99
EKONOMİK
FORUM
rikasının mutlaka zarar edeceğini rakamlarla
ispata çalışıyorlardı.
İhalenin yapımına üç gün kala Tekel’in
kağıt fabrikası dosyası İsmet Paşa’nın masa-
sına geldi. Başvekil verilen raporları, yapılan
hesapları gözden geçirdikten sonra Tekel
Bakanı’na emir verdi ihale kaldırıldı.
Çok geçmeden konu Atatürk’ün masa-
sına geldi.
Atatürk, Başvekil İsmet Paşa’yı, Maliye
Bakanı Fuat Ağralı’yı İktisat Bakanı Mustafa
Şeref’i ve Tekel Bakanı’nı çağırdı, durum ince-
lendi. Hükümetin elindeki dokümanlar, fabri-
kanın bu ölçüler içinde verimli olmayacağını
göstermekteydi. Başbakan ve Bakanlar da bu
fikre katılıyorlardı.
Atatürk,
◗
“Cumhuriyetin kuracağı bir fabrikanın
zarar etmesi kötü örnek olur, ümit kırar, bı-
rakalım”dedi
Bıraktılar dosya ortadan kalktı tozlu raflar
arasında yerini aldı vemesele kapandı. (1929)
◗
Mehmet Ali Kağıtçı:
1932 yılında
Londra’da Para ve İktisat Konferansı toplandı.
Toplantıya Türkiye’den Celal Bayar katıldı.
Konferansta sanayileşmiş devletler
**
bir karar
aldılar. Bu kararla dillerinin altındaki bakla or-
taya saçıldı. Bir ibret belgesi olan karar şu idi:
“Hammadde kaynakları zengin olan fakat Sa-
nayisini kuramamış bulunan ülkeler hukuken
müstakil olmakla beraber iktisaden sanayici
memleketlerin hammadde kaynağı olarak,
kalkınmış ülkelerin hegemonyası altında,
muhtaç durumda tutulmalıdırlar.”
Fransız Arkeoloji Enstitüsü eski üyelerin-
den Robert Matran, “Geri kalmış ülkelerde
ulusal sanayilerin kurulmasını, kurulmuşların
devamını önlemek ve ülke piyasasına Avrupa
üretimini göndererek bu ülkelerin açık pazar
durumunu devam ettirmek gerekir” diyordu
(“Aperçu Economique de Turquie- Türki-
ye’nin ekonomik görünümü).
Aynı toplantıda Alman delegesi“Türkiye’de-
ki sanayileşme bizi tedirgin ediyor”demişti.
Türkiye Cumhuriyeti Heyeti Başkanı Sayın
Celal Bayar, dönüşte sanayileşmiş ülkelerin bu
kararını Atatürk’e duyurdu ve gerekli bilgiyi
vererek, 1929’da Tekel’in kurması anmeselesi
olan kağıt fabrikasının, ihale edilmek üzere
iken vazgeçilmesinin iç yüzünü anlattı.
Celal Bayar o yıllarda İş Bankası Genel
Müdürü’dür.
◗
Celal Bayar:
Atatürk beni Marmara
Köşkü’ne çağırdı, 1929’da rafa kaldırılan kağıt
meselesinin hangi aşamada olduğunu sordu,
anlattım. Bir kere daha anlat dedi, anlattım.
Atatürk hiçbir şey demeden ayrıldı ve ertesi
günü İktisat Vekili Mustafa Şeref’i görevden
alarak beni İktisat Vekilliği’ne atadı.
Kağıt fabrikası projesi 1932 yılında Ata-
türk’ün Bayar ile Marmara Köşkü’ndeki ko-
nuşmasından sonra tekrar raftan indirildi ve
Bayar’ın İktisat Vekilliği döneminde uygula-
maya kondu.
◗
Kağıtçı:
Yabancı çevreler Cumhuriyet
devrinin Selüloz- Kağıt Sanayi kuruluş girişi-
mini engellemek için ellerinden geleni yine
yapıyorlardı. Bu kişilerin girişimleri sonucu
yetkililer “Nasılsa batacak bari az para batsın
“diyerek kurulacak fabrikanın yıllık kapasitesini
24 bin tondan 12 bin tona düşürdüler ve se-
lüloz kısmını geleceğe bıraktılar. Böylece yıllık
12 bin ton kağıt ve karton kapasiteli fabrika
projesi 1. Beş yıllık Sanayi programına girdi.
Temeli 14 Ağustos 1936 da atılan fabrika
6 Kasım 1936’da üretime başladı.
Sabotajlar başlıyor
◗
Kağıtçı:
Kağıt sanayimizin kurulmasını
önlemek isteyen çevreler kağıt fabrikası ku-
rulması kararından sonra da boş durmadılar.
Alman hükümetine başvurarak Türkiye’ye ka-
ğıt makineleri satışını engellemek için Alman
hükümetine başvurdular. Alman Hükümeti
“Makine ihraç malı olarak döviz sağlamakta-
dır, bu bakımdan satışın engellenmesi imkan-
sızdır”cevabını verdi... Bu kez selüloz sabotajı
düzenlediler. Selüloz ihalesini oyaladılar, hatta
teminatı yakarak selüloz vermediler. Buna
karşılık hükümetimiz tütün karşılığı selüloz
teslimini şart koştu ve ancak bu baskı zoruyla
bir miktar selüloz alabildik. Selülozlar işlenme-
ye başladığında, sabotaj unsuru ortaya çıktı,
verdikleri selüloz reçine kusmakta idi. Selüloz
hücrelerinden sızan reçine damlacıkları, maki-
nelerin hassas kısımlarına sıvaşıyor ve üretimi
engelliyordu. Türk kağıtçılığını engellemeye
çalışanların amacı belli idi. Reçine kusan se-
lülozlar yüzünden üretim duracak olumsuz
Sümer Bank Selüloz Sanayi Müessesesinin
umumi görünüşü (Foto: Fahri Seyrek, İzmit 1939)
Fabrikamızın deniz tarafından dörünüşü. (Foto: Mehmet Ali Kağıtçı, 1939)