91
EKONOMİK
FORUM
yaptığı DYY stokundan %0,5’lik pay alması
diğer bölgelerle kıyaslandığında, potansi-
yelin altında kaldığını gösteriyor. Örneğin,
Polonya ve Macaristan’ının 2004’te AB’ye
ilk üye olan 15 devletten (AB-15) aldığı
DYY stoku, 95 milyar eurodan 2012 yılı-
na kadar %230 artarak 218 milyar euroya
ulaşıyor. 218 milyar euro, 2012 yılında 12
trilyon euroyu geçen AB ülkelerinin dışa-
rıya yaptığı toplam doğrudan yatırım sto-
kunun %1,8’ini oluşturuyor. 2002 yılında
%1,2 olan bu oran %0,6’lık artış gösteriyor.
4
AB’nin göz ardı edilemeyecek ölçü-
de olan yatırımcı potansiyeli, Türkiye’nin
kronikleşmiş cari açık, iç tasarrufların az
olması ve yüksek teknolojili üretimin
artması sorunlarına katkı sunabilir. Bu
sayede cari açık azalacak, yatırımlar iç ta-
sarruflar yerine DYY ile finans edilebilecek
ve “knowhow” (teknik bilgi) transferiyle
ülkenin üretim kalitesi artar. Bu bağlamda
özellikle biyoteknoloji, nano-teknoloji
ile bilgi ve iletişim hizmetleri alanların-
da ilerleme sağlanabilir. Merkez Bankası
verilerine göre 2012 yılında Türkiye’ye
gelen DYY miktarının %43’nün imalat
sektörüne yatırım yapması bu gelişimi
destekler nitelikte. DYY miktarındaki ar-
tış, 2003-2007 arasında düşük-teknoloji
ağırlıklı üretimden, orta-teknoloji ağırlıklı
üretime geçilmesini desteklediği gibi,
gelecek dönemde de ileri teknoloji üreti-
mini güçlendirir.
Türkiye’nin AB’yle yakın ilişkiler kurarak
reform sürecine hız vermesinin ülkenin
kurumsal kalitesine ve DYY oranlarına po-
zitif etkileri daha önce de tecrübe edildi.
Üstelik Türkiye gelen DYY’nin artması, ül-
keye makroekonomik açıdan birçok fayda
sağlayabilecek potansiyelde. Önümüzdeki
dönemde Türkiye, AB zirvesiyle yakalanan
pozitif atmosfer, 2015 İlerleme Raporu’nun
yol gösterici tavsiyeleriyle desteklenerek
2016’da kurumsal kalitenin ve DYY mik-
tarının yeniden yükseldiği bir döneme
geçebilmenin zemin oluşturuyor.
Türkiye ile AB’nin yakın ilişkiler
kurması menfaatlerine olur
Uzun süredir olumlu haberlerin
gelmediği Türkiye AB ilişkileri 29 Kasım
2015’te geleceğe yönelik umut vaat edici
gelişmelere sahne oldu. Özellikle Ekim
2016’da, Türkiye’nin Geri Kabul ve Vize
Serbestisi Antlaşması’nı uygulaması halin-
de Schengen Bölgesi’ne vizesiz seyahatin
başlayabilecek olması, ilişkilerin her alanda
gelişmesine yapacağı katkılar göz önüne
alındığında, çarpıcı bir gelişme olarak de-
ğerlendiriliyor. Öte yandan 2015 Türkiye
İlerleme Raporu, özellikle siyasal gelişme-
lerin ülkeyi AB çizgisinden uzaklaştırdığını
belirtiyor. Bu durum AB ile yakınlaşan iliş-
kilerin mevcut siyasal bakış açısıyla devam
etmesinin zorluğunu ortaya koyuyor. Bu
bağlamda henüz sürdürülebilir bir pozitif
ajandanın oluştuğunu belirtmek güç de
olsa, Türkiye’de siyaset ikliminin normalleş-
mesi ve AB kriterlerine yaklaşması halinde
ilerleme sağlama şansı, her zamankinden
daha yüksek bir hale geldiği söylenebilir.
AB ile ilişkilerde beliren pozitif gün-
demi değerlendirmenin Türkiye’ye; Orta
Doğu pazarının istikrarsızlaştığı ve Rus-
ya’nın ekonomik yaptırımlar uyguladığı
zorlu atmosferde, piyasayı rahatlatacak
çeşitli etkileri bulunuyor. Bunların ara-
sında DYY miktarlarının artması sürecin
önemli ekonomik etkilerinden. Zira 12
trilyon euroluk AB’nin dışarıya yaptığı DYY
stokundan aldığımız payı artırmak, cari
açığı azaltacak, yeni yatırımlar sağlaya-
cak ve bilgi transferi ile yüksek kalitede
üretim hedefini karşılayabilir. Ayrıca, Yargı
ve Temel Haklar ve Adalet, Özgürlük ile
Güvenlik fasıllarının açılabilecek olması,
adalet göstergelerini pozitif yönlü geliş-
mesini sağlayarak içeride devlet otoritesini
güçlendirip, dışarıda yabancı yatırımcıya
güven vererek DDY’yi artıracaktır.
Türkiye ve AB’nin yakın ilişkiler kur-
masının tarafların menfaatine olduğu
geçmekte olduğumuz dönemde tecrübe
edildi. AB, Türkiye ile işbirliği yapmadan
mülteci sorunu ve terörle mücadelenin
zorluğunu fark etti. Türkiye ise Batı’ya alter-
natif olarak Asya ve Orta Doğu’daki kom-
şularıyla geliştirdiği ilişkilerde zor günler
yaşıyor. Bu bağlamda Türkiye’nin Osman-
lı’dan bu yana politikası olan “Batı’ya yakın
durarak Doğu’da güçlü olma” stratejisine
yeniden yaklaşması beklenebilir. Böylece
Türkiye kurumsal kalitesini, adalet göster-
gelerini ve DYY miktarlarını artırabilecek
ve Asya ve Orta Doğu pazarlarında kay-
bettiği ticaret hacmini AB pazarıyla telafi
edebilir. Bu bağlamda ilişkilerde yakalanan
pozitif atmosferin sürdürülmesi tarafların
menfaatine olur.
2004-2007 Arası Trendinin Devamıyla Oluşacak DYY ile AB’nin Türkiye’de Yaptığı
ToplamDYY’deki Değişim (2001-2012)
160 €
140 €
120 €
100 €
80 €
Milyar Euro
60 €
40 €
20 €
0 €
2001
%0.2*
%0.6*
%0.5*
%0.5*
%0.9*
%1.2*
76,5
Milyar €
Gerçekleşen
2004-2007
Trendinin
Devamı
Durumunda
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
%0.2*
Açıklama:
Hesaplamalar 2004-2007 trendinin devamı ve AB’nin küresel yatırım oranları
kullanılarak hazırlanmıştır. Hesaplamada diğer dış etmenler ve Türkiye’nin yatırım sahasının olası
daralması dikkate alınmamıştır.
*
AB ülkelerinin dışarıya yaptığı toplam doğrudan yatırım içerisinde Türkiye’nin payı.
Kaynak:
Eurostat/ EU direct investment outward stock, TEPAV hesaplamaları.
4)
OECD, FDI Positions By Country, TEPAV Hesaplamaları.