Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  99 / 132 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 99 / 132 Next Page
Page Background

99

EKONOMİK

FORUM

ile böylesine teslimolmuştu. Atatürk böylesi

bir ortamda Kurtuluş Savaşı’nı başlattı.

Ekonomik durum

Osmanlı İmparatorluğu savaş öncesin-

de ekonomik zenginliklere sahip bugünkü

Libya, Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Yemen,

Lübnan, Filistin, Ürdün ve Rumeli’nin geniş

ve verimli topraklarını kaybetmişti.

Cumhuriyet’in kurulduğu Anadolu top-

rakları Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Sa-

vaşları sırasında savaş alanı olmuştu. Sivas,

Bitlis, Van arasındaki bölge Çarlık Orduları

ve Ermeni çeteleri tarafından tahrip edil-

mişti. Genç ve üretken nüfus yok olmuştu.

En verimli toprakları Ege bölgesi, Kur-

tuluş Savaşı sırasında Yunanlılar tarafından

yakılıp yıkılmıştı. Buradaki işgücü nüfus

değişimi nedeni ile yurtdışına gitmişti.

Cumhuriyet hükümetine çoğu kıraç

ekilebilir alanın kaldığı, yıllık veriminin dü-

şük olduğu, ticaret kanallarının tıkandığı,

sanayin yok mertebesinde sayılabileceği

bir toprak parçası kalmıştı.

Tarımın durumu

Tarımda ülkenin çok küçük bir bölü-

münde ancak akarsu kıyılarında tarım ya-

pılabiliyordu. Gübre ve ilaç gibi modern

tarım girdileri bilinmiyordu bile. Gübre

olarak kullanılan hayvan dışkısı aynı za-

manda yakıt (tezek) olarak da kullanıldığı

için yetersiz kalıyordu.

Adana, Aydın, İzmir yöresinde birkaç

traktör, patoz gibi tarım aleti vardı. Kara-

saban en yaygın üretim aracıydı. Demir

pulluğun kullanımı bile çok sınırlı idi. Çift

hayvanı olarak tarlanın daha hızlı sürülme-

sini sağlayan at, katır gibi hayvanlar kulla-

nılmıyordu. Öküz en önemli çiftlik hayvanı

idi. Bu durum büyük kentlerin ihtiyacı olan

gıda maddelerinin yurtdışından sağlan-

masını gerektiriyordu. İstanbul’un buğdayı

Romanya’dan, Rusya’dan diğer maddeler

ise çevre ülkelerden getiriliyordu. Hayvan-

cılık birkaç yöre dışında çiftçinin yan uğraşı

idi. Özel anlamda besi ve süt hayvancılığı

yapılmamaktaydı.

Ülkemizin zengin maden yatakları hemen tamamı yabancılar tarafından işletiliyordu.