyoruz. İran ise artık özel sektör

eliyle büyümek isteyip istemeyeceğine karar

vermek zorunda. Şayet bunu istiyorsa önce-

likle, ekonomisinde özel sektörün ağırlığını

artırmak zorunda. Zira kamu kesimi, İran eko-

nomisinin yüzde 80’ini kontrol ediyor. Kalan

yüzde 20’nin 17’si özel sektör, 3’ü ise koope-

ratiflerden oluşuyor. İran’da refahın yüksel-

mesi için ekonomide özel sektör ağırlığının

artırılması ve İran’ın dışa açılması gerekiyor.

Benim gördüğüm şu ki İran, milletin re-

fahı için ne yapması gerektiğini biliyor. Ama

bunu Türkiye gibi yapmak istemiyor. Çin

gibi, çok daha kontrollü bir biçimde yapmak

istiyor. Türkiye’deki ekonomik transformas-

yon süreci, 2002 yılında bir politik transfor-

masyon getirmişti. Benim gördüğüm, İran,

politik transformasyonu zorlamayacak bir

ekonomik transformasyon süreci istiyor. Çin

deneyiminin son 35 yılı, bunun mümkün

olabildiğini hepimize gösterdi. Ben, İran’a

doğru baktığımda uyanma telaşında olan

bir küçük Çin görüyorum doğrusu. Bunun

da Türkiye’nin devam eden iktisadi dönü-

şüm süreci için önemli fırsatlar barındırdığı

kanaatindeyim.

TEPAV Direktörü

Güven SAK

İran ve Türkiye’nin

büyümek için reform

yapmaları gerekiyor

Türkiye, Kore ve İran’da kişi başına düşen milli gelir, cari ABD doları, 1960-2014

Kaynak:

DünyaBankası,DünyaKalkınmaGöstergeleri