Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  92 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 92 / 132 Next Page
Page Background

İnsanlığı aşındıran

üç bela

RÜŞTÜ BOZKURT

A

zerbaycan’ın bağımsızlığına kavuştu-

ğu 1990’li yılların başlarında, Şişecam

açısından potansiyelleri belirleme-

ye yönelik heyecanla araştırmalar

yapmaya başladık. Sık sık Azerbeycan’a gidiyor;

Gence’den Subırabad’a, Nahcivan’dan Sumgait’e

dolaşıyorduk.

Nahcivan’dan Baku’ye bağlantıyı kuran küçük

uçak fırtına nedeniyle kalkış yapamadı. Ne yapa-

cağımızı düşünürken bizimle birlikte havaalanında

olan Nahcivan Başsavcısı Hüseyin Bey bizleri evine

götürdü. Bütün gece Balbek’den Fuzuli’ye şiirler-

lerle süslenen, giderek koyulaşan söyleşinin bir

yerinde savcının yakın arkadaşı, “İnsanın özünün

özüne ettiğini felek bile etmez!” dedi.

Bu özdeyiş o günden bugüne zihin hiyerarşimin

üst sıralarındaki yerini korur. Üç “insani zaafın”

başımızın büyük belası olduğunu sık sık bana anım-

satır. Bunlar açgözlülük ile sorumsuzluk, takdir

edilme ile şöhret açlığı ve kibir ile üstünlük inancı.

AÇGÖZLÜLÜK VE SORUMSUZLUK

İnsanlar arasında “sosyal mesafelerin korun-

ması” hayatın zor yanlarından biri. İnsan doğası

kendini öne çıkarmaya yatkın. Daha çocukluktan

başlayarak “sahip olma duygusu” gelişir, kardeşler

oyuncaklarını paylaşamadıkları için didişir.

Aile kurumunun, okulların, inanç kurumları-

nın, devlet örgütlenmelerinin enerjilerinin önem-

li bölümü yeni yetişmekteki kuşaklara ulusal ve

evrensel değerleri öğretmek, içselleştirilmesini

sağlamak için harcanır. İnsanlar bir arada yaşarken,

güven içinde yaşamı sürdürmenin belirleyici unsur-

lardan birinin de ortak dili konuşmaktan çok ortak

düşünceyi paylaşmak olduğunu öğrenir. Ortak dü-

şünceyi sağlamak ve yaşam biçimi haline getirmek

için “öğretilmiş değerlere” başvurulur. Öğretilmiş

değerler de, ulusal ortak yarar adına topluma sunu-

lur ve bir arada yaşamayı “meşrulaştıran” zihinsel

paydaşlık yaratılmaya çalışılır.

“Ulusal” kavramı, bireyin çıkarlarını aşan, top-

lumun çıkarlarına vurgu yapan bir özveri çağrısı ya-

par. Çoğu kez ulusal kavramına vurgu yapılmasının

arka planında, birey çıkarları ile toplumun çıkarla-

rının çatışmasının yaratabileceği ayrışmayı önleme

vardır. Çok yaygın anlatımla, “Mehmet’in çıkarla-

rıyla, memleketin çıkarları” her zaman örtüşmez.

Toplumu yönetme erkini elinde tutanların “iyi

bir yönetişiminden” söz edildiğinde, “Mehmet’in

çıkarlarıyla, memleketin çıkarlarını dengeleyebilen

örgütlenme ve uygulama” anlaşılır.

Aileden okula, inanç örgütlenmelerinden ticari

örgütlenmelere, insanı mıza bir arada yaşamının

temel kurallarından biri olan “kendine fren koyma

ilkesini” öğretememişsek, birey ile toplumun çı-

karlarını dengelemek zorlaşır. Bireyin haklarının,

diğer bireylerin haklarıyla sınırlı olduğu ailede,

okulda, sosyal yaşamın öteki derinliklerinde kav-

ranması gerekir. Daha da önemlisi “ad il olmak”

bir yaşam biçimi ve tarzı haline getirilmediğinde, aç

gözlülük ile sorumsuzluk tohumlarının yeşermesi

için iklim ve ortam hazır olur.

Geçtiğimiz ayda yitirdiğimiz büyük usta Çetin

Altan’ın zenginlik tanımlaması, insanlara açgöz-

lülük ve sorumsuzluk iklimi yaratmakla ilgili so-

rumlulukları hakkında da bilgi veriyor. Altan’a göre

“zenginliğin üst sınırı, dostlarla sofrayı korkmadan

paylaşacak kadar akara sahip olmaktır, ondan ötesi

başka bir şeydir, sahip olmakla ilgilidir.”

Toplumun yarattığı zenginlik algısı, “sahip ol-

mayı”, “olmanın” önüne koyar, “itibar göstergesi”

haline getirirse, sahip olma ölçeklerini büyütmek

için insanlar ilke ve kuralları hiçe sayarak “açgözlü-

lük ve sorumsuzluk” alanlarını genişletir.

Üç “insani zaaf” olan açgözlülük ile sorumsuzluk, takdir edilme

ile şöhret açlığı ve kibir ile üstünlük inancı başımızın büyük

belası.

Bireyin haklarının, diğer bireylerin haklarıyla sınırlı olduğu

ailede, okulda, sosyal yaşamın öteki derinliklerinde kavranması

gerekir. Daha da önemlisi “adil olmak” bir yaşam biçimi ve tarzı

haline getirilmediğinde, aç gözlülük ile sorumsuzluk tohumlarının

yeşermesi için iklim ve ortam hazır olur.

rustu.bozkurt@dunya.com

YÖNETİM

92

EKONOMİK

FORUM