ABD-AB ARASINDAKİ
TRANSATLANTİK SÜRECİNE
TÜRKİYE’NİN NASIL DÂHİL OLABİLİR?
ABD-AB arasındaki transatlantik sü-
recine Türkiye’nin nasıl dâhil olabileceği
konusunda bugüne kadar bazı alternatif
öneriler ortaya atıldı. Buna göre, önceleri
ABD’nin AB’ye sağlayacağı serbest ticaret
imkânının Türkiye’nin AB ile Gümrük Bir-
liği de göz önünde bulundurularak, Tür-
kiye’ye de en azından gümrük vergisi gibi
engellerin kaldırılması isteği dile getirildi.
“Andorra Modeli” olarak adlandırılan ve
AB’nin her hangi bir üçüncü ülke ile STA
yapması halinde “aynı haklardan Türki-
ye’nin de otomatik olarak yararlanabilmesi-
ni” sağlayabilecek böyle bir hükmü AB yet-
kililerinin kendi çıkarları bakımından, ABD
ile başlayacak karmaşık müzakere sürecine
dâhil etmek isteyecekleri ihtimali çok zayıf.
Türkiye’nin Andorra gibi küçük bir ülkeye
kıyasla rekabet gücü ve ekonomik büyüklü-
ğü dikkate alındığında bu yaklaşımın özel-
likle ABD mercileri nezdinde kabul bulma-
yacağı da aşikâr.
ABD ile Türkiye’nin, ABD-AB müza-
kerelerine eş anlı ve paralel müzakereler
yapması (ya da üç taraflı bir müzakere
sürecinin başlatılması) ihtimali de TTIP
müzakerelerin 2013 yaz ayları itibarıy-
la başlayacak olması dikkate alındığında,
yine ihtimal dâhilinde görülmüyor. Bu du-
rumda, Türkiye’nin ABD ile kendi başına
bir STA müzakere sürecini en kısa sürede
başlatması beklenmeli. Bu çerçevede, Baş-
bakan Erdoğan’ın son ABD ziyaretinde, iki
taraf arasında bir STA oluşturulması ama-
cıyla bir Yüksek Seviyeli Çalışma Komitesi
olması
4
bu durumu değiştirmiyor. Bir örnek vermek gerekir-
se, Türkiye’nin ABD’ye ihracatında önemli bir paya sahip olan
tekstil ve hazır giyim ürünlerinde, ABD’nin uyguladığı gümrük
tarifeleri oldukça yüksek. ABD’nin, tekstil ürünlerinde “bağlı ta-
rife oranı” ve “MFN bazında uyguladığı” tarifeleri %7.9 ve hazır
giyim sektöründe ise sırasıyla %11.4 ve %11.7. Ayrıca bazı tarife
satırlarında tarife zirveleri de söz konusu.
Türkiye’de Transatlantik Anlaşması’na yönelik olarak artan
bir diğer endişe konusu da Türk ihraç ürünlerinin ABD pazarında
AB menşeli ürünler karşısında aynı şartlarda rekabet avantajını
yakalayamayacak olması. Zira ABD ile Türkiye arasında bir ser-
best ticaret anlaşmasının olmayışı, bu nedenle Türk ihraç ürünle-
rine ABD pazarında korumacılığın devam etmesi, buna karşın AB
menşeli ürünlere benzer uygulamaların kalkması, Türkiye’nin AB
karşısında haksız rekabete uğramasına yol açıyor.
Langhammer’a göre olası bir transatlantik anlaşması, AB ve
ABD’nin daha önce STA yaptığı ticaret ortaklarının bu pazarlara
ayrıcalıklı ve öncelikli giriş imkânlarını olumsuz etkileyecek. Ör-
neğin, AB ile Gümrük Birliği yapmış olan ancak, ABD ile STA’sı
olmayan Türkiye, Amerika pazarında AB’li üreticilere karşı daha
dezavantajlı bir konumda olacak.
5
Diğer bir önemli unsur ise AB ve ABD’nin ortak normlarla
hareket etmeleri durumunda dünyanın geri kalanı için çok be-
lirleyici olacak küresel kural ve standartları getirmeleri.
6
Tran-
satlantik ilişkisi bu iki büyük ekonominin küresel norm koyucu
olmasına yol açacak gibi. Bu durumda, örneğin Türkiye bu ku-
rallara uyumlu bir üretim süreci, sanayi ve ticaret politikası be-
lirlemek ve kendi iç düzenlemelerini de bu ülkelerle uyumlu hale
getirmek zorunda kalacak. Bu Türkiye’nin ihracatı açısından AB
ve ABD pazarlarının genişliği düşünüldüğünde olumlu yönde
bir belirlilik sağlıyor. Ancak, sağlık, tüketici hakları vb. teknik
standartlar, gıda güvenliği, rekabet politikası, çevre standartla-
rı, emisyon miktarının azaltılmasına ilişkin kurallar ve çalışma
hayatına ilişkin düzenlemeler gibi pek çok alanda maliyetli bir
dönüşüm sürecini de beraberinde getiriyor. Bugüne kadar AB’ye
katılım sürecinde müktesebat uyumundaki zorluklar ve yanında
sağlayacağı yararlar dikkate alındığında, böyle bir mega-anlaş-
manın Türkiye gibi ülkelere yükleyeceği şartlar konunun üzerin-
de durulması gereken en önemli yönünü oluşturuyor.
Mevcut durum karşısında Türkiye’nin iki dev blokla ticare-
tini sürdürmek amacıyla yeni oluşacak şartlara esasen uymak
zorunda olması, bu konuda AB’nin de gerisinde kalmasının ge-
tireceği büyük maliyetlere ilaveten; ticaret sapmasını önlemesi
ve ikili ticaret dengesinin daha da kötüye gitmesini engellemesi
için, TTIP girişimine başından itibaren katılması giderek önem
kazanıyor.
EKONOMİK
FORUM
63
i
ARAŞTIRMA