milyon litre suya ihtiyaç duyduğu ifade edi-
liyor. ABD’deki her kuyunun ömrü boyunca
ortalama su tüketiminin 30 bin metreküp
olduğu ifade ediliyor. Bu arada kullanılan
kimyasallar ve diğer malzemelerin de mil-
yonlarca litre olduğu görülüyor. Bu rakamın
kuyu sayısı arttıkça yükseleceği düşünülürse
ortaya çıkacak su ve kimyasal tüketiminin,
dolayısıyla çevrede oluşacak kirlenmenin bo-
yutları daha rahat anlaşılabilir.
Sadece şeyl gazı üretiminde değil, gele-
neksel doğal gaz ve petrol üretimi yapılan
aynı bölgelerde de bu üretimler için 632
farklı kimyasalın kullanıldığı ve bunlardan
279’unun tanesinin ne olduğunun hâlâ açık-
lanmadığı da göz önüne alındığında bu böl-
gelerdeki çevre kirlenmesinin boyutlarının
ne olduğu kolayca tahmin edilebilir.
Hidrolik parçalama-kırma işlemleri sı-
rasında meydana gelen olayların bölgedeki
deprem hareketerini tetiklediği iddiaları da
hemen her platformda dile getiriliyor. Ame-
rika Jeolojik Araştırma Kurumu (USGS) kü-
çük ölçekli depremlerin halk için bir korku
oluşturmadığını belirtmekle beraber, üretim
yapılan bu bölgelerde, 2009 yılında Richter
ölçeğine göre büyüklüğü 3’ten fazla 50 dep-
remin, 2010’da 87 depremin ve 2011’de 134
depremin olduğunu kabul ediliyor. Bu rakam-
ların her yıl artmasına ve 2000’li yıllardakine
oranla altı kat daha fazla olmasına da dikkat çekiliyor. Bu olayların
devamında daha büyük ölçekli depremlerin olması ihtimalinin de
bulunduğu ayrıca vurgulanıyor. Nitekim, Columbia Üniversitesi
sismologları 2011 yılı boyunca Youngtown, Ohio’da Richter ölçe-
ğine göre 4 civarındaki depremlerin sebebini de bu bölgedeki hid-
rolik parçalama-kırma işlemlerine bağlıyor. Memphis Üniversitesi
Deprem Araştırma Merkezi bu depremlere, kuyulardan basınçla
pompalanan suların bölgedeki fayları kaygan hale getirmesinin yol
açtığını ifade ediyor. Benzer deprem artışlarının Texas’taki hidrolik
parçalama-kırma bölgelerinde de oluşmasını, bu tekniği Türkiye’de
de yaymak isteyenlerin dikkatlice izlemesi gerekiyor.
ABD Çevre Koruma Ajansı’nın 2010 yılının sonlarına doğru
yayımladığı rapora göre de şeyl gazı üretimi esnasında atmosfere
çok fazla miktarda metan gazı yayıldığı ve bu miktarın normal gaz
üretimi esnasında yayılan metan gazından çok fazla olduğu belirti-
liyor. Hatta hidrolik parçalama-kırma yapılan bölgelerdeki yer altı
sularının da çok etkilendiği, yanıcı metanların özellikle Pennsyl-
vania’da sığ yer altı sularını kirlettiği raporda yer alıyor. Bağımsız
bilimsel çalışmalar arttıkça hidrolik parçalama-kırma yapılan böl-
gelerdeki suların hemen hepsinin etkilenmiş olduğunun görülme-
si sürpriz olmayacak.
Bu olumsuz durumların ortaya çıkmasından sonra hidrolik par-
çalama-kırma işlemleri Fransa’da yasaklandı. Avrupa’nın diğer ülke-
lerinin birçoğunda bu kayaçlar olmasına rağmen şeyl gazı üretimi
için acul davranılmadı. Çünkü Avrupa’daki şeyl seviyelerinin orta-
lama derinliği ABD’deki ortalama derinlikten 1,5 kat daha fazla. Bir
başka deyişle daha fazla suya ve daha fazla kimyasala ihtiyaç duyula-
cak ve geri kazanılan sularınmiktarı daha az olacak. Bunun bir diğer
anlamı da çevrenin daha çok kirlenmesi olacak. Avrupa’da bu konu-
da, olumlu/olumsuz sonuçlu araştırılmaların çoğalması bekleniyor.
ENERJİ
84
EKONOMİK
FORUM