105
EKONOMİK
FORUM
Ağaca bakarken ormanı gözden kaçırmamak gerek yor; "d j tal
dönüşüm" konusunun "endüstr 4.0” bağlamıyla alab ld ğ nce
tartışılması çok öneml ve olumlu b r gel şmed r, ama yeterl değ ld r.
B r adım daha atarak “ekos stem n” değ şmelere uyum sürec ndek
etk ler n gerekt ğ kadar tartışma gündem ne taşımak gerek yor.
alma disiplinine” uymaktır ki bu, ağırlıklı olarak insana özgü olan bir
bilinç aşamasıdır.
İş dünyasında birikim yeteneklerini koruyarak uzun dönemli
geleceği güven altına almanın yol ve yöntemleri üzerinde kafa yo-
ran entelektüel çevreler, önemli bir eğilime işaret ediyor: Geleceğe
ilişkin modeller geliştirme ve benzetimler yapabilme düzeyinde
örgütlenen, ekosistemlerin önemini kavrayan topumlar daha hızlı
toparlanıyor ve halkının refahını artırıyor.
İş yeri yönetimi ve ekosistem
Ron Adner ve Rahul Kapoor, HBR/Türkiye’deki “Doğru Teknoloji
Yanlış Zaman” başlıklı makalelerinde önemli bir sorunun yanıtını
arıyor: Neden bazı yeni teknolojiler, kendinden önceki teknolojilerin
yerini hızla alırken, diğerleri çok uzun zaman gerektiriyor?
Düşünce insanları sorunun yanıtını verebilmek için iki şey düş-
memizi öneriyorlar: Birincisi, sadece teknolojinin kendisine değil,
daha kapsamlı olarak onu destekleyen ekosistemlere bakmalıyız.
İkincisi de rekabeti güçlendiren teknolojiler olmaktan çok, yeni
ve eski ekosistemler arasında olabileceğini anlamalıyız. Adner ve
Rapoor bir adım daha ileri gederek, “pazara hâkim olma yarışında
ekosistemler teknoloji kadar önemlidir”değerlendirmesini yapıyorlar.
“Ağaca bakarken ormanı gözden kaçırmamak gerekiyor”, “dijital
dönüşüm” konusunun “endüstri 4.0” bağlamıyla alabildiğince tar-
tışılması çok önemli ve olumlu bir gelişmedir, ama yeterli değildir.
Bir adım daha atarak “ekosistemin” değişmelere uyum sürecindeki
etkilerini gerektiği kadar tartışma gündemine taşımak gerekir.
Dönüşüm üzerinde çalışan bilim insanları, ekosistemdeki tüm
engellerin kavranması, açıklanması ve aşılmasının rekabet gücü
yaratmada önemli bir değişken olduğu üzerinde ısrarlı.
Maxwell Wessel, AAron Levie ve Robert Siegel “Geleneksel Eko-
sistemlerin Dezavantajları” başlıklı makalelerinde, müşterilerin her
hareketinin izlenmesi ve bilgilerin içerik tavsiyesi ve kaynağı kadar
diğer alanlarda da kullanılmasının etkili bir şekilde yapılabilmesi için
“uygun hedefleri olan ekosistem ortaklarına ihtiyaçları var” diyorlar.
Nathan Furr, Kaete O’Keeffe ve Jefrrrey H. Dyer, “Çok Partili
İnovasyonu Yönetmek” başlıkla makalelerinde, şirket liderlerinin
“İş ortaklarının ekosistem seviyesinde çözüm üretme becerisinden
faydalanmaları gerekiyor” saptamasını yapıyor.
Yönetim biliminin tartışmasız önderi bir kurumun yayınındaki
makalelerinde bilim ve uygulama insanları, ekosistemi dikkate
almadan, eski ve yeni ekosistemlerin birbirini destekleyen ya da
köstekleyen yapılarını, işlevlerini ve kültürünü kavramadan tekno-
lojik dönüşümleri etkin ve verimli yönetemeyeceğimizi söylüyor.
Ekosistem nedir?
Ekosistemin ne olduğunu anlamak için Ernst Mayr’ın“Biyoloji Budur”
adlı kitabına başvuralım. Mayr, İngiliz bitki ekoloğu A.G. Tansley’ in
tanımını paylaşıyor: “Birlik içindeki organizmalar ve bunların çev-
relerindeki fiziksel etmenleri kapsayan tüm sistemleri ifade eder”.
Mayr, R.Lindman’ın belirtilen sistemin enerji dönüşümündeki rolü
üzerindeki açıklamalarına gönderme yaparak, adını vermediği
başka bir ekoloğun tanımını da aktarıyor: “Bir ekosistem, enerji ve
maddenin canlıların ortamı ve etkinlikleri aracılığıyla dolaşımını,
dönüşümünü ve birikimini içerir”.
Eğer, hızla değişen dünyamızda kendi yerimizi sağlam bir
konumlamaya taşıyacaksak; inanç ve düşünce sistemlerindeki
dönüşümleri iyi bilmemiz gerekiyor. Ayrıca, eğitim sistemleri ile
bilim ve teknoloji sistemlerinin karşılıklı bağımlılıklarını derinliğine
kavramanın önemi artıyor. Yetmiyor, ticari sistemler ve finansman
sistemlerindeki dönüşümlerin ve dönüşümlerin iş yerlerimize
etkilerini ayrıntılarıyla bilmek gerek şartlardan biri. Hukuk sistem-
lerinin, hemen onun ardından sosyal ve siyasal sistemlerin işleyi-
şini de derinliğine analiz ederek; son çözümlemede “sistemlerin
sistemini” iyi kavramak “iş yaşamımızın ekosistemi" üzerinde kafa
yormamak önemli bir sorumluluk haline geliyor. Yeraltı ve yerüs-
tü zenginlerimiz, fiziki sermaye stokumuz, bilimsel ve teknolojik
düzeyimiz ve insan kaynaklarımızın yetişkinlik düzeyinden oluşan
“toplam kaynak verimini” artırmamız ekosistemi derinliğine anla-
yabilmenin bir türevi.
Ekosistem, yönetişim aracı
Diyoruz ki“nesnelerin interneti”aşamasındayız: Akıllı ve bağlantı
ürünler ve sistemler çığ gibi büyüyor. Otomasyon ve yapay zekâ
alanındaki gelişmeler Hawking ve Musk’ı bile endişelere sevkediyor.
Kontrol sistemleri, uzaktan yönetim, hizmet ve bakım yapılarında
değişme giderek hızlanıyor. Veri üretimi“büyük veriyi”çok önemli bir
gelişme etkeni olarak hayatımızın derinliklerine sindiriyor.
Dijital dönüşümle, daha düşük maliyet, daha etkin enerji kulla-
nımı, daha küçük boyutlu araç-gereçler ve alan ihtiyacı, daha az ısı
ihtiyacı, daha etkin ve verimli bir dünyaya doğru ilerliyoruz.
Veri, entegrasyon, dönüşüm, görünebilirlik, uygulanabilirlik,
ölçeklendirme sorunları ve artan bağımlılıklar yeni bir dünya dü-
zenini işaret ediyor; bütün bu gelişmeler yepyeni ekosistemlerle
yüzleştireceğimiz anlamına geliyor.
Başlıklar halinde aktarılan gelişmeler“eski ve yeni ekosistemlerin”
dönüşümü destekleyen ve köstekleyen özelliklerini “anlamayı” çok
önemli yönetişim aracı haline getiriyor. Ezberlerimizi bozmadan,
ekosistemlerin yapı, işlev ve kültürlerini kavramadan yeni dünyanın
koşullarına uyum gösterebilir miyiz? Sorunun yanıtı kocaman bir
“hayır” olacaktır... Ekosistemlerin rekabet üzerindeki etkileri günlük
medyanın ilgi menzilindeki yerini almalıdır; kitlelere erişebilirlik
artırılmalıdır ki ülkemizin enerjisini boşa harcamayalım.