Geri gelen, kimyasallarca zengin olan
ve kayaları süzerek daha çok kirlenen şey-
lden kazanılan hidrokarbonlar hatta çeşitli
radyoaktif minerallerce zenginleşen bu su-
lar yüzeye ulaştıklarında tabanı geçirimsiz
havuzlarda toplanıyor. Bu suların başka bir
bölgeye naklinden önce büyük ölçüde arıtıl-
ması gerekiyor. Arıtma sonrasında tanker-
lerle önceden belirlenmiş deşarj bölgesine
taşınıyor (en azından böyle olması ümit
ediliyor). Asıl problemlerden biri bu nok-
tada başlıyor. Bu çatlakları oluşturmak ve
bağlantılı gözenek sayısını artırmak için
kullanılan akışkanın %90 kadarı sudan olu-
şuyor. Geriye kalan kısmın %9,5’lik kısmı
kum ve %0,5’lik kısmı ise çeşitli kimyasal-
lar, nitrojen ve karbondioksit gazıdır
KAYA GAZI ÜRETİMİNDE KULLANILAN
KİMYASALLARIN ETKİSİ
Sondaj öncesi bölge temizliği ve sondaj
bölgesindeki geçirgenliği artırmak için hid-
roklorik ve asetik asit kullanılıyor. Isı yük-
selmesi durumunda akışkanın akıcılığını
dengelemek için çeşitli bor tuzları kullanılı-
yor. Çeşitli organometalik tuzlar (Organo-
metallic-crosslinked fluids zirconium, ch-
romium, antimony, titanium salts ) çapraz
bağlayıcıların etkisini artırmak için sodyum
ve potasyum karbonatlar, sudaki bakterile-
ri öldürmek için de glutaraldehit kullanılır.
Parçalayıcı akışkanın etki gücünü artırmak
için guar sakızı, türevleri ve çeşitli jeller (car-
boxymethyl cellulose, hydroxyethyl cellulose,
carboxymethyl, hydroxyethyl cellulose, hyd-
roxypropyl cellulose, methyl hydroxyl, ethyl
cellulose, hydroxypropyl guar, carboxymet-
hyl hydroxypropyl guar) kullanılır. Sondaj
borularının paslanmasını engellemek için
sitrik asit ve yine akışkanlığı arttırmak için
isopropanol kullanılır. Sondaj profilini ve en-
jeksiyon ile ulaşılan bölgeleri belirlemek için
radyoaktif (radioactivetracers) malzemeler
kullanılır.
ABD Demokrat Parti üyeleri Henry
Waxman, Edward Markey ve Diana DeGet-
te’nin hazırladığı rapordan bazı rakamları
aktarmakta yarar var. Rapora göre, bu son-
dajlar esnasında kullanılan kimyasalların ve
maddelerin sayısının 2500’den fazla olduğu
ve bu maddelerden 650’sinin tanesinin Te-
miz İçme Suyu Kanunu’ndaki listede olma-
ması gereken kanserojen malzemelerden
oluştuğu ve aynı maddelerin havayı kirleten
kanserojen maddeler listesinde de bulundu-
ğu belirtiliyor.
Raporda, hidrolik parçalama-kırma iş-
lemleri sırasında her kuyunun 4,5 ile 13,5
daj işlemi, kaynak kayada bulunan gaz ve/veya petrol gibi bir
maddenin hazne kayaca göçünü sağlayan bir dayk şeklindeki
kaya vazifesini görüyor. Magmatik olarak aşağıdan gelen ve şeyl
gibi bir kaynak kayayı büyük bir basınçla keserek çıkan kayanın
oluşturduğu çatlaklar şeyl içindeki petrol ve/veya gazın rezervuar
( hazne) kayaya doğru göçünü nasıl sağlıyorsa, sondaj da aynı iş-
lemi yapıyor. Ancak, bu defa basınç yukarıdan geliyor. Oluşan ba-
sınç sadece sondajın yapılması sebebiyle oluşan basınç olmayıp,
sondajla beraber yer altına basınçla gönderilen milyonlarca ton
su ve kimyasalların kaya içinde oluşturduğu basınçtan meydana
geliyor. Bu basınçlı su ve kimyasalın kaynak kaya olan şeyl içinde
oluşturduğu basınçla bağlantılı gözenek sayısı artırılıp, akışkanın
hızlanması sağlanıyor. İçeride suni olarak oluşturulan bu basınç,
şeylin üzerindeki kayaların oluşturduğu kütlesel basıncı (litosta-
tik basınç) aşarak kırılmalarını da sağlıyor. Şeyli parçalamak-kır-
mak için açılan sondaj deliği, şeyl içinde serbest kalan ve akışa
geçen gazın kazanımı için de kullanılıyor. (Şekil 2). Böylece bir
yandan gaz üretimi yapılmakta, diğer yandan da basınçla derin-
lere gönderilen kimyasallarca zenginleşmiş suyun geri kazanımı
sağlanıyor. Ancak eldeki raporlar geri gelen bu su ve kimyasalla-
rın geri kazanımının gönderilen miktarın ancak %50-70’ kadar
olduğunu belirtiyor.
ENERJİ
EKONOMİK
FORUM
83
i