EKONOMİK
FORUM
100
lülerin sömürge halkı köleleri gibi kırbaç
altında insafsızca çalıştırdıklarını tespit etti.
Aç ve çıplak halde çalışan bu işçileri
korumak üzere Ankara’dan bir müfettiş
gönderildi ve işçiler arasında yardımlaşma
sandığı kuruldu. Ardından “Zonguldak
Amele Kanunu” olarak bilinen 10 Eylül
1921 tarih ve 151 sayılı yasa çıkarılarak
kömür havzası işçilerinin çalışma ve yaşam
koşulları düzenlendi.
Bu kanuna göre,18 yaşından küçük-
lerin çalıştırılmaması, çalışma süresinin
8 saat olması, ücret tespitinde işçi tem-
silcisinin de yer alması, ocak çevresinde
hastane ve eczanenin bulunması, işçiler
için hamam ve dinlenme yerlerinin yapımı
gibi zorunluluklar getirildi.
Cumhuriyet döneminde madencilik
Cumhuriyet Hükümetleri tamamı ya-
bancıların işletmesinde olan bir maden
endüstrisi devir almıştı. Mevcut yer altı
kaynaklarımız hep yabancı ve yerli ortak-
ları tarafından işletiliyor ham olarak yurt-
dışına götürülüyordu. Türk milleti zengin
maden yataklarımızdan yararlanamıyordu.
Atatürk “Beş bin yıllık Türk vatanı” dedi-
ği Anadolu topraklarında zengin maden
yataklarının olduğunu biliyordu. Atatürk
1 Mart 1922’de daha Cumhuriyet kurul-
madan TBMM açılış konuşmasında şöyle
diyordu: “Topraklarımızın altında henüz
işletilmeyen, kullanılmaz halde duran ma-
denlerimizi işleterek milletimizin yararına
sunmak hedefimizdir. Bu hususta faaliyet
gösterecek sermaye sahiplerine hüküme-
timizce her türlü kolaylık gösterilecektir.
Topraklarımızın altında boşuna duran ma-
den zenginliklerimizi kısa sürede işleterek
milletimizin menfaatine sunmalıyız”.
Ulu önder Atatürk zor mali ve ekono-
mik ve ilkel koşullara rağmen madencilik
sektörüne önem verdi.
Sanayi ve Maadin Bankası
Madenciliği geliştirmek, madenleri-
mizi işletmek konusunda ilk girişim Sa-
nayi ve Maadin Bankası’nın kuruluşu ile
başlandı. 25 Nisan 1925 tarihinde Türkiye
Sanayi ve Maadin Bankası kuruldu. Banka
o tarihte çeşitli devlet daireleri ve kuru-
luşları elinde dağınık olarak çalıştırılan
Osmanlı’dan kalan fabrika ve işletmeleri
bizzat veya kuracağı kurumlara aracılığı
ile verimli şekilde çalışmasını sağlamak
amacı ile kuruldu. Sanayi ve Maadin Ban-
kası kendisine devredilen Osmanlı’dan
kalan fabrikalarını işletmekten başka, özel
sektörle ortaklık kurmak, tek başına veya
ortakları ile maden işletme hakkı almak
ve özel sektörle ortak işletmek görevlerini
üstlenmişti. Banka, Anadolu Ajansı, Atatürk
Orman Çiftliği, Bursa Merinos, Devlet Hava
Yolları, Merkez Bankası, MTA, Demiryolları
ve limanlar, Sümerbank ve ziraat okulları-
nın kuruluşlarında görev üstlendi.
1933 yılına kadar madenler ve kurulu
fabrikalarla ilgili faaliyet gösteren Türkiye
Sanayi ve Maden Bankası 1933 yılında
faaliyete geçen Sümerbank ile birleştirildi.
Zonguldak Mühendis Mektebi Alisi
1930 öncesi madencilik alanında atılan
ikinci önemli adımbugün Karaelmas Üniver-
sitesi’nin temeli olan Zonguldak Mühendis
Mektebi Alisi oldu. 1924 yılında bölgenin
maden bölgesi olması nedeni ile ve ülkede
maden mühendisi yetiştirmek üzere bizzat
Atatürk tarafından Zonguldak’ta Zonguldak
Mühendis Okulu açıldı. Okulun kurucusu ve
aynı zamanda elektrik bölümü hocası olan
Elektrik Yüksek Mühendisi Refik Fenmen
ülke madenciliğine hizmeti amaç olarak
benimsemiş, bilgili ve çalışkan öğrenciler
yetiştirmeye önem veren bir eğitimci idi.
Okulunmadencilikle ilgili diğer bütün hoca-
ları Belçika’dan getirilmiş bilgili ve deneyimli
madencilerdi. Onların yanına da Avrupa
üniversitelerinde yetişmiş Zonguldak kömür
ocaklarında çalışan genç yüksek mühendis-
lerini asistan olarak verdi. Öğrenciler her yıl
sonunda iki ay ocaklarda işçi gibi çalıştırıldık-
tan başka okulu bitirmelerinde de Avrupa’ya
altı ay staja gönderilirlerdi. Bu stajı başarı ile
tamamladıktan sonra diplomaları verilirdi.
Okul 1928 ve 1932 yılları arasında 80-100
kadar mezun verince artık ihtiyaç yok diye-
rek kapatıldı.
1930’lara geldiğimizde sayısı bine yakın
maden imtiyazı ve ruhsatı birer spekülasyon
konusu olarak elden ele dolaşmaktaydı
(2)
.
Bu kadar ruhsata rağmen Ereğli - Zongul-
dak kömürleri dışında bir kaç yabancı şirket
tarafından, gayet ilkel araçlarla ve daha çok
zulüm derecesine varan şartlar altında çalış-
tırılan fakir Türk köylülerinin kaba el emekleri
ile maden damarlarını tahrip edercesine,
işletilen bir iki yataktan başka maden işlet-
mesi de yoktu. Ellerinde imtiyaz bulunanlar
ise her hangi bir şekilde üretime girişmekten
çok, ruhsatlarını satarak veya kiralayarak para
kazanmak peşinde koşuyorlardı. Devlet de
bu spekülatörler yüzünden her biri birer
değerli milli servet kaynağı olan madenle-
rin işletilmelerinin milletimize sağlayacağı
imkanlardan mahrum bırakılmıştı.
Maden ve petrol yataklarının cinsleri ve
rezervleri, ciddi bir araştırma ile az çok sağlıklı
olarak tespit edilememişti. Tabir caizse tam
bir keşmekeş, sahipsizlik ve bilgisizlik hüküm
sürüyordu. Özet olarak topraklarımızdaki
henüz el değmemiş maden kaynaklarımızın
işletilerek ülke çıkarlarına kullanılması gereği
ortada idi. Bunun için teşkilatlanmaya, yeni
yeni kurumlar oluşturmaya ihtiyaç vardı. İşte
Etibank ve MTA böyle bir ihtiyaçtan doğdu.
EKONOMİ TARİHİ